Katına translate Portuguese
8,916 parallel translation
Bodrum katına gidiyor.
Vai dar à cave.
Yani hem çok güçlü olan, hem iki katına büyüyebilen hem de öldürdüğü kişi gibi görünen biri arıyoruz demek.
Então estamos à procura de um tipo que é muito forte, consegue duplicar de tamanho, e por acaso é igualzinho ao tipo que assassinou?
Eteğimin üçüncü katına kadar indin.
Até andaste enrolada com o meu avental.
Bir ihbar aldım, çatı katına baskın yaptım ve bir bomba atar da dahil bir silah zulası buldum.
Recebi uma informação, entrei na "penthouse" dele, encontrei um esconderijo de armas, incluindo um lança-granadas.
Yani idda ediyorsun ki... Geceliğimi değiştirip... oldukça dar bir Kırmızı Şeytan kostümünü giyip yurdun ikinci katına tırmandım kendi açtığım camdan girmeden önce... elimde bir testere ile dolaştım sizi öldürmeye çalıştım ve pencereden kaçtım duvarı geri tırmanıp, geceliğimi giydim ve aşağı indim.
Então sugere que eu tirei a minha camisa de dormir, que me meti numa fantasia apertada de Diabo Vermelho, que desci a escalar até ao segundo andar, e que fui até ao chão com uma serra eléctrica antes de entrar por uma janela que tinha deixado aberta,
Tam yerini tespit edebilirseniz, ücretinizi iki katına çıkartırım.
Se puder localizá-la com precisão, duplico o pagamento.
- Kısa bir süre önce Nasıralı'nın tarikatına katıldı.
Não temos qualquer disputa com os nazarenos.
Devriye sayısını iki katına çıkar.
Duplique o número de soldados.
Houston'ın Trinity Pines semtinde bir kilise konferansına katıldım. Baptist Kiliseleri Birliği'nin kalkındırılması üzerineydi.
Em Janeiro de 1989, fui a uma conferência religiosa em Trinity Pines, nos subúrbios de Houston, onde se debatia o crescimento da associação da União das Igrejas Baptistas.
Dünya Savaşı'na, Kore'ye ve Vietnam'a katılmış bir Amerikan kahramanıydı.
Segunda Guerra Mundial, Coreia e Vietname, eis o meu pai.
Ne kadar yol kat ettiğini düşün canavarlığının artık ne kadar kontrol altına alabildiğini düşün.
Além disso, pensa no quão longe chegaste, no controlo que tens sobre o teu monstro interior agora.
Onu kucağında 3 aylık bebekle beraber 2 kat molozun altında sıkışmış bir halde buldular.
Encontraram-na coberta de entulho com o filho de 3 anos nos braços.
Panel bordum katında.
O painel está na cave.
- Kadının üstüne başına kusar. - Katılıyorum.
- Ele vomitava nela.
Maalesef katılamayacağım ; kadın o kadar da kendini kaptırmamış.
Odeio discordar, mas ela não está na dele.
Ryan Hardy, idamına katılmayı reddetti.
Ryan Hardy recusou o seu convite para vir à execução.
Ryan Hardy bile, idamına katılmayı reddetti.
Até Ryan Hardy recusou assistir à sua execução.
Benim buna tepkimi katıksız parti politikasına bağlayıp her şeyi o fırçayla boyayabilirsin ama hata yapmış olursun.
Pode interpretar a minha reacção a isto... como pura... política partidária... Ponha tudo dentro do mesmo saco. Mas, estaria enganada.
Her ne kadar, kocamın başına gelen en kötü şeyin sizin grubunuza katılması olduğunu düşünsem de.
Ainda que ache que a pior coisa que alguma vez aconteceu ao meu marido foi juntar-se ao seu grupo.
Bu roketler, sınıfındakilerden dokuz kat daha uzun menzilli ve hedefe kitlendikten sonra, şaşmasını imkânsız kılacak lazer kılavuza sahipler.
Estes mísseis tem um alcance 9 vezes maior que o normal e tem mira de laser, sendo impossível errar o alvo com ele na mira.
Şimdi kim ufak bir James Bond macerasına katılmak istiyor?
Agora, quem quer dar uma de James Bond?
İskoçya'da sana katılmak için.
Para me juntar a vós na Escócia.
Ama baş sağlığına katılmama ya da ziyaretçilerden biriyle bile onu ne kadar çok sevdiğimle ilgili konuşmama izin verilmedi.
Mas, não pude assistir ao "shivah", ou falar com visitantes sobre quanto a amava.
Peki, bodrum katında buluşuruz.
Encontramo-nos na cave.
Orası öyle. Su yollarının az kullanılmasına katılıyorum ama hovercraft çözüm değil.
- Pois, sim, eu concordo que as vias aquaticas são pouco usadas, mas o hovercraft não é resposta.
Biz zaten Espinosa'ın çatı katındaydık.
Já estivemos na "penthouse" do Espinosa.
Aileye katılmanı kutlamak adına.
Quis dar-lhe as boas-vindas à família.
Kararına katılmadığımı belirttim.
Bem, discordei da decisão dele.
Hepsi 12 adım programına katılmış.
Todos eles concluíram programas dos 12 passos.
Scully ve benim iddiama katılabilirsin.
Podes entrar na minha aposta com o Scully.
Sabıka kaydı yok, ama öldürülmeden bir yıl önce katıldığı lisansüstü okul programı tarafından cezalandırılmış.
Não tem cadastro, mas um ano antes da morte, teve um processo disciplinar na escola que frequentava.
Hey, ben, katıldığına memnunum.
Estou feliz por tu me teres acompanhado. Além disso, trouxeste todos esses bons molhos.
Ve sonra da Kappa'ya katılmak.
E depois entrar na Kappa.
Sanırım Riley, Kutzler ile aynı Adsız Bağımlılar toplantılarına katıldığını söylemeyi unuttu.
É de certeza. Acho que o Riley se esqueceu de mencionar que ele e o Kutzler iam aos mesmos encontros dos Viciados Anónimos.
Aslına bakarsan Walter, bu değerlendirmene katılmıyorum.
Na verdade, Walter... Não concordo com essa afirmação.
Ve bunu yapmasının en iyi yolu da amansızca arasına katılmak istediği... -... o adamlara yaltaklanmak.
E o melhor modo de fazer isso é bajular os tipos a quem está doido para juntar-se.
Çorbama zehir katıyordun değil mi?
É isso que tem posto na minha sopa, não é?
son iki senede bu civardaki ev değerleri şehir ortalamasına göre iki kat arttı.
Nos últimos dois anos, o valor imobiliário deste bairro subiu duas vezes mais do que a média do resto da cidade.
Kingsley ve Cleo için çok gururluyduk çünkü onlar bir "şeref kıtası" na katılmak için davetliydiler.
"Sentimo-nos muito orgulhosos de Kingsley e Cleo porque tinham sido convidados 'Para juntarem-se a uma guarda de honra."
Oyuna katılmak çok eğlenceli.
Estar na peça é muito divertido.
Sınıf birincisiymiş. Geçen bahar mezun olmasından üç gün sonra, Donanma Teşkilatı'na katılmış.
1º da turma, uniu-se ao Corpo de Fuzileiros três dias depois de se formar.
Donanma Kuvvetlerine katıldım, iş hayatına atıldım.
Alistei-me nos Fuzileiros, abri um negócio.
Düğününüz için katılmıştım ama burada işe girdim. Köy hayatına alıştı, değil mi Andy?
- A vida do campo conquistou-o.
Tavernanın alt katında yiyorum.
Um truque que aprendi na taverna.
Ne yapacaksın, Cece, Güney Afrika uzay programına katılıp David Hockney resmini Ay'a koyan ilk kadın mı olacaksın?
O que vais fazer, Cece? Vais para o programa espacial sul-africano e ser a primeira mulher a pôr um quadro do David Hockney na Lua?
Bir de tertibat katında hendek dreninin yapışkanlarına falan sürttürmek istersen hiç itirazım olmaz, bilesin.
E olha... se quiseres fazê-lo limpar a lama de todas as sargetas do quartel, - quem sou eu para impedir-te?
Ama senin de teğmenine tertibat katında şefin eski eşiyle oynaşamayacağını söylemen gerekiyor. Yoksa Pridgen canına okur onun.
Mas deves avisar o teu tenente que não pode andar a sair com a ex-mulher do Comandante e a agarrá-la aqui no quartel, ou o Pridgem irá destruí-lo.
Sakal uzatma yarışmasına katıldık.
Estamos numa competição de barbas. Acontecem em todo o país.
Şirkete Şubat 97'de katıldım.
Entrei na empresa em Fevereiro de 1997.
Beni Ed'in hafızasına ilmek atmak yerine uyuşturucu soruşturmasına katılmam için mi alıkoydun?
Impediu-me de fazer stitching na memória do Ed por uma investigação de drogas?
Fisher Los Angeles'taki en az popüler dürüst dedektifsin ama İlmekçiler programına katılırsan seni Los Angeles'taki en başarılı en az dürüst dedektif yapabilirim.
Fisher, é o menos popular detective honesto em toda L.A., mas tornando-se parte do programa Stitchers... Posso torna-lo o mais bem sucedido menos popular detective honesto em toda L.A.