Lazım translate Portuguese
77,423 parallel translation
Burada olmayacaksam onun iyi olacağını bilmem lazım.
Preciso de saber que, se eu não estiver aqui, ela fica bem.
İsminin "para-anormal fuarı" olması lazım derdi.
Ele disse que devia ser "para-nada-normal".
İşin sırrı siklememek çünkü karımı kurtarmam lazım.
O segredo é estar-me a cagar porque quero salvar a minha mulher.
Daha şey gibi olman lazım... Bordan gibi.
Tem de ser mais... como o Bordan.
- Hadi, bana cevap lazım.
- Anda. Preciso de respostas.
Daha az "Bana cevap lazım."
Menos "Preciso de respostas"
Sadece yardımın lazım.
Só preciso da sua ajuda.
Bana o lanet kitap lazım.
Preciso do livro.
Programı hızlandırmamız lazım.
Temos de apressar isto.
Tamam şimdi kapatmam lazım ben de seni seviyorum anneciğim.
Está bem, tenho de desligar. Também te adoro, mamã.
Tasarım özelliklerinden sonra susmam lazımdı.
Eu sabia que devia ter parado depois do design.
Yapmayın, aranızdaki kadın dayanışması bakışmalarını görmemek için kör olmak lazım.
É difícil não notar no olhar entre psiquiatras...
Arkadaş için isim lazım.
Preciso de nomes para um amigo.
Evet avukat lazım. İş bitireninden. Sen olmayacaksan güvendiğin biri.
Um advogado implacável, o que escolherias para te defender.
Yapmam lazım. Churchill 2.
Tem de ser.
Eğer birisi isterse, satmam lazım.
Sabes que tenho de os vender...
Yarın görüşmemiz lazım. Getireceğin şeyleri sana haber veririm.
"Preciso de ti amanhã, mando lista."
- Terapinin gizli olması lazım. - Bu bir terapi değil.
- Terapia é confidencial.
Sana bir şey göstermek istiyorum arkaya geçmem lazım.
Quero mostrar-te algo que tenho aqui atrás.
Dayanıklıymışsın. Benim bir tane içmem lazım.
É forte, eu precisaria de uma.
Kesim için semirmeniz lazım.
Vamos engordar-vos para o matadouro.
Onlar bize lazım.
Precisamos delas.
Bize kısmen havalı, ev kredisini ödeyen ve bir nebze üzülerek yararlı şeyler söyleyecek bir tip lazım.
Precisamos que alguém com um aspeto quase porreiro e que parece ter uma hipoteca para pagar diga coisas úteis com tristeza.
Sinyal lazım!
Preciso de rede!
Telefon lazım.
Preciso de um telemóvel.
Müzik lazım.
Preciso de um pouco de música.
Gidip ağırlığımı koymam lazım.
Tenho de ser júri.
Benim jürilik yapmam lazım.
Tenho de ir julgar pessoas.
Ama uyutmak için veteriner lazım.
Contacte um veterinário para a abater.
- Bana insülin lazım!
- A sério, preciso da minha insulina.
Bize yeni gardiyan lazım.
Precisamos de novos guardas.
Bize enerji lazım.
Precisamos de combustível.
Bize daha iyi yemek, daha kaliteli üniforma lazım.
Precisamos de comida melhor. Uniformes melhores.
Savaş alanında görmeniz lazım.
Deviam ver isso em terreno aberto.
Bir telefon etmem lazım.
Tenho de ir fazer um telefonema.
Yemek lazım olacak!
Vamos precisar de comida!
Araç gereç lazım olacak!
Vamos precisar de provisões!
- Misket limon lazım.
- Preciso de limas.
Bunu çalıştırmamız lazım.
Temos que pôr isto a funcionar.
Bu şekilde karşılaşmayı kesmemiz lazım.
Temos que parar de nos encontrar assim.
Durumunu stabil hale getirmeye çalışacağım ama Gideon lazım.
Vou tentar estabilizá-la, mas precisamos da Gideon.
Hak edene hakkını vermek lazım.
Mas devo dar crédito onde o crédito é merecido.
Bana verici lazım, alıcı değil.
Preciso do dispositivo de transmissão, não do receptor.
Ama görmen lazım.
Mas... devias ver.
Binayı aramamız lazım.
Temos que revistar o edifício.
- Yönünü değiştirmemiz lazım.
- Teremos que roteá-lo outra vez.
Gerçi lazım da değildi ama, zaten ben hallederdim.
Não que eu estivesse a precisar porque... - tinha-os totalmente controlados.
Tamam da bana rezervasyon lazım değil Kara.
Pois... eu não preciso de uma reserva.
Bu tanrıçaya kendine akıl ve güçte eşdeğer biri lazım.
Quer dizer, esta deusa precisa de um homem tão poderoso e astuto como ela.
Kötü düşmanlar aniden ortaya çıktığında yardıma gelecek biri lazım.
Que venha em seu auxílio quando os vilões subitamente aparecem.
Maggie'yi aramam lazım.
Tenho que ligar à Maggie!