English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ K ] / Kerry

Kerry translate Portuguese

618 parallel translation
Vote Boy, 6 Kerry Patch, 12.
Vote Boy, 6, Kerry Patch, 12.
Vote Boy, Chancing Beefsteak, Kerry Patch ve Blue Note arkalarında.
Vote Boy, Chancing, Beefsteak, Kerry Patch... e por último, Blue Note.
Chancing yarım boy, Lady Higloss bir boy ardında Vote Boy, Beefsteak, Kerry Patch ve Blue Note.
Chancing a meia, Lady Higloss a uma, seguidos por Vote Boy, Beefsteak, Kerry Patch e Blue Note.
Lady Higloss hemen yanında ve Vote Boy ardında Bubblesome, Beefsteak, Kerry Patch ve Blue Note.
Junto à barreira vão Lady Higloss e Vote Boy. Bubblesome, Beefsteak, Kerry Patch e Blue Note.
Kerry, o sadece beni okula getiriyor tamam mı?
Kerry, é a minha boleia para a escola, ok?
- Selam Kerry.
- Oi, Kerry.
Kerry'nin babası Manhattan'da eşi görülmemiş kadar lüks bir... bar açmama yardım edecek.
O pai da Kerry acaba de me financiar a discoteca mais luxuosa de Mahattan.
Ve Bentley'in Kerry Kurabiyeleri'ne yaptığını sevdik.
E adorámos o que a Bentley fez com os Biscoitos Carrie.
Biliyorsun ki, Kerry, seçmenler şehri kontrol altında tutacak birini arıyor,... yani eğer insanların bana ihtiyacı varsa,
Bem, sabe uma coisa, Kerry? Os eleitores querem alguém que consiga controlar esta cidade. Então... bem, se as pessoas precisarem de mim...
Geçen sene Shannon'da kaldık. Kerry'nin etrafını dolaştık.
O ano passado aterrámos em Shannon e demos uma volta por Kerry, que é incrivelmente bonito.
Kerry, bana olan güvenine minnettarım ama hastalara teker teker bakmaya alışığım.
Kerry, agradeço o voto de confiança mas estou habituada a receber um paciente de cada vez.
- Selam Kerry.
- Olá, Kerry.
- Kerry bırakmamı istiyor.
- A Kerry quer deixá-las.
Mark, oradaysan ben Kerry Weaver.
Mark, se está aí, é a Kerry Weaver.
Cevabım hayır, Kerry.
A resposta é não, Kerry.
Hansen yok, Doug boyun travması geçirmiş Benton bir maraton ameliyatında, Kerry ile bana yardım lazım.
O Hansen não está, o Doug deu um jeito ao pescoço o Benton tem uma operação-maratona, e eu, e a Kerry ficamos sem ajuda.
- Selam Kerry.
Olá, Kerry.
- Kerry'nin burada olmasına şaşma.
- Não se importa que a Kerry assista?
Kerry ve senin ortak bir karara varabileceğinizi düşündüm.
Podiam tomar a decisão juntos.
Bence Kerry haklı.
Concordo com a Kerry.
Susan'ın hastası bu.
É a paciente da Susan, Kerry.
EKG nasıl, Kerry?
Como está o ECG, Kerry?
Kerry'nin araştırmasının onaylanmasını kutluyorduk.
Estávamos a comemorar o último selo de aprovação do estudo dela.
Kerry'i kadrolu olarak alman iyi bir fikirmiş.
Foi boa ideia, pôr a Kerry como assistente.
Kerry'nin kullanmak istemediği çok ilginç bir konu vardı.
Há um que a Kerry não quis e é muito interessante.
Anspaugh Kerry'nin kontrolü altında.
A Kerry tem o Anspaugh na mão.
Kerry ve ben bir poliçe hazırlamaya çalışıyoruz.
A Kerry e eu estivemos a redigir as regras.
Ama maalesef hastane idaresi, eyalet ve federal hükümetin... ... anlaşamadığı poliçeyi bana ve Kerry'e hazırlatmak istiyor.
Mas infelizmente a direcção do hospital incumbiu-me a mim e à Kerry de redigir uma norma que os governos estatal e federal não conseguem concertar.
- Ee, Kerry...
- Bem, Kerry...
Kerry?
Kerry?
Evet, Kerry?
Sim, Kerry?
Kerry, entubasyona yardım eder misin?
Kerry, ajudas-me a intubar?
Kerry Weaver peşimde dolanıyor.
Tenho a Kerry Weaver à perna.
Kerry'e söyler misin?
Podes dizer à Kerry...?
Terry ve Kerry annemdeler.
O Terry e o Kerry estão à da minha mãe.
Kerry İncil'i okuyor.
Kerry está na catequese.
Vaftiz töreni için konuşacağım Kerry'yi ver.
Deixa-me falar com a Kerry sobre a sua Comunhão.
- Kerry'nin yeni bir gözdesi var.
- A Kerry arranjou outra protegida.
Kerry halledecek ama oda gerek bize.
A Kerry trata dele, mas precisamos da sala.
Kerry bütün gün bana bir şeyler gösterdi.
A Kerry passou o dia a ensinar-me.
- Kerry'e biletleri istemiyoruz dedim.
- Disse à Kerry que não queríamos ir.
- Kerry'ye hatırlatıyordum ki bugün...
- Lembrava à Kerry que hoje...
Kerry sizinle konuşmamı istedi.
Quando a Kerry me pediu para falar, pensei :
Meraklanma Kerry, senin öğrencilerinin hiç birisi programa katılmak istemedi.
Não te rales, Kerry, porque nenhum dos teus alunos decidiu candidatar-se ao programa.
Kerry.
Kerry.
Kerry, bu Al Boulet.
Kerry, este é o Al Boulet.
- Kerry.
- Kerry.
- Kerry, yerime bakabilir misin?
- Kerry, cobres-me?
- Brian Flanagan, Kerry Coughlin.
- Brian Flanagan.
- Hayatımın aşkı.
Kerry Coughlin, o amor da minha vida.
Yeni bir forvete ihtiyacımız var mı? Kerry Dixon'u almadığımız için çok mutluyum.
Preciso dizer, Paul, que estou satisfeito por não termos contratado o Kerry Dixon.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]