English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ K ] / Kravat

Kravat translate Portuguese

2,306 parallel translation
Odanda harika bir sütlü kahverengi ipek kravat da var.
Vais com uma gravata creme, bem bonita.
Peki, kırmızı kravat da var. Oldu mu?
Pronto, tens uma vermelha também.
Hadi kravatını bağlayalım.
Vamos arranjar a gravata.
O lanet kıçını yataktan kaldır, takım elbiseni giy, kravatını tak hepsi bu.
Tens de levantar o traseiro da cama, vestir um fato e mais nada.
Resmi bir yer olmadığı açık, bir tren istasyonu ama spor bir ceket mi giymeliyim, yoksa ceket ve kravat mı...
Obviamente não é formal, é uma estação de comboios, mas visto um casaco desportivo ou casaco e gravata...
Nob Hill'de bir daire tutmuştum. Kravat ve takım elbiseyle birçok sekreterimin olduğu bir işte çalışıyordum. Bu işle elimden bir şeyler gelmesinin hazzını yaşamaya başlamıştım.
Tinha um apartamento em Nob Hill, fatinho e gravata, um cargo com várias secretárias, que começava a dar-me prazer, o prazer de saber que era capaz e que já não me deixava intimidar pela formatação social,
- Kravatı seçmiştim bile.
- Já escolhi a minha gravata.
- O zaman başka bir kravat seç.
Então escolhe outra gravata.
- Başka kravat seçmek istemiyorum!
- Eu não quero escolher outra gravata.
- Bunlar dün Colleen kravatıyla alay ettikten sonraki raytingler. - Evet.
Isso é de ontem, depois dela ter insultado a gravata.
Ama gerçek şu ki berbat bir kravat bu.
Mas na verdade é... que é uma gravata feia como tudo.
Kravatın değil ama gayretin kesinlikle takdire şayan.
Talvez não a tua gravata, mas seguramente o entusiasmo.
Gömlek giyip, kravat takarsan herkes bayılır.
Vestes uma camisa e uma gravata e os putos ficam impressionados.
- Kravatı aldığımdan beri.
- Desde que comprei esta gravata.
- Güzel kravat. - Sağ ol.
- É uma gravata bonita.
Kravatımı bırak.
Deixem a minha gravata em paz.
- Kravatı çıkarmışsın.
- A tua gravata não tem nó.
Daha önce kravat görmedin mi?
Nunca tinhas visto uma?
O kravat takıyor.
Ele tem razão.
CIA'den di. Takım elbise kravat falan.
Era da CIA, um idiota assustador, de fato e gravata.
Kravat takıp ayakkabılarımı cilaladım. Ama kimse bir çocuktan emir almak istemez.
Pus uma gravata, engraxei os sapatos, mas ninguém aceita ordens de um miúdo.
Öylece gelip herkesin önünde kravatımla oynayamazsın.
Não podes aparecer assim e gozar com a minha gravata em frente de todos.
- Birine şapka ve kravat bile takabilirim.
- Pode pôr um chapéu e gravata na lenta.
Mendiliniz kravatınıza uymuş.
O seu guardanapo condiz com a gravata.
Boo Boo bana kravatımı getir.
Catatau, traz o meu colarinho.
- Kravatımı düzeltiyorum.
- Estou só a endireitar a gravata.
- Kravatını kullan!
- Hei, usa a tua gravata!
- Kravatım mı, kravatım mı?
- A minha gravata, a minha gravata?
- Kravatımla ne yapacağım?
- Que foda é que vou fazer com a minha gravata?
- Aaron, kravatın nerede?
- Aaron, onde é que está a tua gravata?
Kravat.
Empate.
John, senden ödünç alabileceğim bir kravatın var mı?
John, tens uma gravata que me possas emprestar?
Bir kravat.
Uma gravata.
Bende bir sürü kravat var, sana bir tane ayarlarım, eğer ihtiyacın varsa.
Tenho um monte de gravatas, empresto-te uma se precisares.
Bir yandan kravat takıp operaya giden genç bir centilmen olmak istiyordu.
Por um lado, ele ansiava ser um jovem cavalheiro, um que usa gravata e aprecia a ópera.
- Mm. Bir yatağa Kravat'em.
Amarra-os na cama.
Dinle beni, Windsor düğümlü kravat takmış maymun. Ershon'la squash oynuyorsun, değil mi?
Ouça-me bem, seu macaco engravatado de Windsor, você joga squash com o Ershon, certo?
Bir kravat takamadın mı?
Não podias ter posto gravata?
- Evet. - Uğurlu kravatını taktın mı?
É a tua gravata da sorte?
Ve kırmızı ipek kravatımı yürüyüş ayakkabımı pembe güneş gözlüğümü cep saatimi ve sahne şapkamı.
E a minha gravata vermelha. E meus sapatos Oxford. Eu meus óculos cor-de-rosa.
Ya bunu ya da kravatı seçecektim.
Era isto ou uma gravata.
Şimdi, dışarıdaki polislere gelince... eğer bu cinayet davası narkotik soruşturmaya dönüşürse yeni iş ortağım, modacı kravatı ile boğularak öldürülür.
Agora, em relação ao facto de a polícia andar por aí a cheirar, se este caso de homicídio levar a uma investigação federal de narcóticos, o meu novo sócio é estrangulado com a sua gravata de estilista.
Kravatını çıkarabilirsin Michael.
- Já podes tirar a gravata, Michael.
Bu kravat işimi görür mü?
Fica bem, esta gravata?
Kravatın güzelmiş.
Tem uma gravata bonita.
... kravatı olan bir cenneti...
- Um paraíso cheio de gravatas - Sim.
Buraya gel, kravatını düzelteyim.
Anda cá, arranjo-te o nó da gravata.
Bu akşam kravat takayım mı?
Achas que devo de ir de gravata esta noite?
Bir kravat bir saat bir yüzük içinde para olmayan, altın bir para tutacağı bir cep telefonu.
Uma gravata. Um relógio. Um anel.
- Kravat.
- Um gravata?
Bugünden sonra ipek kravat kullanacağım.
Vou passar a usar gravatas de seda.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]