Kevın translate Portuguese
102 parallel translation
- Nasıl gidiyor? - Kev, nasılsın?
- Estás bom, Blane?
N'aber Kev?
Kev, como estás?
Burada her şeyini başkaların yapması gerekiyor.
Temos de fazer tudo por ti. - Ela tem razão, Kev.
Çayın hazır Kev. Tamam anne.
Seu chá está pronto, Kev.
- Kev orada mısın?
- Você está aí? - Sim.
Evet.Ben hakkınızda çok şey duydum, Özellikle senin hakkında, Kev.
Ouvi falar muito de vocês, especialmente de ti, Kev.
Saat sabahın beşi Kev.
- São cindo da manhã.
Kev, aramızda kalsın ama Gettys gibi herkesin şüphelendiği birini kurtarmak nasıl bir his?
Aqui entre nós, Kev... Qual a sensação de fazer passar alguém como o Gettys... pelas portas da dúvida razoável?
Kev, elini kırmıştın, değil mi?
Partiste a mão, certo?
D'Amato'nun bu maçı nasıl atlatacağını bilmiyorum.
Não tenho a certeza de como o D'Amato vai superar isto, Kev.
Kev, Nasılsın?
Como estás?
Kev, sorunlarımın kendiliğinden çözülmesiyle ilgili söylediklerini düşündüm.
Pensei no que me disseste, Kev sobre como os meus problemas parecem sempre resolver-se.
Kev, bunları sen ısmarlar mısın? Her zamanki gibi.
Kev, livras-me desta rodada?
Canın cehenneme... Kev!
Kev!
- Kev, çıkmalısın.
- Kev, tens que vir já.
Onu daha unutamadın, Kev.
Ainda não o esqueceste, Kev.
Little Kev Wallace'ın kuzeni olur.
- O Pequeno Kev é primo do Wallace.
Kampanya mı yapacaksın? Kev, yapma.
Vais fazer campanha?
Arizona'ya gidemem ya! Kev, kayınvalide ve kayınpederlerin ne zorlu olduklarını bilirim.
Kev, sei tudo sobre sogros difíceis.
Kev, bana bir iyilik yapıp biraz daha barbekü sosu alır mısın.
Kev, preciso que me faças um favor e que me vás comprar mais molho de barbecue.
Kev, sanırım tamamsın, sana son kısmı vereceğim...
- Kev, pronto. Vou ver isso, e..
Kevin'ın da öyle değil Kev?
Pelo menos o Kevin vai lá estar.
Hatırladın mı Kev, beni onla sen tanıştırmıştın.
Lembras-te, Kev? Tu apresentaste-me.
Hey, Kev, bunu biraz tutar mısın?
Óptimas notícias.
Haydi Kev, tut adamını.
Vamos lá, Kev, continua a marcar o teu homem.
Açacak mısın, Kev?
Vais atender Kev?
Aile hikayesinin bu kısmını bilmiyordun değil mi Kevin?
Não sabia dessa parte da história da família, pois não, Kev?
Kız arkadaşının yasadışı olarak bulundurduğu çipleri mi kastediyorsun?
Os chips que sua mina estava ilegalmente carregando? Está certo, Kev.
Sen haklıydın, Kev.
Tens razão, Kev.
Kev, hiçbir zaman sen olmayacaktın, ahbap.
Kev, nunca ias ser tu.
Canın cehenneme, Kev.
Vai-te lixar, Kev. Não.
Kev gitti diye adama ihtiyacın varsa...
E se precisares de músculo com a ausência do Kev...
Kev'e de veda edelim. Hoşça kalın.
Vamos só dizer adeus ao Kev.
Elinden geleni yaptın sen, Kev.
Foste óptimo, Kev.
Kanepede yatmanın en kötü yanının belimin canına okuması olur sanmıştım ama yanılmışım. Selam, Kev.
Olá, Kev.
Kalacak bir yere ihtiyacın yok mu?
Kev, precisas de um lugar para ficar?
Çok iyi yuvarladın Kevin.
Foi muito bom, Kev.
Kev? Dışarıda mısın?
Kev, estás aí em cima?
- Kev, şu kanatları uzatır mısın?
- Kev, dá-me ai as asas.
Kev, seni daha önce aralarına almadılar,... çünkü ben almamalarını istedim.
Kevin, tu não entraste antes porque eu disse que não.
- Kevin arabasını verir mi?
Achas que o Kev nos empresta o carro? Não.
- Adın ne? - Kev.
- Como é o teu nome?
- Angelica Fırını. Kev'le V törenden sonra bu arabayla çıkabilir mi?
Eles podem utilizar este carro para a sua saída triunfal depois da recepção?
Yarın Kev'le Veronica'nın düğününde görüşür müyüz?
Vejo-te no casamento do Kev e da V amanhã?
- Kev, park cezalarımın parasını çıkarmak için bir haftalığına evlatlık ediniyoruz yalnızca.
Kev, estamos apenas a pensar acolher uma criança por uma semana para arranjar dinheiro para pagar as minhas multas de estacionamento. É só isso.
Bakın, bunu öğrenmek istememenizde sağlıksız bir yön olduğunu anlayacak kadar lisanslı terapist numarası yaptım ben. - Destek ver, Kev.
Eu já fingi ser terapeuta vezes suficientes para saber que há algo pouco saudável nessa escolha.
- N'aber, Kev?
- Tudo bem, Kev?
Kev, en sevdiğim ev kadını hangisi, biliyor musun?
Kevin, sabes qual é a minha dona de casa preferida?
Bakalım sen ne yazmışsın, Kev.
Vamos ver a tua, Kev.
Bak Kev, bir şey olup olmadığını bilmiyorsun.
Tens certeza que nada aconteceu?
Ne -? Dinle, Kev. Bence gidip Vicky'yle konuşmalısın.
Kev, devias falar com a Vicky.