Kilometre translate Portuguese
5,739 parallel translation
- Buraya 8.8 kilometre.
Fica a 8,5 quilómetros.
Yani, Thomas Pembridge sıfır kilometre sayılmaz fakat kullanması kolay.
Thomas Pembridge pode ter perdido o cheiro a carro novo, mas pelo menos era fácil de conduzir.
Saatte yaklaşık 350 kilometre. Tasarımına ve giysinin üzerine oturmasına göre değişiyor.
Bem, por volta de 350 km por hora, dependendo do design e do ajuste apropriado.
Evden on kilometre uzakta olduğumuzu biliyorsun değil mi?
Tu sabes que estamos a oito quilómetros de casa, não sabes?
Polis Keone Maka'nın kamyonunu Mars eğitim alanının bir buçuk kilometre ötesinde buldu.
A Polícia do Hawai'i encontrou a carrinha do Keone Maka a 1,5 km do local de treino de Marte.
Kilometre kullanıyorlar.
Está a quilómetros.
... ana yoldan. - Mil mi kilometre mi?
Milhas ou quilómetros?
- Kilometre mi, mil mi?
- Quilómetros ou milhas?
65 milyon yıl önce... 10 kilometre çapında bir canavar Dünya'daki türlerin yarısını yok etmiş olabilir.
Há 65 milhões de anos, um monstro de 10 quilómetros pode ter eliminado metade das espécies na Terra.
Efendim, Hawaii'den 80 kilometre uzaktayız.
Tenente, estamos a 80 quilómetros do Havai.
160 kilometre çapındaki bölgedeki vatandaşlar geçici olarak tahliye edildi.
- Mas os cidadãos num raio de 160 km estão a ser temporariamente retirados.
Kıyı yokuş aşağı bir kilometre uzakta.
- O porto fica um quilómetro para baixo.
- Yokuş yukarı bir kilometre.
Um quilómetro para cima.
6 kilometre.
6 quilómetros.
Yani boğulan bir oğlan 6 kilometre mi yürüdü?
Então, um rapaz afogado caminha 6 quilómetros?
- Onda az kilometre yapmıştım.
Tinha tão poucos quilómetros!
- 3,200 kilometre hem de. 3,408 km aslında.
Duas mil milhas 2118, na verdade
- Yarım kilometre sanırım.
Oh, cerca de uns 400 metros
Her ışık yılı 10 trilyon kilometredir, bu da kırk beş trilyon kilometre ediyor.
Cada ano-luz é de seis trilhões de milhas, é isso... Vinte seis trillion de milhas.
- Kırk beş milyon kilometre mi?
Vinte e seis trilhões. Isto é o mais próximo?
Savaş Tırı'nı yarım kilometre öteye götürmen gerek.
Tens de levar a War Rig meio quilómetro naquela direcção.
Varış noktanız 4100 kilometre uzaklıktadır.
O seu destino está a 4100 km.
140 metre yüksekliğinde, saatte 180 kilometre hızında.
Está a 137 metros de altura, a 180 km por hora...
12 kilometre boş koş.
Tudo limpo e verde nos próximos 20 kms.
Varış noktanız 15 kilometre uzaklıkta.
Está 15 km do seu destino.
Şimdiden 60 kilometre çapında bir alana yayıldılar.
Neste momento, estão já espalhados num raio de 60 quilómetros.
Elli kilometre kuzeybatıda.
30 milhas para noroeste.
En fazla bir, iki kilometre.
Não mais de uma milha naquela direcção.
Çoktan 8 kilometre koştum ve porno yıldızı gibi sikiştim.
Eu já corri oito quilómetros e fodi como uma estrela de cinema pornográfico.
Güvenlik kontrol noktası 4-5 kilometre ötede.
O posto de segurança é só uns quilómetros à frente.
Havzadan başlayıp okyanusun 640 kilometre içine kadar gider.
Começa na bacia e vai até ao oceano, tem uns 600 km.
Bir avuç uzaylı sırf birkaç pirzola için uzay gemilerine binip zilyon kilometre katetmiş diyorsunuz yani.
As meninas querem que acredite que uns extraterrestres se meteram em naves e andaram milhões de quilómetros até à Terra para virem buscar costelazinhas.
Dip suyunu binlerce kilometre taşıyıp ansızın denizaltı dağına ulaşacak ve...
Viaja milhares de quilómetros em águas profundas, e de repente atinge uma montanha submersa e...
12 bin kilometre uzakta.
13 mil quilómetros de distância.
Bir kilometre içindeki herkes dumanı görecek.
Qualquer pessoa dentro de um quilómetro deve ter visto o fumo.
Gidilecek yer, 200 kilometre solda.
Destino a 180 metros, à esquerda.
Gidilecek yer, 100 kilometre solda.
Destino a 180 metros, à esquerda.
Buradan yarım kilometre uzakta, bir tekne sizi bekliyor.
A cerca de 1 km e meio daqui, está um barco à vossa espera.
Evet, Fakat Otoyoldan geri yaklaşık 50 kilometre güneye gitmelisin.
Sim, mas tens que voltar para trás, para a auto-estrada, talvez uns 50 quilómetros para sul.
Canım Eilis, denizin binlerce kilometre ötesinde Amerika'da bunu okuduğuna inanmak benim için çok zor.
"Querida Eilis, " é difícil, para mim, acreditar que estás a ler isto na América. " A milhares de quilómetros do outro lado do mar.
Buranın yaklaşık 4 kilometre batısında vardı.
Foi mais ou menos a três milhas daqui.
İz, 160 kilometre kadar sonra kayboluyor ama kuzeye gidiyor.
O rasto desapareceu a cerca de 150 km, mas dirige-se para norte.
- Evet. 10 kilometre ötedeki oteldeydik.
Sim. Estávamos num hotel a 10km daqui.
Pekala, birkaç kilometre önce yanlış yöne sapmış olabilirim.
Pronto, posso ter-me enganado numa curva lá atrás.
Sonra göstergeyi hatırladım. Kilometre sayacının fotoğrafı vardı. Kullanmakla suçlanırdım hep.
E costumo tirar a contagem do conta-quilómetros, para não me acusarem de levar carros.
Ama geçen hafta günde 90 kilometre gitmeye başladı.
Na semana passada, começou a fazer 90 quilómetros.
İki buçuk kilometre falan.
A uns 2,5 km.
Giriş çıkış tek bir yolla yapılıyor her tarafta dik uçurumlar var her iki yönde birer buçuk kilometre mesafeden küçük bir orduyla korunan tehlikeli bir de konvoy mu olacak?
Só há uma estrada para entrar e sair, com precipícios de ambos os lados e uma escolta dos infernos, protegida por um pequeno exército, a estender-se por 1,5 km em cada direcção?
Saatte maksimum 390 kilometre.
390 km / h de velocidade máxima.
Üç kilometre yakınımızdalarsa zaten öldük demektir.
Se estiverem a menos de 3 km de nós, estamos mortos.
On kilometre kaldı.
10 km, rapazes.