English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ K ] / Kern

Kern translate Portuguese

393 parallel translation
Kern'deki işimi kaybettim.
Perdi o emprego no Kern's.
Adım Kern.
Chamo-me Kern.
Kern çelengi bu öğlen getirecek.
Kern entregará a coroa de dois milhões esta tarde.
Dinle, Kern. Kaza geçirdiğini görmekten nefret edebileceğim sevdiğim bir arkadaşım var.
Ouve, Kern... tenho um amigo muito querido...
Kern, Kruger ve ben burada olacağız.
Olha bem para o Kruger e para mim.
Kern, oğlan için bir ceket ya da bir battaniye bulur musun?
Kern, vê se encontras um casaco ou um cobertor. Uma coisa para o miúdo.
Kern, orada öyle içip durma, gel de bize yardım et!
Kern, pára de beber e vem ajudar-nos.
Kern, dışarı çık, hadi acele et!
Kern, sai daqui!
Ve Kern şimdiye kadar yaptığı en iyi müziği yazdı.
- A música de Kern é fantástica.
Kern.
Kern! - Sim?
- Başka zaman, Kern.
É uma beldade. - Talvez outro dia.
Sana bir şey sorayım, Kern.
Quero perguntar-te uma coisa, Kern.
Merhaba sevgili sporseverler, bugünkü Bill Kern'ün Sevilen Spor Efsaneleri..
"Olá, fãs do desporto" "bem vindos à nossa edição de hoje de"...
programına hoşgeldiniz.
"As Maiores Lendas do Desporto, apresentado por Bill Kern."
Ve devamlı Bill Kern'ü dinlerdi.
Nunca perdia o Bill Kern.
Yeni bir spor efsanesinde Bill Kern'ü dinlediniz.
"Bill Kern com mais um" As Maiores Lendas do Desporto. "
Abe amca, Bill Kern'ün spor programını severken,... karısı Ceil de çok ünlü bir vantriloğu beğenirdi.
Enquanto que o meu tio Abe gostava da emissão desportiva do Bill Kern... a sua mulher, Cely, adorava um proeminente ventríloquo.
Burada Kern County'de hiç kimsesin.
Aqui em Kern County não és ninguém.
- Jerome Kern kapının öbür tarafında.
O Jerome Kern está do outro lado da porta.
Pinchat sakinleri... Mösyö Joseph Kern'e karşı...
Os habitantes de Pinchat contra o Sr. Joseph Kern.
RİSKLİ HASTALARDA PSİKODİNAMİK PSİKOTERAPİ / OTTO KERNBERG
PSICOTERAPIA PSICODINÂMICA EM DOENTES PSICÓTICOS por OTTO KERN BERG
Eyaletin en tehlikeli suçlularından biri olan Luther Heggs eyalet hapishanesine götürülürken kaçmayı başardı.
Enquanto levavam Luther Heggs da prisão de Kern, para a penitenciária do estado de Huntsville.
Darryl R. Kern.
Darryl R. Kern.
Darryl Kern?
Darryl Kern?
Kern'in faturaları geçtiğimiz hazirandan beri aynı hat üzerinde periyodik olarak yolculuk ettiğini gösteriyor.
As contas do Kern mostram que tem feito o mesmo percurso periodicamente desde Junho.
Darryl Kern adında soğukkanlı bir katil ve tecavüzcü.
Um assassino em série sanguinário e violador chamado Darryl Kern.
Smitty'nin Benzincisi'nden başlayacağız. Kern oranın devamlı müşterisi.
Vamos começar pela bomba de gasolina do Smitty, parece ser um local de eleição no itinerário do Kern.
Kern veya Cokely mülk sahibiyse vergi kayıtlarından buluruz.
Se houver algum proprietário chamado Kern ou Cokely, aparecerá nas Finanças.
Kern'in depoladığı ateş gücünü düşünürsek o kadar kötü olmayabilir.
Até ajuda, tendo em conta que o Kern está armado até aos dentes.
Üzgünüm. Kern veya Cokely'nin kaydı yok.
Lamento, mas não aparece nenhum Kern ou Cokely no sistema.
Kern'in eşyalarını tarıyorlarmış. Walden Şelaleleri'nden bir müteahhit tarafından çizilmiş bomba sığınağı planları bulmuşlar.
Vasculharam os pertences do Kern e encontraram plantas dum abrigo feito por um empreiteiro de Walden Falls.
Elimde Darryl Kern için federal tutuklama emri var.
Tenho um mandado federal para a prisão de Darryl Kern.
Adamlarım ormanı arıyorlar ama lastik izlerine bakılırsa biz gelmeden saatler önce kaçmış.
Tenho agentes a procurar no bosque, mas pelo aspecto das marcas de pneus, diria que o Kern partiu uma boa hora antes de chegarmos.
Atılma kâğıtlarına göre Kern, Dix Kalesi'ndeymiş.
O Kern foi colocado em Fort Dix, segundo os documentos de expulsão.
- Kern'in birliği mi?
- Era a equipa do Kern?
Kern'in aldığı en zor görev kilerden patates getirmekti.
A operação mais importante em que o Kern participou foi ter de ir à cave buscar batatas.
Kern'in otoriteyle sorunları vardı. Bu yüzden atıldı.
O Kern não aceitava a autoridade, pelo que não se deu bem no Exército.
Bir gece vardiyasında çorba tasına garip bir et parçası koyarken yakalanmış.
Um dia, o turno do jantar apanhou o Kern a pôr carne estranha na panela.
Aşçılardan biri üzerine yürüyünce bıçakla tehdit etmiş.
Um dos cozinheiros atirou-se a ele e o Kern ameaçou-o com uma faca.
Polis, Kern'in Pathfinder'ını Walden Falls'un dışındaki bir alışveriş merkezinde bulmuş.
A Polícia Estadual encontrou o Pathfinder do Kern num centro comercial nos arredores de Walden Falls.
Kern'in peşinde olduğumuzu bildiğine şaşmamalı. İçeriden bilgi vermiş.
Não admira que o Kern soubesse de tudo, o cúmplice estava informado.
Bölge polisi Taurus'u tek başına gasp ettiğini söyledi.
A Polícia Estadual diz que o Kern estava sozinho quando roubou o Taurus.
Kaçırmanın gerçekleştiği sabah Annie Tassler'ı aranmış. Kern.
Recebeu uma chamada do telemóvel da Annie Tassler na manhã a seguir ao rapto.
O zamandan beri düzenli olarak bağlantı kuruyorlar.
- O Kern. Têm contactado regularmente por telemóvel desde então.
Kanadalılar Kern'i sınırın hemen ötesindeki bir yedek parça dükkânında hırsızlıktan tutuklamışlar. Hırsızlıktan mı?
Os canadianos acabaram de prender o Kern por furto à porta de uma loja de peças de automóveis em Mallorytown, do outro lado da fronteira.
Cragen'ın isteğiyle biz oraya varana kadar salıverilmeyecek.
A Polícia Provincial detém o Kern até chegarmos, a pedido do Cragen.
İade işlemleriyle uğraşıyorum.
- O que faz aqui? - Vim apresentar a ordem de extradição que o Kern vai contestar, claro.
Kern de direniyor. Neye dayanarak?
- E quais são as acusações?
Lanet olsun Kern!
Merda, Kern.
Kern, yukarı çık!
Por aqui.
Kern onu yavaşlatmışa benziyor.
E o Kern está em trajectória descendente.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]