English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ L ] / Lay

Lay translate Portuguese

5,262 parallel translation
Sana yeniden layık bir evlat olmayı çok isterim.
Anseio por uma oportunidade para voltar ao pedestal onde orgulhosamente me colocaste.
Şey diyeceğim madem iyisin ben de Gaines'le takılayım biraz diyorum bir gün daha kalmamın bir sakıncası var mı?
Quero dizer... Se quiseres, posso ajustar isso com o Gaines, se não te importares de ficar mais um dia?
Kim böyle bir şeyin ona layık olacağını düşünmüş ki?
Quem diria que significaria assim tanto para ele?
Eğer ev hanımlığı bir sanat veya bilim olsaydı annem Nobel ödülüne layık görülürdü.
Se cuidar da casa fosse ciência, a minha mãe teria ganho um Prémio Nobel.
- Whitman'ınki : "Meraklı ol, yargılayıcı değil."
Whitman era : "Sê curioso, não sentencioso".
Adamlarım tam da kız kardeşlerine layık olacak şekilde giyindi.
Os meus homens vestiram-se a rigor para as tuas irmãs.
Hareket algılayıcı lazerleri ve biyometrik sensörleri devre dışı bırakıyorum.
Cortamos os sensores de movimento e biométricos.
Buna layık değiliz.
Não somos dignos!
Ve gerçek bir şampiyon kalkıp buna layık olduğunu bu hafta Wrestlemaina'nın ana müsabakasında kanıtlayacak.
E assim continuará até que surja um verdadeiro campeão e se prove digno dele no evento principal do fim de semana na Wrestlemania!
Gel de sana sarılayım.
Deixa-me dar-te um abraço.
- Üçü birden aşağılayıcı bir şekilde ordudan terhis atılmışlar.
Todos os três foram exonerados. Porquê?
Dadı Bölgesine İhtiyacımız Yok. Yalnızca Masrafını Karşılayın
ESTADO DAS AMAS
- Bu çok aşağılayıcı. Utanç verici.
Embaraçoso.
Söyleyeceğin şey gerçekten benim karşıIığında vereceğim cevaba layık mı?
Pense bem se o que vai dizer compensa a minha resposta.
Bu aşağılayıcı.
É humilhante.
Beni aşağılayıp, küçük düşürdün!
Tu insultas-me, e humilhas-me.
Eğer öyleyse, videonuzu yollayın ve grubunuzun buna layık olduğunu gösterin.
Em caso afirmativo, envie-nos seu vídeo. E mostram-nos que a sua equipa tem o que é preciso.
Ben Girdap'layım.
Eu estou com o Vortex.
Bu proje bize layık mı?
Este projecto é merecedor de nós?
Ancak böylesi bir hayal gücü ve maharetle tasvir edilen güzelliğin her şeyden önemlisi krala layık olduğunu söyleyebilirim.
Mas quando a beleza é descrita com tamanha imaginação, então a arte dela, acima de tudo o que conheço, é merecedora do rei.
İstediğinizi Xerox'layın.
Tirem cópias do que quiserem.
Billy Bones görevini layıkıyla yapan ben de dahil tüm tayfanın büyük saygı duyduğu bir marinel başıdır.
O Billy Bones é competente. É muito respeitado pela tripulação, e pela minha pessoa.
... "Bin Laden layığını buldu, Andre Allen ne zaman insanlığa karşı işlediği suçlar için hesap verecek?"
"O Bin Laden foi trazido à justiça. " Quando é que o Andre Allen vai ser trazido à justiça "pelos crimes contra a humanidade?"
" Dün yaşlı bir bayana aşağılayıcı hakaretler
" Ontem gritei um insulto degradante
İnsanları böyle aşağılayınca eline ne geçiyor?
Consegues ver o Texas do alto do teus saltos? O que sabes sobre estas pessoas?
Anca fildişi kulelerinizden bizim gibileri yargılayın.
A julgar pessoas como eu, das vossas torres de marfim.
- Atılırsam atılayım, hiç sikimde değil.
Se calhar, estou-me a cagar se for expulso.
En kalitesi, krallara layık.
Topo de gama, digno para um rei.
Bunun aşağılayıcı olduğunu annen öğretmedi mi sana?
Sua mãe não te ensinou o que é mortificante?
O adamın, akıl almayacak zenginlik fikrini algılayışı çok garip.
Este homem tem um jeito estranho de lidar com a perspectiva iminente de riqueza, além da razão.
Umarım yaptığın fedakarlığa layık oluruz.
Espero que sejamos dignos do seu sacrifício.
Hadi gel. Sana da bir sarılayım, Bay Koruma.
Venha cá, um abraço na mesma.
Aşağı gelmesi için onu sakinleştirmeye çalışıyorum ama kesinlikle bu çok aşağılayıcıydı, bu yüzden, şaka yapmaktan kaçınsak iyi olur.
Estou a tentar fazê-la descer mas aquilo foi, obviamente, muito humilhante. Então seria bom se pudessem aliviar as piadas.
Peki o hâlde, ben de ayrılayım.
Bom, então, suponho que me irei embora também.
- Giydireceğini biliyordum. Ve aşağılayıcı, sanki hastasının nasıl hecelendiğini bilmiyormuşum gibi.
Eu disse que ias ser mazinha e condescendente como se eu não soubesse soletrar'doente'.
Evet, buraya düşmemin sebebi bu değil ama ödülü aşağılayıcı olarak kabul ediyorum.
"mas vou aceitá-lo como termo genericamente depreciativo."
Şairlere layık bir de banka hesabım var.
E uma conta bancária a condizer.
Sen bundan çok daha iyisine layıksın.
Mereces muito melhor.
Kayınbabama sarılayım!
Deixa eu cumprimentar meu sogro!
Kız kurtulmak istiyor, daha iyilerine layığım kafasında.
Foi ela que quis o divórcio. Achou que conseguia melhor.
- Beni yıkan, aşağılayıcı saçmalıklar!
Deitares-me abaixo!
Yargılayıcı, dik kafalı ve dar görüşlü.
Depreciativa. Teimosa. Mesquinha.
Düşündüğüm bir şey yüzünden beni yargılayıp bir kenara atman haksızlık.
Não é justo julgares-me e afastares-me por causa de uma coisa que pensei.
Size layık olacağım baba söz veriyorum.
Serei digno de vós, pai, prometo.
Tam ablamla birbirinize layıksınız.
Tu e a minha irmã merecem-se um ao outro.
Onu görevden almak aptalca olduğu kadar, aşağılayıcıydı da.
Mandá-lo embora foi tão insultuoso como estúpido.
Beni cezalandırırmışçasına aşağılayıp dururdu.
Como se para me castigar, para me humilhar...
Peter, bu sabahın gazetesindeki karikatürün çok aşağılayıcı.
Peter, a tua tira no jornal desta manhã é muito ofensiva.
Eğer bu yeterince aşağılayıcı değilse bu sabahki karikatür daha aşağılayıcıydı.
E se isso não fosse mau que chegue, a tira desta manhã é ainda pior. Vamos colocá-la no ar.
Kadınlara karşı ne kadar aşağılayıcı davrandığının farkında değilsin, değil mi?
Não faz ideia do quão ofensivo é para as mulheres, pois não? O quê?
Görevini layıkıyla yerine getirdin Archie.
Bom trabalho na missa, Archie.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]