Kırmızı translate Portuguese
16,894 parallel translation
Kırmızı alarm. Tüm birimler Pettsburg Otobanı'na.
Todos para a autoestrada Penford!
- Buzlu kırmızı şarap.
Vinho tinto com gelo.
Karım kırmızı et yiyemeyeceğimi söylüyor, bu yüzden sığır güvecimi gizlice veriyorlar.
A minha mulher não me deixa comer carne, então como escondido.
Onlara de ki kırmızı lekeler kan ve kahverengiler kan diyelim.
Diz que as manchas vermelhas são sangue e as castanhas são... Digamos sangue.
Dünya'ya düşen Adam'ı gördü ve saçlarını kırmızı renkte boyadı.
Viu "O Homem Que Veio Do Espaço" e pintou o cabelo de vermelho.
Tamam, kırmızı iyi mi?
Pode ser tinto?
Kırmızı halıda yürüyeceksin.
Vais andar pelas passadeiras vermelhas.
Kırmızı, beyaz ve mavi, efendim.
Vermelho, branco e azul, senhor.
Damarlarından kırmızı, beyaz ve mavi akıyor.
Tem vermelho, branco e azul a correr-lhe nas veias.
Kim önünüze kırmızı kadifeden bir yastıkla sunmadan önce Howard ile Mesa Verde'yi duymamıştınız bile.
Tu e o Howard nem tinham ouvido falar do Mesa Verde, até a Kim vo-lo ter trazido numa almofada de veludo vermelho.
Hani kırmızı elbise giymiştin ya.
Lembra-se, quando usou o vestido vermelho.
- Delikanlıların gücünü sayılarla sorgulama. Wentworth Hapishanesi'ne baskın yaptıklarında 200'ü aşkın Kırmızı Urbalı'ya karşı canlarını dişlerine taktılar.
Não questionaste o número dos rapazes, quando invadiram a Prisão de Wentworth, nas barbas de mais de 200 casacas vermelhas.
Yürekleri 10 Kırmızı Urbalı'dan bile daha büyük ve güçlü.
São mais corajosos e fortes do que dez casacas vermelhas.
Bu detayları kıvırabilirseniz elinize kılıcı verip Kırmızı Urbalıları öldürmeyi öğretiriz.
E, se conseguires aprender isso, damos-te uma espada e ensinamos-te a matar casacas vermelhas.
Kasılarak yürümeyi ve Kırmızı Urbalılar gibi ibnelik etmeyi öğrenmeniz için sebep yok.
Não há motivo para aprenderem a pavonear-se e saracotear-se como os Casacas Vermelhas.
Kırmızı Urbalılar'ı böyle mi yeneceksiniz?
É assim que se vence os Casacas Vermelhas!
Evet! Binlercemizin art arda dizilmiş güzel Kırmızı Urbalılar'a bağırarak hücum ettiğini düşünün.
Sim, imaginem mil de nós a gritar, a avançar para os Casacas Vermelhas alinhados.
Bu İskoç, Kırmızı Urbalı bir devriyeyle sorun yaşayanlardan en sonuncusuydu yalnızca.
Este montanhês que se cruzara com um patrulha de Casacas Vermelhas era apenas o mais recente.
Kırmızı Urbalılar kanlı-canlı, nefes alan bir hedefe ateş etmekten çok mutlu olacaklardır.
Os Casacas Vermelhas adorarão disparar contra um alvo vivo.
Lord Thomas'ın kadrosunda onur verici eşsiz bir kırmızı urba.
O único Casaca Vermelha honrado ao serviço de Lord Thomas.
Derbeder, yüzü gözü kırmızı noktalı, kan manyağı bir sürtüğün hayatımın bir saniyesini daha çalmasına izin vermeyeceğim.
Não vou deixar uma aberração esfarrapada, sedenta por sangue ocupar mais o meu tempo.
Demokratları oldukça kırmızı olan bir eyalette sözü geçer hale getirdin.
Tornou os democratas relevantes de novo num estado muito vermelho.
Hepsi kırmızı.
Tudo no vermelho.
Evet, 50 tane kırmızı gül.
Sim, cinquenta rosas vermelhas.
100 yap gitsin. 100 kırmızı gül.
Cem rosas vermelhas.
Ursula, başlangıç olarak iki ünite kırmızı ev şarabı.
Úrsula, duas unidades da Casa Vermelha para começar.
Pencereden baktım ve onu sedyeyle çıkarırlarken üzerine örttükleri kırmızı battaniyeyi hatırlıyorum.
Olhei pela janela e lembro-me de um cobertor vermelho que eles usaram para a cobrir quando a levaram de maca.
Kırmızı gördünüz mü?
Veem o vermelho?
- Yani kırmızı olunca, öldün.
- Com o vermelho, segue o conselho.
- "Kırmızı olursa öldün". Harika.
- Vermelho e segue o conselho.
"Kırmızı dudaklar açılıyor" "Yumuşak ünlüler yalvarıyor" "Geceyi besliyor"
Lábios vermelhos a separar-se vogais suaves implorando... alimentando a noite. "
İddiaya göre cesedi yıkayıp kurulayıp çarşaflarını yıkayıp kurutmuşsunuz tırnaklarına kırmızı oje sürüp yatağında poz verdirip foroğraflarını çekmişsiniz.
Eles alegam que você lavou e enxugou o corpo da Sarah, lavou e enxugou os lençóis da cama dela pintou-lhe as unhas de vermelho, antes de a pôr em pose na cama e tirar fotografias.
- Sana kırmızı ışık mı yakmalıyım?
- Tenho de te pôr na lista negra?
- Sana kırmızı ışık yakıyorum, tamam mı?
- Vou mesmo excluir-te, ouviste?
Oyunuz "evet" ise kırmızı, "hayır" ise siyah.
Vermelho para "sim", preto para "não".
Bir kırmızı, bir beyaz şarap lütfen.
- Um tinto e um branco, por favor.
Kanı siyahtan kırmızıya dönüşebilen tek bir şey olabilir.
Há apenas uma coisa cujo sangue possa ir de preto a vermelho.
Senin gibi bir kadın o kırmızı pelerinli tatlı çocuklardan daha iyisini bulabilir.
Uma mulher como tu merece mais do que um miúdo bonito.
Skinner, insanları kırmızı şeridin arkasında tut.
Skinner, controla o teu pessoal.
Ben bir yalan uydurdum. Duma duma dum kırmızı mum.
pam, pum, cada bola mata um, da galinha
Kırmızı boya kalemini bulamadım, o yüzden yeşil.
Não encontrei o lápis vermelho, é por isso que são verdes.
" Bayan Spencer'a bu kırmızılığı ne yapıyor diye sordum bilmiyorum, bir daha sorma dedi.
" Perguntei à Sra. Spencer o que as tornava vermelhas e ela não sabia e disse para não Ihe fazer mais perguntas.
Yolları kırmızı yapan şey ne?
E o que torna as estradas vermelhas?
Kırmızı kadifeye dokunmak gibi
É como o toque de veludo vermelho
"Şarkı söyleyişin Kırmızı kadifeye dokunmak gibi"
"Quando cantas É como o toque de veludo vermelho"
Şarkı söyleyişin kırmızı kadife gibi.
Quando cantas, é como o toque de veludo vermelho.
Çünkü kırmızı, beyaz ve mavi işiyorum.
Porque sou patriota.
Tamamen kırmızı bayrak.
É um perigo.
Kırmızı alarm.
Código vermelho! Código vermelho!
... bi kız tarafından öpüldün mü? Hazırmısın?
Estás pronto?
Kırmızı!
- Vermelho!