Kılla translate Portuguese
51 parallel translation
Yolumu mantık ve üstün akılla aydınlatmaya çalıştım.
Tentei abrir caminho com a logica e um intelecto superior.
Ehh, hoşgeldiniz, Sir Griswold, sakalın kılla dolu, ama hoşgeldiniz diyorum ya da mehh diyorum!
Oh, bem-vindo, Sir Griswold A sua barba é cabeluda devo dizer bem-vindo ou será que digo mee...,
Çoraba ihtiyacı yok, ayakları kılla kaplı zaten.
Ele não precisa de meias. Tem os pés cheios de pêlos.
Her yeri kılla kaplı.
Muito cabeludo.
Çünkü çenesi tek bir kılla zenginleşen... kim takip etmez bu ayrılmış ve seçilmiş atlıları Fransa'ya.
Pois quem é que tem já barba surgindo no rosto... e não vai seguir estes selectos cavaleiros... até à França?
Ve her santimim kılla kaplıdır...
Nem pó E são verdadeiros meus pêlos vão ver
Az ya da çok kılla alakalıymış.
Era a barba.
Harika çocuk maymun kız! Sonunda alçının çıktığı gün... Tanya'nın kolu kılla dolmuştu.
No dia em que o gesso finalmente saiu, o braço da Tanya estava coberto de pêlos.
Bunu etrafında 2 kilo kılla hayal edin.
Quero dizer, imagina isto com montes de cabelo.
Şimdi, kıl Danny'nin otel odasında bulduğu kılla eşleşiyor.
Agora, o cabelo coincidiu com aquele que o Danny encontrou no quarto do hotel.
Kılla, tüyle işim olmaz benim.
vou deixar...
Ölmeden önce kılla kaplıydı.
Ele estava peludo antes de arder.
Hiç ağzın kılla doldu mu?
Já alguma vez tiveste a boca cheia de pintelhos?
# Kapkara bir ayı Her tarafı kılla kaplı #
Preto e castanho Coberto de pelo
# Kapkara bir ayı Her tarafı kılla kaplı #
Todo preto e castanho e coberto de pelo
İki ayağının üzerinde duruyormuş, iki metreden uzunmuş, kılla kaplıymış ve ona "cehennemden gelen canavar" demiş.
Ele andava sobre duas patas, com mais de dois metros de altura e estava coberto de pêlo. Disse que parecia um monstro.
Ah, yani bu şekilsiz, kılla kaplı, iğrenç duvarın mı?
Aquela parede nojenta e peluda, que está a mover-se?
Akılla bir kız olsa, şu anda parmağını sola doğru sürüklerdi.
Qualquer rapariga sensata deslizaria o dedo para a esquerda.
Her tarafımı kılla kaplarsın.
- Eu sei. Fazes com que fique peluda.
Her ikimiz de oldukça sıkıntılı iki yılla karşı karşıyayız.
Ambas enfrentaremos dois anos bastante desconfortáveis.
Bölge altın, gümüş, bakır ve tahılla ön plana çıkıyormuş.
A região é conhecida pelo ouro, a prata, o cobre e grãos.
Ama 10 ila 15 yılla, herşey dengelendiğinde, Eminim ki başka güzel bir şelale ortaya çıkıcak.
Mas em 10 ou 15 anos, quando tudo se estabilizar, quando o crescimento estabilizar, tenho certeza que haverá de novo uma bela cascata aqui.
Çay yaprakları, kızılla talihinin açılacağını söylüyor.
As folhas de chá dizem que terás boa sorte com a ruiva.
Ben yanımda güzel bir kızılla kumarhanede kazanırım.
- Está bem, vou ganhá-lo no casino. Como posso perder com uma linda ruiva do meu lado?
Seni yakaladığımızda, artık 30 yılla kurtulamayacaksın.
Quando te apanharmos, irás apanhar uma sentença de 30 anos. Não mais...
Seni 30 yıllık hapis cezasından 5 yılla kurtaran o racon muydu?
Pôs-te cá fora ao fim de cinco anos, numa pena de 30?
Bir kızılla iş yaparım ama ona inanmak zorunda değilim!
Era difícil distinguir os seus heróis dos seus vilões.
Kızılla.
A ruiva.
Şu kızılla birlikteydin. - Neydi adı? Astrid mi?
Tu estiveste com aquela ruivinha, a Astrid...
Bir çift kızılla randevum var, yapabileceğimin en iyisini yapmalıyım.
Tenho um encontro com um par de Reds e preciso ser tudo aquilo que eu posso ser.
Eskiden takıldığı o kızılla bir kasabaya yerleşmiştir.
Talvez esteja enfiado num fim de mundo com a ruiva com quem andava.
Bu kızılla karşılaştım.
Conheci uma ruiva.
Anlaşmaya göre bu benim son kutlamam. Çünkü yeni yılla birlikte artık içmeyeceğim, .yani hafta içlerinden bahsediyorum..
Este é o meu último festejo porque fiz uma resolução de Ano Novo de não beber mais álcool...
Kırk bin yılla değer burada.
Valendo 40 mil anos, mesmo aqui.
Ben de kılla aynı sorunu yaşıyorum.
Estou a ter o mesmo problema com os pêlos.
Çoğu cangıl hayvanı gibi, cennet kuşları da rekabetten kaçınır. Ve bunu, cangılla kaplı adanın farklı kısımlarında yaşayarak yapar.
Como tantos outros animais da selva, as aves-do - paraíso evitam competir umas com as outras e estas fazem isso vivendo em partes diferentes desta ilha coberta pela selva.
Onu, birkaç kez bir kızılla birlikte gördüm.
Vi-o por aí pela cidade com uma ruiva, umas duas vezes.
Keçileri besleyen kızılla ahırdaydı.
Esteve no celeiro com a ruiva que alimenta as cabras.
Kızılla sarışını takas edebiliriz.
troco a ruiva pela loura.
Hatırlarsın, ben şu bot giyen kızılla otururken, senin Meksikalı kuzenler de yan taraftaydı.
Sabes, eu limito-me a andar de cabeça atordoada com as minhas botas e as primas pela Cucharacha Way.
Üçüncü kattaki kızılla çıkıyor.
Ele anda com a ruiva do terceiro andar.
Peki bu durumda, Wayne şu enfes kızılla birlikte olmanın en iyi yolu nedir?
Neste caso, Wayne, qual é a melhor maneira de chegar à ruiva deliciosa?
- Kızılla aranız nasıl?
Como é que vais com a ruiva?
İşbirliği yapmaya yanaşırsam 4 kısa yılla kurtarabilirmişim.
Porque se eu decidir cooperar, posso só ter de cumprir 4 anos.
O kızılla seviştiğine eminim.
Anda a comer a russa de certeza!
Esmer olana söz yüzüğü taktıktan sonra en iyi arkadaşı kızılla yatmışsın. - Ondan sonra da sarışınla bir gece. - Hiç fena sayılmaz.
Ficaste noivo da morena, dormiste com a sua melhor amiga, a ruiva, antes de teres um caso com a loira.
Ama 10 ila 15 yılla, herşey dengelendiğinde, Eminim ki başka güzel bir şelale ortaya çıkıcak.
Mas daqui a 10, 15 anos, quando todo este crescimento tiver estabilizado, estou certo que voltaremos a ter aqui uma belíssima cascata.
Hatırladığım bir dava var. Güzel bir kızılla Prag'a kaçmaktan başka çaren kalmamıştı.
Lembro-me de um caso em que não tiveste escolha a não ser fugir de Praga com uma linda ruiva.
Yanlış kızılla savaşıyorsunuz!
Estão a lutar com a ruiva errada!
Sadece 300 yılla ıskaladık.
Só nos enganamos por uns 300 anos.
Ayrıca iklim değişikliği açısından da otla beslenen sığırlar, tahılla beslenen ineklere kıyasla % 40 ila 60 daha fazla sera gazı salar, bu da metan, karbondioksit ve arazi kullanımı değişikliği anlamına gelir.
Além disso, do ponto de vista das alterações climáticas, o gado alimentado a erva produz 40 a 60 % mais emissões de gás com efeito estufa, ou seja, metano, dióxido de carbono, reafetação dos solos,