Käsper translate Portuguese
100 parallel translation
IKasper Gutman adinda biri için çalisiyor.
Trabalha para um homem chamado Kasper Gutman.
Kankalarım bana Kasper der.
A malta chama-me Kasper.
Şu ünlü Kasper mı?
O famoso Kasper?
Kasper ve arkadaşı pek bir şey anlatmadı.
O Kasper e a malta dele não abriram a boca.
- Neden Kasper'la birlikteydiler?
- Por que andavam com o Kasper?
- Hiçbirimizin Kasper'la bir sorunu yok.
Andamos com ele... quase sempre.
Kasper gibi bir serseri Bop Street gibi sıkı bir ekibin saygısını nasıl kazanır?
Como é que um branquelas como o Kasper ganhou o respeito de um gang tão marado como os Bop Street?
Kasper'in ürününü yıktığımız yerden başka yere mi taşıyorsun?
Então, andam a mudar o produto do Kasper do sítio que encerrámos hoje?
Dinle dostum, tiryakiler Kasper'in sattığı şeyi istiyor.
Os agarrados querem o que o Kasper vende.
Kasper denen beyaz bir adam parayı bırakmak için gelecekti.
Um branco chamado Kasper vinha entregar o dinheiro.
Amado Kasper'la mı görüşecekti?
- O Amado ia ter com o Kasper?
Kasper ona ödeme yapmak için gelecekti.
O Kasper ia pagar-lhe por um trabalho.
Kasper'ı tekrar bulmamız lazım.
Temos de falar outra vez com o Kasper.
Kendilerine para verdikçe sokaktakiler Kasper'ı sevmeye devam eder.
O pessoal adora o Kasper, desde que lhes encha os bolsos.
Olay vakti Kasper'ın nerede olduğunu bir daha düşünmek isteyebilirsin.
É melhor repensares no álibi que vais dar ao Kasper.
Kasper'ın senin hakkında söyleyecek çok şeyi var.
O Kasper tem muito a dizer de ti.
Vic, Moni, Kasper'ı savunmaktan vazgeçti.
Vic, a Moni não confirmou o álibi do nosso "fantasma".
Küçüğün adı Kasper. Büyüğünki de Friedrich.
O mais novo Caspar, o mais velho Friedrich.
Kasper Hanses Sokağının bakım onarımı için 357 binlik bir fatura geldi.
Recebi uma factura de 357 mil para a renovação de Kasper Hansen Street.
Birazdan ararım. Acaba Sydney Greenstreet'in karakterini mi kullansaydım?
- Imagino se devia ter usado o personagem de Sydney Greenstreet, Kasper Gutman.
Kasper Gutman. Pizzasını seven bir adamdı.
Eis um homem que amava a sua pizza.
Kasper...
Kasper...
- Kasper daha gelmedi mi?
- O Kasper ainda não chegou? - Não.
Ama söyle artık Kasper.
Mas diz-me, Kasper.
- Kasper Juul'u göreceğim, çok acil. - Bir saniye.
Kasper Juul, ASAP.
Gazetenle görüşmem gerekirse Rordal'ı isterim ya da Hanne Holm'u. - Kasper.
Se precisar de contactar o teu jornal pergunto pelo Rørdal ou a Hanne Holm.
İyi geceler Kasper.
Boa noite, Kasper.
- Günaydın Kasper.
- Bom dia, Kasper.
Yaptığım en önemli iş bu olacak Kasper.
É a coisa mais importante que que alguma vez vou fazer.
Kavga etmek istemiyorum. Merhaba Kasper.
Não quero andar à bulha contigo.
Kasper.
Kasper.
Böyle olmuyor Kasper.
Isto não é suficiente, Kasper.
- Teşekkürler. Kasper, yarın öğlen 2'de bir basın toplantısı ayarla. - 2'de mi?
Kasper, convoque uma conferencia de imprensa, amanhã às 14 : 00.
Kasper, eskiden burada çalışan Sanne'yi bul lütfen.
Kasper, por favor encontre a Sanne que trabalhava aqui.
Kasper, gel buraya.
Kasper, venha.
Artık berrak düşünemiyorum Kasper.
Já não consigo ver bem, Kasper.
Kasper Juul.
Kasper Juul.
- Şimdi olmaz Sanne. İçeri girsen iyi olur Kasper.
É melhor entrar, Kasper.
Kasper, Saltum hakkındaki samimi görüşünü dile getirdi Saltum'un yüzüne karşı.
O Kasper decidiu expressar a sua sincera opinião sobre o Saltum... ao Saltum.
İdealist ve öfkeli bir genç olduğunu görmek güzel, Kasper.
É bom ver que é um jovem contestatário.
"Kasper Juul." - Buna gerek var mı gerçekten?
- É mesmo necessário?
Özre benzeyen bir şey söylemeni bekliyorum, Kasper.
Estou á espera que diga alguma coisa, Kasper que presumidamente soará a uma desculpa.
Kasper?
Kasper? Kasper?
- Kasper? - Evet?
Olá.
Kasper, bir parti lideri saldırıya uğramış.
- Um líder de um partido foi atacado.
- Kasper Juul, Başbakanlıktan. Merhaba Kasper, ne oldu?
- Kasper Juul, do gabinete da PM.
O söylentiyi Başbakanın kamuoyu uzmanı Kasper Juul çıkardı.
É um boato, plantado pelo Kasper Juul.
- Kasper Juul, Başbakanlıktan.
- Kasper Juul.
Günaydın Kasper.
Bom dia.
- Kasper, içtin mi sen? - Belki.
- Kasper, esteve a beber?
Kasper, büroma gel.
Kasper, no meu escritório.