English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ K ] / Kurabiye

Kurabiye translate Portuguese

2,641 parallel translation
Mutfaktaydık ve Dylan kurabiye istiyordu.
Nós estávamos na cozinha, e o Dylan queria uma bolacha.
Sütün yanında kurabiye ister misin?
Queres uns biscoitos para acompanhar o leite?
- Sonra da kurabiye istiyorum.
E depois quero bolachas.
Şimdi kurabiye yiyebilir miyiz?
E agora já posso comer bolachas?
Biraz daha çay veya kurabiye ister misin?
Queres mais chá ou talvez um biscoito?
Fındık parçalı ve cevizli kurabiye.
Pecan Sandies com avelãs?
Bu söylediğin son iki söz, birisi Sri Lankanın başkenti diğeri de bir kurabiye adı.
Essas duas últimas palavras... uma é a capital do Sri Lanka. E a outra é... um biscoito.
Eh, benim de son kuruşlarının hepsini eski moda kurabiye kavanozlarına ödeyen bir halam vardı.
E depois? Tive uma tia que gastou tudo em potes de biscoito.
Ve kamp yaparken, en iyi kurabiye sandviçini biz yaparız.
E quando acampamos ao ar livre Fazemos os melhores smores
Sen şimdi zencefilli kurabiye evime de laf edersin.
A ÁRVORE DE NATAL É UM HOMICÍDIO A seguir vais reclamar com a minha casa de pão de gengibre.
Zencefilli kurabiye "malikânenden" mi bahsediyorsun?
Queres dizer a tua casa de mau gosto de pão de gengibre.
Bunu yaparken üç tane zencefilli kurabiye adam öldü.
Morreram três trabalhadores de pão de gengibre para a fazer.
Evet. Gece yarısı geldiğinde, soğuk kurabiye, ılık süt ve sıcak kurşunla burada bekliyor olacağım.
Quando chegar a meia-noite, estarei aqui sentado com bolachas frias, leite quente e em vantagem.
Yıllardır bedava oyuncak verip karşılığında kurabiye alıyorum.
Todos os anos tenho dado brinquedos, recebendo bolachas como agradecimento.
Kurabiye!
Bolachas!
Kurabiye?
Um biscoito?
Kurabiye pişirmek beni sakinleştiriyor.
Cozinhar acalma-me.
Eşyaları yiyor. Dondurma ve kurabiye gibi şeyler mi yiyor?
Começou com coisas pequenas, bocados da almofada do sofá, peluches.
Howard, sen ve küçük arkadaşların için kurabiye yaptım!
Howard, fiz bolachas para ti e para os teus amiguinhos?
Şu an sadece kurabiye ve meyve suyunu düşünebiliyorum.
Neste momento só consigo pensar em bolachas e ponche havaiano.
Şimdi kurabiye ve meyve suyunu alabilir miyiz?
Já podemos comer bolachas com ponche havaiano?
En sevdiğin şeyden yaptım muzlu ve çikolatalı kurabiye.
Fiz a tua favorita, torta de banana com creme de chocolate.
Bak "Hayvan Şekilli Kurabiye". Bayılırsın.
Veja... biscoitos de animais.
Şeker mi? Kurabiye falan mı yiyordu ki?
Estava a comer bolachas ou algo do género?
Kurabiye kesinlikle iyi bir fikirdi.
Definitivamente, biscoitos são uma boa ideia.
İkram edecek süt ve kurabiye olmadığı için özür dilerim.
Desculpa não ter leite e bolachas para te oferecer.
Annen meşgul. - Kurabiye yiyebilir miyim?
- Posso tirar um biscoito?
Tazecik çikolatalı kurabiye
Cookies acabados de fazer.
Sence bu adam hatununa çiçek ya da kurabiye demeti falan yollar mı?
Penso que este tipo iria mandar flores para a mulher, um maldito cookie bouquet ou algo do tipo.
Kurabiye demeti mi?
- Cookie bouquet?
Koltukta kurabiye parçaları ve yarım kutu meyve suyu var.
Há bolachas no banco traseiro e metade de uma caixa de sumo.
Eğer bir şeyler yolunda gitmezse, Unutma, sen sadece yakılmış bir ajansın Kurabiye kavanozundaki senin ellerin olur.
E se alguma coisa der para o torto, é só um espião queimado apanhado em flagrante.
O ve annesi sana kurabiye yapmışlar.
Ela e a mãe fizeram-te bolachas.
Geçen gün evinde bir kurabiye yedim ve beni kusturdu.
No outro dia comi um biscoito em casa dele e fez-me vomitar.
Sanırım bu kurabiye canavarı.
Acho que esse é o monstro das bolachas.
Gizem burada. Frank bu sefer hangi kurabiye kavanozuna elini attı.
Em que frasco das bolachas é que o Frank enfiou as mãos imundas desta vez?
Kurabiye yüzünden değil mi?
Não é o biscoito, pois não?
Cate de satış için kurabiye yapar.
E a Cate... pode fazer bolos para vender.
Ama eğer benim ısı sorunum çözülse ve kurabiye ve mavi sütle dolu olsam bunu yaparım.
Mas se me esconde do calor e eu posso comer biscoitos e leite azul, conta comigo.
Yulaflı ve üzümlü kurabiye.
- Macaroons? ! - Passas e aveia.
Artık kurabiye pakedini açmanın vakti geldi!
Hora de destapar a lata das bolachas.
- Bana bir kurabiye ver, susayım.
- Dá-me uma bolacha, que eu paro.
Biraz daha kurabiye de getirebilir misin?
Podes ser um querido e trazer mais destes biscoitos?
Kurabiye?
Bolachas?
Eskiden her zaman kurabiye yapardın...
Dantes, estavas sempre a fazer bolachas...
Kurabiye canavarının gerçek olmadığını da söylecek misin?
Você vai me dizer que o Elmo ( vila sésamo ) não é real?
Bunlar nasıl kurabiye?
Que espécie de bolachas são estas?
Kahve içip kurabiye yemeye.
- Beber um café e um Danish.
Kurabiye?
Bolacha?
Kurabiye ister misin?
Queres um bolo?
Kurabiye mi?
Bolinhos?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]