Kızkardeşim translate Portuguese
477 parallel translation
Öldürülen kızkardeşim.
A minha irmã assassinada.
Benim de orada yaşayan bir kızkardeşim var.
Que mundo pequeno... Acreditam que tenho uma irmã que vive la?
Biliyorsun, benim kızkardeşim gibidir.
Também tens que entender que ela é como se fosse minha irmã.
Kızkardeşim olan birinin Heathcliff için ters, dilenci kılıklı, kaba, yontulmamış biri olmasından başka birşey düşünmesi imkansız.
Não é possível que a minha irmã possa pensar no Heathcliff... como algo que não um pedinte grosseiro, e mal vestido, tosco e rústico.
Sen benim kızkardeşim değilsin.
Não és minha irmã.
Kızkardeşim bu haylaz çocukların alay konusu olurken, burada kalamam.
Recuso-me a ver a minha irmã humilhada por estas crianças!
- O benim kızkardeşim.
- Ela mora aqui?
Eve kızkardeşim, avukatım, annem, dostum, psikiyatristim ve polisim oldu.
Eve tornou-se minha irmã, advogada, mãe, amiga, psiquiatra e polícia,
Bakın, beyler, kızkardeşim, birlikte büyüdüğü bir adamla evleniyor. Teksas'tan bir Meksikalı.
Digam-lhe a minha irmã vai casar-se com um homem com quem cresceu, um texano.
Kızkardeşim Stella DuBois'yı arıyorum, yani Bayan Stanley Kowalski'yi.
Procuro a minha irmã, Stella DuBois, isto é, Sra. Stanley Kowalski.
Bu da kızkardeşim, Blanche DuBois.
Esta é a minha irmã, Blanche DuBois.
Kızkardeşim hamile!
A minha irmã vai ter um bebé!
Tanışmalarından yarım saat sonra birbirlerine kızkardeşim diye hitap edeceklerine dair seninle bahse girerim.
Aposto qualquer coisa, que meia hora depois de se conhecerem... tratar-se-ão uma à outra por irmã.
Zavallı kızkardeşim Bayan Moncrieff'in oğlusunuz, ve sonuç olarak da, Algy'nin küçük kardeşisiniz.
Você é o filho da minha pobre irmã, a senhora Moncrieff... e consequentemente o irmão mais novo de Algy.
Eğer bir kızkardeşim olsaydı Onun Lina'ya benzemesini isterdim.
Digo-te, se tiver uma filha, gostaria que fosse igual aqui à Lina.
Diyelim başaramadım, kızkardeşim, pazarlık gücümüz güçlenir.
Não vamos fingir, minha irmã, o nosso acordo... é estritamente pelo poder.
Benden küçük dört kızkardeşim var.
Tenho quatro irmãs mais novas.
Endişelenme kızkardeşim.
Não, não se preocupe, mana.
Dört kızkardeşim var.
Eu? Tenho quatro irmãs.
O zaten halledildi. Kızkardeşim bana...
Já está resolvido, minha irmã me contou.
Şu babam. Şu da kızkardeşim Iris.
Este é o meu pai, e esta é a minha irmã Iris.
Sel bastı, götürdü, ben ve kızkardeşim Nan hariç.
As enxurradas levaram tudo. excepto eu e a minha irmãzinha Nan.
Seni kızkardeşim olarak göreceğimi mi düşünüyorsun?
Achas que te quero como meia-irmã?
Ama sen gördün - ben, annem ve kızkardeşim birbirimize çok bağlıydık.
Mas entende... eu, a minha mãe e a minha irmã éramos muito próximos.
Kızkardeşim seni saraya getirdiğinden beri seni sevdim, destekledim, seni kendi oğlumdan öte tuttum, çünkü sende... diğer insanlardan büyük bir değer ve yücelik gördüm.
Desde que a minha irmã te trouxe para a corte que te amei, te criei com o meu próprio filho, porque vi em ti... um valor, uma grandeza superior à dos outros homens.
Pekala, kızkardeşim, fakat beni çok incitiyorsun.
Claro, irmã... - Mas estás a magoar-me imenso!
O benim kızkardeşim değil.
- Ela não é minha irmã.
O sırada babam ölüydü ve annem ondan sonra uzun süre yaşamadı, ve sonra benim gerçek kızkardeşim Joanna'yı alıp götürdüler, ve ben bundan mutlu değildim.
O pai tinha morrido e a mãe pouco mais viveu... Depois, levaram-me a minha verdadeira irmã. Fiquei muito infeliz.
Sonra Abigail, taşınırsak iyi olacağını söyledi ve o kızkardeşim olduğunu söyleyecektir ve sonra insanlar acımasız sözler söylemeyecektir.
Então, a Abigail disse que seria melhor se nos mudássemos. Ela diria que era minha irmã e ninguém faria comentários cruéis.
Bazan, ben de onun benim gerçek kızkardeşim olmadığını anımsamakta güçlük çekiyorum.
Às vezes, até eu acho difícil lembrar-me que ela é minha irmã.
Onlara Joanna'nın benim kızkardeşim olmadığını söyle.
- Diga que a Johanna não é minha irmã.
Ne? Onlara Joanna'nın benim kızkardeşim olmadığını fakat bana öyle olduğunu söyleten acımasız bir kadın olduğunu söyle. Tamam.
- Diga que a Johanna não é minha irmã, mas uma mulher cruel que me obrigou a dizer que era.
Onu kızkardeşim bana vermişti.
Foi a minha irmã que mo deu.
20 dakika içinde evde olmazsa, kızkardeşim onu Babamdan kapacak.
A minha irmã vai ouvir do pai se não estiver em casa daqui a 20 minutos.
Kızkardeşim Senyorita Luisa, kızım Maria ve kocası Manuel Arriega.
A minha irmã, Dona Luísa, a minha filha Maria... e o seu marido, D. Manuel Arriaga.
Kızkardeşim, en son yakınım, bir yıl önce öldü.
A minha irmã, o último parente que tinha, morreu o ano passado.
Bu şirin minik şey de kızkardeşim Connie.
Esta coisinha fofa é a minha irmã Connie, de quem eu te falei.
Evimde, şöminenin üzerinde annemin resmi varken, ve kızkardeşim üç kişilik biftek hazırlamama yardım ederken.
Em minha casa, com o retrato da minha mãe na estante, e com a minha irmã a ajudar-me a grelhar um grande bife para três.
Kızkardeşim hakkında ne söyledi?
Que disse ele da minha irmã?
- Ama kızkardeşim...?
- Mas a minha irmã está...?
Tamam, Yatak odamda kızkardeşim, Barbara'ya mektup yazıyordum. Kendisi Fort Walla Walla, Washington'da.
Bem, estava no meu quarto, escrevendo uma carta a minha filha, Barbara no fort Walla Walla, Washington.
Umarım kızkardeşim onu sever.
Bom espero que a Akiko goste dele.
Sırası gelmişken, O'Malley, senden üç gün sonra, Jimmy Graham öldürüldü. küçük kızkardeşim de kendini astı.
A propósito, O'Malley três dias depois de teres morto o Jimmy Graham, a minha irmã pegou num cinto de couro e enforcou-se.
Kızkardeşim birkaç gün önce işe başladığınızı söyledi.
A minha irmã diz que começou a trabalhar aqui apenas há uns dias,
Kızkardeşim Lilith'den olmalı.
Deve de ser da minha irmã, Lilith.
Kızkardeşim mi?
A minha irmã?
Kızkardeşim ve ben taşınıyoruz, yani artık ona ihtiyacımız kalmayacak.
Nós vamos mudar-nos, não a queremos mais.
Hera, Tanrılar Kraliçesi, bu çocuğu, kızkardeşim Philomela'yı koru.
Hera, rainha dos deuses, protege esta criança, minha irmä, Filomela.
Kızkardeşim Hilde ile oraya yelkenli gezisine giderdik.
A minha irmã Hilde e eu íamos velejar para lá.
Roy, gelsene. Seni kızkardeşim Hilde'yle tanıştırayım.
Apresento-lhe a minha irmã, Hilde.
Sonra kızkardeşim önce davrandı.
Desde os quatro anos.