Keel translate Portuguese
72 parallel translation
William Lester Keel.
William Lester Keel.
Hazırda bekleyin.
Keel, prepara-te.
Ed, sanırım Albay Keel'ı tanıyorsun.
Ed, vejo que já conheceu o coronel Keel.
Albay Keel onayladı, efendim.
O coronel Keel confirmou.
Esas ince çizgi ne biliyor musun? Kıyafetin. Cher'in son hali ile Howard Keel'in ilk hali arasında ince bir çizgide.
Há uma ténue diferença na tua roupa... entre a Cher e o Howard Keel.
Ben and Keel "büyük fahişeyi" götürdük :
Eu e o Keel aqui, nós tivemos a cadela grande.
Gecikmeden dolayı yönetici Keel den şikayet geldi
Ontem chegou-me uma queixa do Presidente Kiele.
We may as well strap a sign to our keel saying "Avantaj bizde."
Bem podemos colocar um anúncio na quilha Tire vantagem de nós.
Adım Raa'Keel.
Meu nome é Raa'Keel.
Haydi, Raa'Keel'in dediklerini duydun.
Vamos, você ouviu o que Raa'Keel disse.
Raa'Keel... nakliye modülünde sorun yok.
Raa'Keel, o transporte está bem.
Raa'Keel... bir zamanlar bizden biriydi.
Raa'Keel... já foi um de nós.
Kimlik yok ama bir sürü kartvizit toplamış.
Roger Keel Não tem BI, mas tem muitos cartões-de-visita.
Dr. Keel telefonda.
É uma tal de Dra. Kheel.
Dr. Keel mi?
Dra. Kheel?
- Koç Keel, ateş etme.
- Treinador Keel, não dispáre.
"Öldürürem." değil.
"Keel".
Öldürürüm. Öldürürem.
Não é'keel', é'kill'.
Öldürürüm.
- "Keel".
Bu, Harold Keel. İlk ihbarı o yapmış.
Este é o Harold Keel, que fez a 1ª. chamada.
Çatışmayı gördünüz mü Bay Keel?
Viu o tiroteio, Sr. Keel?
Keel Parish Yard'da mı yatıyor?
Está no cemitério de Keel Parish?
Nasıl manyak bir müşteri Keel'e ekipten birini öldürmemize yetecek kadar para veriyor?
Que porra de cliente está a pagar ao Keel para matar o nosso próprio homem?
Neyi bilmen gerektiğine Keel karar verir.
O Keel decide o que precisas de saber.
Keel, neden emri uygulamadığını öğrenmek istiyor.
O Keel quer saber por que não executaste a ordem.
Ya da Keel'e?
Ou ao Keel?
- Keel ekipte bir köstebek var diyor.
O keel diz que existe uma toupeira na equipa.
Bay Keel sizi bekliyor.
O Sr. Keel está à sua espera.
Rupert Keel, Kum Saati'nin seninle ilgisi olduğunu biliyor.
O Rupert Keel sabe que a Ampulheta está interessada em si.
Keel'ın bağlantısı nedir?
Qual é a ligação do Keel?
- Keel'in bir köstebek aradığını söylemiştin.
Disseste-me que o Keel procurava uma toupeira.
Bay Keel.
Sr. Keel.
Ne istiyorsunuz Bay Keel?
O que quer, Sr. Keel?
Size daha önce de söyledim Bay Keel. Sizin dalkavuklarınızdan biri değilim. Kraliçe'nin Devleti adına çalışıyorum.
Já antes lhe disse, Sr. Keel, não sou um dos seus lacaios, eu trabalho para o Governo de Sua Majestade.
Keel'ın bağlantısı nedir?
Qual é a ligação ao Keel?
Ben Rupert Keel.
Fala o Rupert Keel.
Keel, bugün kişisel işlerinin peşinde olmanı hoş görmez.
O Keel não vai tolerar que trates de assuntos pessoais. Especialmente hoje.
Keel'dan bir telefon geldi.
Recebi uma chamada do Keel.
Er ya da geç Keel bizi yakalayacak.
O Keel vai perceber, mais cedo ou mais tarde.
- Keel'e de böyle mi söyledin?
- Foi isso que disseste ao Keel?
- Keel bilmiyor.
- O Keel não sabe.
Neden beni görmek istediniz Bay Keel?
Por que me queria ver, Sr. Keel?
Keel takımda bir köstebek olduğundan bahsetti.
O Keel diz que há uma toupeira na equipa.
- Keel onu istedi.
- O Keel quis.
- Keel onu istedi.
O Keel quis.
Ben Dr. Keel.
- Sou a Dra. Kheel.
- Öldürürüm.
- "Keel".
- Öldürürem.
- "Keel".
- Öldürürüm seni.
"Keel".
Keel'e ne diyeceğim peki ben?
E o que é suposto eu dizer ao Keel?
- Keel asla iz bırakmaz.
O Keel nunca deixa marcas.