Kâhya translate Portuguese
139 parallel translation
Bir kâhya bulmalıyım ama zaten iki tane eskittim.
Eu deveria ter uma empregada, mas já sobrevivi a duas.
Hepsi hizmetçi, aşçı, ahır oğlanı ve kâhya. Ne biçim şey bu?
Os nobres italianos que foram convidados pelo Governador-Geral deram todos os convites.
Alfredo hiç de Michele dayının oğlu değil kâhya'nın oğlu. Görüyor musun?
O primo Alfredo não é filho da tia Michele.
Dediğin gibi yengen dayına arzuyla bakmış ama kâhya ile yatmış!
A tua tia pode ter comido o teu tio com os olhos... mas ia para a cama com o administrador. Desculpa!
- Bu benim kâhya kıyafetim.
- Esse é o meu fato de mordomo.
- Kâhya bulabildin mi? - Hayır.
- Conseguiu uma empregada?
Kâhya... onun mallarını darmadağın ediyor diye bir suçlama erişti kulağına.
o qual foi acusado de delapidar os seus bens.
Kâhya içinden,'Şimdi ne yapacağım? 'dedi,..
O capataz disse para si mesmo :
Kâhya,'Şu borç senedini al, seksen ölçek yaz!
O capataz disse-lhe :
Bu geceden itibaren gerçek bir kâhya gibi giyinmeye başla.
A partir de agora vestes-te normalmente... como um verdadeiro mordomo.
Bir arabacı, bir bahçıvan, bir kapıcı, bir kâhya, bir aşçı ve üst katta iki hizmetçi.
Cocheiros, jardineiros, um porteiro, mordomo, cozinheiro e duas camareiras.
- Kâhya yapmış olmalı
- Acho que foi o mordomo.
Ve evde onu kullanacak kimse yoktu. Kâhya hariç.
E ninguém estava em casa para o guiar a não ser o mordomo.
Klişe bir alıntı olacak ama bu durumda "kâhya yapmış olabilir."
Citando o cliché, parece que quem fez "foi o mordomo".
Tüm gelirine rağmen, efendim, profesyonel bir hırsız olmaktansa kâhya olmayı tercih ederim.
Mas pelo que valeu, deixo de ser um "escala-paredes". Prefiro muito mais ser um mordomo.
Kâhya!
Mordomo!
Kâhya Beşinci Hanım'ın evliliğini kutlar.
O mordomo dá os parabéns à Quinta Senhora pelo seu casamento.
Bakın bir kâhya.
Vejam isto. Mordomo. Cozinheiro.
– Şu kâhya olarak çalışan mı?
- Eugénio, o seu aio?
Kâhya ve hizmetçiler ayakta bekleyip izliyorlar.
Mordomos e criadas ficam de pé, olhando.
Hayır. "Uşak" ile "kâhya" aynı şey değil.
Não, o criado não é o mordomo.
Hayır, "kâhya" bir tane ama ortada dolaşan bir sürü "uşak" var.
Temos um mordomo e muitos criados andando por todo lado.
Yani kâhya kolaylıkla yapmış olabilir.
O camareiro, facilmente, poderia ter matado.
Kâhya kadın.
A governanta.
Art dedi ki, anneni yatakta bulan kâhya kadınmış... raporda yazdığı gibi... ama polisi arayan o değilmiş.
O Art disse que foi a governanta quem encontrou a tua mãe na cama, tal como diz no relatório, mas não foi ela quem chamou a Polícia.
Kâhya onu bu sabah bulmuş.
A governanta encontrou-a esta manhã.
Kâhya olayı çok iyiydi.
O mordomo foi um belo toque.
- Sen kim oluyorsun? Kâhya mı?
- Quem és tu, o mordomo?
Kâhya kadın bu odanın 3 saat öncesine kadar açıImadığını söyledi.
A empregada disse que esta sala não se abriu até há 3 horas.
Glen kâhya gibi giyindi ve onu şiveli konuşturduk.
O Glen vestiu-se de mordomo. Fizemo-lo falar com sotaque.
Büyükbabamın mezarında isminin Johann Ditie olarak yazılı olduğunu ve bir kâhya olduğunu söyledim.
Respondi que o nome do meu avô na campa, era Johann Ditie, e que foi mordomo.
Onun kâhya olduğunu söylemekten utanmıştım ama bu sayede Lise'nin gözünde, sıradan bir Çek'ten daha değerli bir konuma gelmiştim.
Tinha vergonha dele ser mordomo, mas nos olhos dela cresci mais do que se fosse um Checo.
Neden kâhya gidene kadar kutuda beklediniz?
Por que esperou que o seu mordomo saísse antes de sair da caixa?
Kâhya ile düzüşmekten bahsediyordu. Çiftlik kovboyu, dostum.
Ela disse alguma coisa como "foder com o empregado" o encarregado da quinta, meu.
Kâhya?
Comissário?
Sara, yarın için... planımız... kâhya kadın...
Sara, sobre amanhã, o plano da governanta...
Kâhya sen misin?
A Ruby não... É capataz?
Kâhya.
Capataz.
Yaralı bir kolu olan kadın kâhya tarafından günlük işleri yapmaktan azat edilmiş ve kereste fabrikasında daha hafif bir iş yapmaya yollanmıştı.
A mulher, que tinha um braço magoado, foi dispensada pelo administrador das tarefas da colheita e designada para um trabalho mais leve na serração.
Kâhya, Eva'yı eve götürmem için bana at arabasını gönülsüz de olsa vermişti.
Com alguma relutância, o administrador emprestou-me uma charrete para levar Eva a casa.
Kâhya, kereste fabrikasını yıkacaklarını söylüyor.
O administrador diz que vão demolir a serração.
Kâhya, kereste fabrikasının oraya gitmişti ve biraz sonra dönecekti.
O administrador tinha ido à serração, mas devia voltar a qualquer momento.
Kâhya öyle diyor.
Isso é o que o administrador diz.
İnatçı kâhya, at arabasını ödünç vermeye yanaşmadı.
O teimoso do administrador não me quis ceder a charrete.
Önce tütsü, sonra ölü kâhya, şimdi de bu.
Primeiro o incenso, depois a governanta morta e agora isto!
Kâhya Maria Fuentes adamın cep telefonuna cevap verdi.
A governanta, Maria Fuentes, atendeu o telemóvel dele.
O hem köpek hem de kâhya.
É um cão e um mordomo.
Kâhya,'Şu borç senedini al'dedi,..
Então ele disse-lhe :
Kâhya insanlarla ilgileniyor.
Cuida das pessoas.
- Bir kâhya ya da.
- Certo.
Ama bu dava, Maria fuentes, öldürülen kâhya.
Agora este caso,