Longe translate Portuguese
31,801 parallel translation
Sizin gelmenize daha var mı?
Ainda está muito longe?
"Dünyada her şeyden çok sevdiğim ailemden uzak olmak çok zordu."
Tem sido muito difícil estar longe da minha família, que amo mais do que tudo neste mundo.
# Senden uzakta olmak #
Ficar longe de ti
- Roma'dan fazlasıyla uzaktasın.
Estás bem longe de Roma.
- Bu protokollerin çok uzağında.
Isto está muito longe do protocolo.
-... ve Tanrı'nın Kilisesinden uzak durun!
-... e longe da Igreja de Deus.
Sabah alt kata indiğimde tüm sandalyeler masadan ayrılmıştı.
Desço pela manhã, e todas as cadeiras estão longe da mesa.
Onları elimden geldiğince oyalarım.
Vou mantê-los longe enquanto puder.
Tuzak olduğunu nasıl anlamadın?
E não viu ao longe que era uma emboscada?
Çok uzağa gitmiş olamaz.
Ela não pode ter ido muito longe.
Bazen gelip gidiyor ama uzaktaki şeyleri rahatça duyabiliyorum.
Às vezes... vai e vem, mas, ouço coisas que estão longe como se estivessem aqui bem perto.
Atların dikkatini üstüme çekeceğim...,... sen de herkesi buradan çıkar.
Vou atrair os cavalos para longe daqui, e você tira toda a gente daqui.
Jackson çok uzağa gitmiş olamaz.
O Jackson não pode ter ido longe.
Çok uzaklaşamaz.
Ele não pode ter ido longe.
Hey! Benden uzak dur!
Fique longe de mim!
Oh! Uzak dur benden!
Fique longe de mim!
Çok derin işlere bulaşmıştı.
Foi longe demais.
Fakat sen, yani bu senin bu versiyonun, sen buradan çok uzaktasın, evlat.
Mas tu... Isto aqui... Essa tua versão, está... está muito longe daqui, querida.
Buradan istediğin kadar uzağa götürebilirim seni.
Eu posso levar-te para longe daqui.
Jenkins, uzak dur!
Jenkins, fique longe.
Karnavaldan uzak dur!
Fique longe do parque.
İyi oldu. Karnavalın kötü büyüsünün etkisinden uzaklaşınca geçirdiğiniz dönüşümler eski haline geldi.
Longe da influência da magia penetrante do parque,
Jenkins, ne yaparsan yap, karnavaldan uzak dur!
Jenkins, faça o que fizer, fique longe do parque.
Karnavaldan uzak durman için seni uyarmamın nedeni bu değildi.
- Não foi por isso que o avisei para ficar longe do parque.
Kirby'nin etkisinde olan herkesi uyandırmak için bunları kullanın.
Usem-nos para despertar todos sob efeito do feitiço. Levem-nos para longe do parque.
O çoktan çekip gitmiştir.
Ela já está longe.
Hem de hiç.
- Está longe disso.
Daha uzak neresi olabilirdi ki?
Onde podia ser mais longe?
Ama Godard'ın orada saklandığı ortaya çıkar, onu uzaktan gizlice seyrediyordur, çalışacağı insanın nasıl biri olduğunu izliyordur.
Na realidade, Godard estava escondido a observar de longe como era a pessoa com quem ia trabalhar.
Zamanımız varsa yürü benimle.
Fica muito longe?
Hızlı hareket etmeliyiz. Uzakta olmayabilirler.
Temos de ser rápidas, eles não podem estar longe.
- Burası eve çok uzak.
Estou muito longe da casa.
Bilmiyorum Murphy'den uzak olsun da.
Não sei. Para longe do Murphy.
- Buradan çok uzak.
É longe daqui.
Uzakta bir yerde küçük bir mezarlıktı.
Era pequeno. Longe da cidade.
Ondan uzak dur, Roman.
Fica longe dela, Roman.
Bu da düşünmediğimiz başka bir çözüm var demektir.
Creio que a solução é levar aquilo para longe.
Evet, var. Çok açık.
Se é uma questão de horas, a única solução para a antimatéria é ser levada para longe.
Götüremem, orası yolumun üstünde değil.
Fica bem longe do meu caminho.
Medeniyetten uzağa. Tüm teknolojiden uzağa.
Longe da toda a tecnologia.
Uzağa gitmiyorum ve senin yüzünden değil.
Não para muito longe e não... estou a fazer isto por mim.
Benden uzak durursan ben de senden uzak dururum.
O que queres? Mantém-te longe de mim e eu mantenho-me longe de ti.
Lockjaw, bizi hemen buradan ışınla.
Dentinho, leve-nos para longe, agora.
Bir kez konuşlandırıldıysa ve açıkysanız,
Quando estiver no lugar, e tu bem longe...
- Uzak dur ondan!
- Fiquem longe deles!
Geri çekil, geri çekil.
- Fiquem longe deles! - Para trás! Para trás!
Çünkü şimdiye kadar öyleydi.
Isso é por ter chegado tão longe.
Çok uzağa gitmiş olamazlar.
Não podem estar longe.
Kapıyı daha uzağa açamaz mıydın, Jenkins?
A porta podia estar mais longe, Jenkins?
Ne kadar ileriye gidersem gideyim geçmişim peşimden geliyor.
Não importa o quão longe eu vá, o meu passado sempre me assombrará.
Gerçekten mi?
Já estavam muito longe.