Kekik translate Portuguese
76 parallel translation
- Fougasse, ağustosböcekleri... - Kekik kokusu...
Fougasse, Fougasse, as cigarras...
.. biraz da kekik serpiştirin... - Çok başarılı.
VMuito delicado.
İyi pişmiş genç bir Burgundy kekik, maydanoz - ince bir dal.
Um bom Burgundy novo, caldo, tomilho, salsa - só um raminho.
Güzelce parçalanır ve doğranmış soğan kekik gibi karışımlarla bir sos hazırlanır sıcak konyak, mantar ve kızarmış ekmek parçaları da buna eklenir.
todas as miudezas... cortadas finas... fazer um molho com cubos de cebola, tomilho, etc... com conhaque flambé, cogumelos e pão frito aos quadrados.
Yaban kerevizi, biberiye, kekik.
Aipo, rosmaninho, tomilho.
İçine biraz Worcestershire sosu, sarmısak, azıcık da kekik katarım. Sonra ona köfte şeklini veririm, ama çok dikkatle, kıvamını kaçırmayacaksın.
Esfrego-a com Worcestershire, alho, tomilho, depois faço montinhos, mas com cuidado, para não a alterar...
Kekik ve biberiye tadı var.
Sabe a tomilho e alecrim.
Harika güveçler yapacağız. Kekik mi?
Vamos fazer um guisado maravilhoso.
Tita, Nacha tarafından beslendi, mutfakta büyüdü... tavuk çorbası, kekik, defneyaprağı... kaynamış süt, sarımsak... ve tabiî ki soğan kokuları arasında.
Alimentada pela Nacha Tita cresceu na cozinha, entre odores de canja de galinha, do tomilho, do louro, do leite fervido, dos alhos e, evidentemente, da cebola.
Ve eğer reddetme önergesi kabul edilmezse peşinen delile dayanan bir hüküm elde etme önergesi sunarım. Onun ardından da, duruşma öncesi hapsedilme aleyhinde önerge sunarım. Sen de bundan sonraki üç ayını evraklar yüzünden kör olarak geçirirsin bir ikinci sınıf muhabereci on dolarlık kekik getirip içmiş diye.
Se negarem, alego que a tua prova não é válida... e protesto contra a prisão preventiva... e vais ficar 3 meses a correr atrás de papelada... porque um soldado fumou orégãos.
Biraz kekik aldım.
Tenho orégãos.
- Kurtçuk çorbası. - Kekik.
Sopa de larvas.
Sanki midem kekik yağı ve sarımsakla dolu.
- Cheio de alho e azeite de oliva.
Günlük olarak tepelerden topladığım otları satın almaya kalksaydım... Şu kadar bir demek kekik otu 1.50 dolar ve günde onlardan yaklaşık 20 adet kullanıyoruz.
Se tivesse de comprar todas as ervas que apanho no campo, pagaria 8 francos por um ramo assim...
Biraz daha kekik gerekiyor.
Precisamos de mais tempo.
- Kekik, değil mi?
- Tomilho, certo?
Kekik mi?
Orégãos?
Tarçın, kekik.
Canela. Orégãos. Coentros.
- Rosemary ve kekik.
- Alecrim e tomilho.
Ve bırakıldı, Annie, 10 gr. kekik otuyla.
E libertado, Annie, com 10g de orégãos.
Lazanyasına bol bol kekik otu katmayı sever.
Gosta de colocar muito orégano a lasanha.
Şimdi tek ihtiyacımız biraz Kekik
Só faltam os Bellinis.
Kekik almayı unuttuk.
Esquecemo-nos dos oregãos.
Kekik al dememiştin ki.
Não tinhas mencionado os oregãos!
Fesleğen, biberiye, mercanköşk, adaçayı, kekik, keklikotu.
"Manjericão, rosmaninho, manjerona, salva, tomilho, orégãos."
Mücevher kutusunda biraz esrarı vardı, ve ben her defasında küçük bir parça çalardım, kekik otuyla değiştirirdim.
Ela tinha alguma erva na gaveta onde guardava as jóias e eu tirava um pedaço de vez em quando e substituía-o com oregãos.
Sonunda, mücevher kutusunun içinde çanta dolusu kekik otu oldu.
Eventualmente acabava por ter uma bolsa de oregãos na gaveta das jóias.
O gece, bana ve arkadaşım Myer'a, onunla esrar içmeyi teklif etti ve annem onun kekik otu olduğunu biliyordu ;
Uma noite ela disse-me para descer com o meu amigo Myer e fumar erva com ela. Ela sabia que eram oregãos, mas nós não sabíamos que ela sabia.
ama biz onun bildiğini bilmiyorduk, bu yüzden onunla oturmak ve kekik otu içmek zorunda kaldık.
Por isso tivémos que ficar ali sentados e fumar oregãos com ela.
30 cm. İtalyan sandviç ekmeği, kekik otu sirkesi...
Precisa de um pão italiano com 30 cm, vinagre de orégãos...
Hayır. Balsamik sirke değil. Kekik otu sirkesi.
Não, não é vinagre balsâmico, é vinagre de orégãos.
Küçük bir kekik, hatırladın mı?
Um pouco de tomilho, Lembram-se?
Üç çöp torbası, kürek, arınıklaştıran lastik eldiven, kekik lazım.
Preciso de três sacos de lixo, uma pá, um pouco de desinfetante... Luvas de borracha e orégano. Vão!
Bu da kekik.
Isto é Origanum vulgare.
Kekik.
Orégão.
Kekik gibi kokuyor.
É orégano. Sniff.
- Kekik, Şerif! Kokla!
- É o xerife orégano!
Kavanoza yabani kekik de ekle hayatım.
É melhor colocares algum tomilho na jarra, minha querida.
Bu kekik.
Isto são orégãos.
Şans eseri, kekik ile kafan iyiyken bir nedenden dolayı o anı yaşamaya karar verdin.
Tive sorte porque por alguma razão, enquanto estiveste... pedrado com orégãos, tomaste a decisão de viver o momento.
Kekik almaya. Peki.
Esqueci-me dos orégãos.
Kekik önemli değil.
Não importa o do tomilho. - Ostras.
Kekik mi?
Tomilho?
Mutfağından zencefil ve yan komşunun bahçesinden kekik aldım.
Gengibre em pó da tua cozinha e tomilho do teu quintal.
Biber var, kekik var, biberiye...
Há paprika, tomilho, alecrim...
O zaman biz de kekik kullanırız!
Bom, então metemos tomilho!
Hayır, kekik kullanmayacağız!
Não senhor, não vamos pôr tomilho.
Kekik otu mu yedin sen?
Tiveste a comer oregãos?
- Bir sürü kekik.
- Têm muitos orégãos.
Kekik!
Oh, tomilho!
Fesleğen ve tarhun, kırmızı biber ve kekik.
Shiso e arroz vinagrete.