Liberal translate Portuguese
747 parallel translation
Kapım her daim açıktır. İki :
Tenho uma política bem liberal.
Bana karşı çok hoşgörülüydü.
Ela era muito liberal comigo.
Charles Foster Kane'den bahsediyorum. Çalışanın dostu, bu eyaletin müstakbel valisi Kane bu seçimlere adaylığını yalnız bir amaçla koymuştur.
Eu falo de Charles Foster Kane, o liberal lutador... o amigo dos trabalhadores, o nosso próximo governador... que entrou nesta campanha...
Beatrix, son derece geniş görüşlü bir adamımdır ama Harry ile evlenecek dahi olsan bu tip gösterileri halk içerisinde yapmamasını tercih ederdim.
Beatrix, sou um homem liberal, mas preferia que o Harry não tivesse estas demonstrações de afecto em público apesar de ires casar-te com ele.
Açık görüşlü biri olmama rağmen biraz şok olmadım desem yalan olur.
Apesar de eu ser liberal, foi também um pouco chocante.
Renault iyice açık fikirli oldu.
Ai está? O capitão Renault está a ficar muito liberal.
Genel kültürüm yüksektir.
Oh, tive uma educação muito liberal
Bir kadının elini tutarak rahibin önünde oturacağım. Amerika Yargıtay Başkanı'nın kızıyla evleniyorum. Ünlü bir liberal.
Estarei de pé, em frente à um padre... segurando as mãos de uma mulher, filha de um juíz... do Supremo Tribunal dos EUA.
Dört bir yanda adaletsizlikle savaşan, müthiş liberal dergi.
Uma grande revista liberal que luta contra as injustiças.
Oldukça liberal biriydi.
Era todo liberal, o tipo.
Elbette ki Whit geniş görüşlü biridir.
O Whit é liberal.
Pek çoğu vatansever, hayal kırıklığına uğramış liberal ya da şantaj kurbanıdır. Çoğu zaman işe duygularını katarak pazarlık güçlerini zayıflatırlar ve bu da iş konusunda makul kararlar vermelerine engel olur.
São patriotas, liberais frustrados ou vitimas de chantagem cujo envolvecimento emocional enfraquece a sua posição negocial, e destroi o seu julgamento objectivo.
Birden çok açıdan liberal bir eğitim oldu.
Foi uma educação bem liberal, de mais de uma maneira. Podemos ir?
Nasıl ki Bill'in duellolarla ilgili olarak medeni yasanın liberal koşullarından yararlanma durumunda olduğu anlaşılıyor, öyle hissediyorum ki, bölüm 33478'in bir başka fıkrasına bütün vicdani kanaatimle yerinde bir mülahazada bulunmam gerekiyor.
Ora, assim como o Bill beneficiou das disposições liberais do código civil com referência a duelos, sinto que devo, em consciência, dar a devida consideração, a outra disposição da Secção 33478.
Bize göre Avrupalı kıyafetimiz, liberal eğitimimiz... ... geçmişi gömmüştür.
Queremos crer que nossa modernidade... enterrou o passado.
Sence onu fazla başıboş bırakmıyor musun?
Será que não está a ser liberal demais com ela?
Onu fazla başıboş bıraktığım konusunda... beni uyarmakta çok haklıydın.
Tinha razão ao dizer que eu estava a ser demasiado liberal em relação aos rapazes.
Eski çağlara dayanan geçmişiyle sağladığı itibarla bilimsel meziyetleriyle ve son olaylar sırasındaki ağırbaşlı ve liberal tutumuyla bilinen bir isim.
Um nome ilustre pela sua antiguidade, pelo prestigio pessoal do seu portador, pelo mérito cientifico e pela atitude digna e liberal assumida recentemente.
Athena büyük bir gemi, ama içi dar.
O Athena é liberal, mas minúsculo.
Kızımın elini tutma cüretini gösteriyorsun Roper.
É muito liberal com a mão da minha filha.
"Babam hayatını ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadeleye adamış bir liberaldir." dedi.
"O meu pai? Sempre foi liberal. Abomina os preconceitos raciais e sempre lutou contra a discriminação."
Ve oldukça eğlenceli. Eskimiş sahte bir liberali ilkeleriyle yüzleşirken görmek.
E bastante divertido, também, ver um falso liberal alquebrado, confrontar-se com os seus princípios.
Savaşan liberal maskesinin altında dışarı çıkmaya çalışan bir aşırı bağnaz olduğunu biliyordum.
Sempre acreditei que por detrás dessa fachada liberal belicosa... devia haver um intolerante reacionário tentando revelar-se.
Çok liberalim, bireysel özgürlüklere ve insanların
Sou muito liberal, um grande crente na liberdade individual,
İşte bu yüzden liberal sanatlar ilgi çekiyor.
Por isso as artes liberais floresceram.
Kanada Dışişleri bakanı altı yıl kadar önce Ottawa'daki Liberal kongresinde yaklaşık 11 km düştü.
O ministro canadiano dos Negócios Estrangeiros caiu quase 11 km, durante a conferência Liberal, em Ottawa, há cerca de seis anos.
Hafifmeşrep bir tür de pire salyangozdur.
Outro gastrópode liberal é o caramujo.
Ben kodesteyken onlara liberal kadın dergileri mi okuyordun?
Lendo essas revistas idiotas para mulheres enquanto eu estava em cana?
Sırf liberal görüşe sahip olduğu için veyahut ABD, İngiltere gibi ülkelerle ya da daha demoktratik bir yapıya sahip devletlerle iyi ilişkiler kurduğu için önde gelen kimseler öldürülüyordu.
Houve vários homicídios de primeiros-ministros e líderes, nessa época, só porque tinham opiniões liberais ou porque eram a favor de uma melhor relação com os EUA, a Grã-Bretanha ou outras nações com uma mente democrática.
Çünkü... Onların ahlâkî görüşlerinden oldukça şüpheliyim de... Fazlasıyla rahatlar.
Porque... suspeito que a moralidade delas possa ser algo liberal... algo leviana.
Sırada Liberal Parti adına yapılan siyasi yayın var.
Segue-se uma transmissão parcialmente política em nome do Partido Liberal.
Liberal Parti adayı sevgilim.
Um candidato do Partido Liberal, querido.
... Liberal Parti adına.
... por parte do Partido Liberal.
Liberal Parti adına yayınlanan programı izlediniz.
Foi uma emissão político-partidária por parte do Partido Liberal.
- Sen, umutsuz bir liberalsin.
- És um liberal com bom coração.
Ulusal Liberal Birlik Komitesini temsilen buradayız.
Nós estamos aqui em representação do comité de libertação nacional.
Ulusal Liberal Birlik Komitesi kontrolü edilne almıştır her şeyden önce halk asayişine itibar eder.
O comité nacional de libertação assumiu todos os poderes, sobretudo no tocante à ordem pública.
Sevgili dostlar, liberal komitenin kararına uyun ve silahlarınızı teslim edin.
Caros amigos, só vos resta aceitar a decisão... do comité de libertação e depositarem as armas.
Liberal bir barış yanlısı olarak intikam duygusu taşıman garip.
Para um liberal pacifista, tens algum sentido de vingança.
Cinsellikte özgürleştim.
Agora sou sexualmente liberal.
Başkanlık Patriot'ların peşine düşüp bizim için asker göndererek... liberal imajına zarar vermek istemez..
O presidente não pode arriscar a sua imagem liberal... ao enviar-nos tropas para perseguir patriotas.
" Sürekli öfke krizleri yaşardı. Yahudi liberal paranoyası erkek şovenizmi, kendini üstün görme, insanlardan kaçınma ve umutsuz nihilist haller.
Era dado a ataques de fúria, de paranóia judia e liberal, machismo chauvinista, misantropia moralista, e depressões niilistas de desespero.
Çok liberal bir iyi hal programları var.
Temos as maiores diversões.
Hayır, yani. Bak, serbest fırkayım. Kilisenin ta öteki tarafındayım.
Tenho uma abordagem mais liberal na minha Igreja.
- Ben Liberal Club'a gidiyorum.
- Eu vou ao Clube Liberal.
- Liberal Club'a gitmiyorsun.
- Você não vai.
- Liberal Club'a gidiyorum, Paul. - Hayır, gitmiyorsun.
- Eu vou ao Clube Liberal, Paul.
Kızı da gerçekten güzel.
Um famoso liberal.
Başıboş mu?
Liberal?
- Liberaldir.
- É um tipo muito liberal.
Solcu, entellektüel bir New York Yahudisine benziyorsun.
É do género... intelectual nova-iorquina, judia, de esquerda, liberal, mora em Central Park West, Universidade Israelita, campos de férias socialistas?