Kurul translate Portuguese
1,215 parallel translation
Affedersiniz kurul üyesi, fakat kurul, benden size, önemli bir toplantınız olduğunu hatırlatmamı istedi.
Desculpe, mas o Presidente relembrou-me que tem um compromisso urgente.
Kurul son kararını vermeden önce savunmanın mahkûm adına çağıracağı başka tanığı var mı?
Antes de o quadro anunciar a decisão final, a defesa tem mais testemunhas... para depor a favor do prisioneiro?
Kurul karara vardı. Banka yeterince para kaybetti.
A administração está de acordo, o banco já perdeu o suficiente.
Washington'daki büyük kurul, bütün Kızılderilileri savaş esiri ilan etti.
O grande conselho em Washington declarou que todos os índios seriam prisioneiros de guerra.
Ulusal Eğitim Kurul'unda tarih yaratmışsınız.
Parece que o senhor entrou para história do Ministério da Educação.
Diyor ki, Kurul kararını geri almak isteyebilirmiş.
Ele acha que a Comissão talvez esteja disposta a... a voltar atrás.
Ve kurul boğazıma sarhoş bir ayyaş gibi yapışmış durumda.
- A alta diretoria esta me acusando...
Genel Kurul Başkanı'nı güvenli odaya alın. Bilgi verin.
Levem o Presidente da AG para a sala de segurança.
Şu anda 191 millet temsil edilirken, 1945'te bunun dışında 140 tane daha vardı, Genel Kurul'un sadece altı dilinde "barış" demeyi öğrenmeniz gerekecek.
Apesar de haver 191 nações representadas, mais 140 do que em 1945, basta saber dizer "paz" nas seis línguas faladas na Assembleia-geral.
Genel Kurul'da konuşma hakkını kullanarak, yeni demokratik reform programını açıklayacak.
Irá anunciar o programa de reforma democrática.
Genel Kurul'da konuşmak için buraya gelmeyi düşünüyor.
Ele tenciona discursar perante a Assembleia-geral.
Yalnız siyasi geleceği değil, tüm geleceği Genel Kurul'da yapacağı o konuşmaya bağlı.
O futuro dele, e não só o futuro político, está pendente da Assembleia-geral.
Genel Kurul Başkanı'na bağlı.
Isso é com o Presidente da AG.
Genel Kurul başkanına bağlı ama siz de bir düşünseniz iyi olur.
Isso depende do Presidente da AG, mas talvez queira pensar no assunto.
- Genel Kurul'un altında garaj yok.
- Não há garagem sob a AG.
Başkan Edmond Zuwanie'nin Genel Kurul'a hitaben Cuma günü konuşma yapılacağının açıklanmasıyla protestolar başladı.
Houve protestos ao ser anunciado que o Presidente Zuwanie, de Matobo, discursará sexta-feira.
Kurul ilk önce Matobo Cumhuriyeti Başkanı'nın konuşmasını dinleyecek.
Iremos escutar primeiro o Presidente da República de Matobo.
Genel Kurul adına, Matobo Cumhuriyeti Başkanı Ekselansları Dr Edmond Zuwanie'ye hoş geldiniz demekten onur duyuyorum ve kendisini Kurul'a hitap etmek üzere çağırıyorum.
Em representação da Assembleia-geral, dou as boas-vindas das Nações Unidas ao Dr. Edmond Zuwanie, Presidente da República de Matobo, e convido-o a discursar perante esta assembleia.
Ofisimdeyken... 30 %, 40 % ve hatta 70 % olmasının bir önemi yok... ama şirketi halka açtığımızdan beri... kurul toplasında olmakla, lanet bir sinagogda olmak arasında fark kalmadı!
No meu gabinete... Não me importava se fosse 30 %, 40 %, talvez mesmo 70 %... mas desde que tornámos a companhia pública... estar numa reunião do Conselho é como estar na porra de uma sinagoga!
Bay Jackson, bu öğlen kurul bir toplantı yaptı.
Sr. Jackson, houve uma reunião da direcção, hoje à tarde...
Kurul seni başkan yapmakta ciddi.
A Diretoria quer votar para retirá-lo da presidência.
Eğer durumum olduğu gibi, kurul tarafından ilk tavsiye edildiği şekliyle kalırsa, hiç kimse için sonu olmayan bir zincirleme tepki görüyorum.
Se tudo é deixado estar, como foi a primeira recomendação, deixada pela comissão, antevejo uma reacção em cadeia que não terá fim para ninguém.
Bir kurul toplandı ve onun durumunu soruşturdu.
Foi reunido uma comissão que ouviu o seu caso.
Diğer kurul üyelerini öğleden sonrayı zorladıkları için cezalandırdıktan sonra ne olacak?
Assim que acabar de atormentar os outros membros do comité por quererem adiar para a tarde, e depois? Sete questões...
Kurul birkaç günden önce toplanamaz çünkü Senatör McCarthy hafif bir larenjit geçiriyor.
O comité não pode reunir-se durante alguns dias, porque o senador McCarthy tem uma leve laringite.
Kurul çok etkilendi Frank.
O comité ficou muito impressionado, Frank.
Kurul karşısında çok iyiydin. Çok ikna ediciydin.
Foi muito convincente no comité.
Bay Sloane kurul, dosyanızı inceledi ve kararını verdi.
Sr. Sloane, este comité estudou o seu caso e está preparado para apresentar a decisão.
Deliller incelendikten sonra bu kurul, yaptıklarınızın af anlaşmanıza uygun olduğuna ve bu ülkenin iyiliği için çalıştığınıza karar verdi.
Após uma avaliação atenta dos factos, este comité é obrigado a concluir que as suas acções recentes estão conforme as orientações do acordo de perdão e que, na verdade, tinha em mente os interesses deste país.
Şimdiye kadar seçilen temsilcilerin hepsi Roslin'ın dostları. Kukla bir kurul, tamam mı? Bütün emirlere damgasını basacaktır, bu güç düşkünü okul öğretmeni- -
Todos os delegados escolhidos apoiam a Roslin, é um Conselho de opereta que ratificará todos os éditos que a professora primária sedenta de poder quiser...
Bunu nasıl söylersin? Daha Kurul'un yarısı seçilmedi?
Estás a dizer isso quando se escolheu menos de metade dos delegados!
Kurul üyelerinin kar ettikleri anlaşmalardan kendine servet yapmış... -... akılsız, kafasız bir adamdır.
É um balofo inchado com o dinheiro das tramóias feitas com o Conselho...
Atmosfer oldukça gergin. Kurul üyeleri temsilcileriyle geliyorlar.
A emoção está no ar com a chegada dos Conselheiros e suas delegações.
Eğer itiraz yoksa Kurul başkanı bugünün gündeminde önerilen teklifleri değerlendirecek.
Se não há objecções, a mesa avança com moções para aceitar a agenda proposta.
Kurul başkanı sözü Sagittaron'a veriyor.
A mesa dá a palavra a Sagittaron.
Sagittaron, Kurul gündemindeki ilk konunun başkan yardımcısı için adayların gösterilmesini önermektedir.
Sagittaron propõe que o primeiro ponto da agenda seja a nomeação de um vice-presidente.
Kurul başkanı sözü Virgon'a veriyor.
A mesa dá a palavra a Virgon.
Kurul temsilcilerinden bir bölümü desteklerini bilim dehasına kaydırdılar. Filoyu defalarca kurtaran adama.
Alguns dos Conselheiros alteraram o seu voto e apoiam agora o génio da ciência, um homem a quem reconheceram o mérito de salvar a frota várias vezes.
Kurul toplantısına geç kaldım.
Estou atrasada para uma reunião do Conselho.
- Kurul'un bütün üyeleri Subaylar Odası'nda mı?
Os membros do Conselho estão todos na sala de oficiais?
O halde, hâlâ demokrasi ve iyi şeyler olduğuna göre Kurul'un hemen Başkan Roslin ile görüştürülmesini talep ediyorum.
Visto que ainda estamos numa democracia com "coisas boas", proponho que o Conselho exija ter acesso imediato à Presidente.
Basın, Kurul, herkes.
A imprensa, o Conselho, todos.
Kurul eski Başkan'ı görmeyi talep ediyor.
O Conselho exige ver a ex-Presidente.
Kurul oy veriyor.
O Conselho está a votar.
Başka bir konu üzerine oylama yapılacak. Seninle kurul arasında çatışmaya sebep olacak bir konu.
Vamos votar outra coisa com que tem um conflito.
Kurul bize tam yetki verdi.
O conselho deu-nos praticamente carta branca.
Bu akşam bir kurul toplantımız var.
Temos uma reunião de professores.
Yedi dönemdir kurul başkanının ben olduğumu biliyor muydun?
Sou presidente desde o 7º ano.
Senin tarafın hakkında konuşacak birini takdim edeceğin kurul toplantısıdır.
Quando apresentas alguém que fala em teu nome?
Diğer kurul üyelerinin neden korktuğu belli.
É isso que os outros vereadores temem.
Kurul...
Alta diretoria.