English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ L ] / Lucilla

Lucilla translate Portuguese

32 parallel translation
Lucilla da burada.
Lucilla está aqui.
Görmüyor musun, Lucilla?
Não percebes, Lucilla?
- Lucilla, Beatrice...
- A Lucilla, a Beatrice...
Taht oyunları, imparatoriçenin kızı Lucilla da dâhil kraliyet ailesini riske atmıştı.
A luta pelo trono põe a família real em risco, incluindo Lucila, a filha do imperador.
Zaten babasının güvendiği danışmanıyla evli olan Lucilla nüfuzlu bir hayat için eğitilmişti.
Casada com o conselheiro de confiança do pai, Lucila foi já preparada para uma vida de influência.
Lucilla, Marcus Aurelius'un yetişkinlik çağına ulaşabilen en büyük çocuklarından biriydi.
Lucila foi uma das filhas mais velhas de Marco Aurélio a sobreviver até à idade adulta.
Ama taht konusu sorgulanmaya başlayınca Lucilla isteklerinin tehlikede olduğunu biliyordu.
Questionado o direito a governar, Lucila sabe ter as suas ambições em risco.
Lucilla Commodus'un ablasıydı. Ondan 12 yaş büyüktü ve Roma sosyetesinde üst düzeyde yer almaya çok alışkındı. Ama kardeşine miras kalacak olan ve giderek güçlenen bu rolü kıskandığı apaçık ortadaydı.
Lucila era irmã de Cómodo, 12 anos mais velha, logo está habituada a estar no topo da sociedade romana, mas parecia ter alguma inveja do papel cada vez mais poderoso que Cómodo, irmão mais novo, teria de herdar.
Ama bu evlilik güç kazanmak isteyen herkes için bir tehditti. Buna Commodus'un ablası Lucilla da dâhil.
A união é também uma ameaça a quem procure ganhar influência, incluindo Lucila, irmã de Cómodo.
Lucilla o dönemde muhtemelen Roma İmparatorluğunda göz önünde olan en güçlü kadındı. Ve Crispina da bir şekilde onun pozisyonunu gasp etmiş olabilirdi.
Lucila fôra talvez a mulher de poder mais visível no Império Romano, na época, e Crispina poderá ter usurpado a sua posição.
Marcus Aurelius'un kızı olan Lucilla nüfuzlu bir hayat sürmeye hazırlanmıştı.
Enquanto a filha de Marco Aurélio, Lucila foi preparada para uma vida no poder.
Lucilla'nın zihninden neler gectigini bilmek kolay değil.
É difícil perceber o que se passa na cabeça de Lucila.
Bu nedenle de Lucilla, kardeşine karşı ileri seviye bir komplo planladı.
E, então, Lucila engendra uma conspiração de alto nível contra ele.
Lucilla kardeşinin aleyhine bir plan yaparken tahtın sorumluğu yeni imparatora ağır gelmeye başlamıştı bile.
À medida que Lucila começa a conspirar contra o irmão, a responsabilidade do trono começa a pesar no novo imperador.
Lucilla'nın destegiyle senatör ilk oyunu için zemin hazırlığına girişti. Senato hediyeleri kendine mal ederse imparatoru baltalayabileceğini düşündü.
Com o apoio de Lucila, o senador começa a criar terreno para a sua primeira cartada acreditando que pode fragilizar o poder do imperador, se o Senado for responsabilizado pelos presentes.
İmparatorun popülerliği artmaya devam ettikçe Lucilla, planını devreye sokmasının vaktinin geldiğini anlamıştı.
À medida que a popularidade do imperador continua a crescer Lucila apercebe-se que chegou a altura de pôr o seu plano em andamento.
Lucilla bir nevi rütbe gerilemesi olan bu durumdan ötürü hınçla dolmuştu.
Lucila ofendeu-se com o que é uma despromoção honorífica.
Ve Lucilla'nın bu hıncıyla, senatoda İmparatora karşı hınç dolu aristokratlarla iş birliği yaptı. Çünkü onlar da Commodus'un kendi onur ve itibarlarını çiğnediğini düşünüyorlardı.
E este rancor pareceu ter funcionado em conjunto com outros rancores entre os senadores e aristocratas na liderança, que sentiram que Cómodo começara a desrespeitar a sua dignidade e honra.
Lucilla da aslen geleneksel aristokrasinin düşüncesi ve tahttaki imparatora karşı harekete geçme isteğini temsil ediyordu.
Então, o que Lucila possa, na verdade, representar são os sentimentos da aristocracia tradicional e a sua vontade de se juntarem contra o imperador atual.
Lucilla, o senin kardeşin.
Lucila, este é o teu irmão.
Senatör hamle yapmaya istekli olmasa da Lucilla'nın öfkesi giderek artıyordu.
Enquanto o senador está relutante em agir, o ódio de Lucila continua a crescer,
Lucilla planı için bir fırsat yakalamıştı.
Lucila vê uma oportunidade para pôr em marcha o plano.
Senatör Quantianus ve Lucilla'yı konuşurken duydum.
Ouvi por acaso o senador Quintiano e a Lucila a falarem.
Lucilla'nın odasına geri doneceksin.
Volta para os aposentos da Lucila.
Lucilla ve senato üyeleri imparatoru tahttan indirmeyi planlarken Cleander da bunun Saoterus'u ortadan kaldırmak için fırsat olduğunu biliyordu.
Enquanto Lucila e membros do Senado planeiam derrubar o imperador Cleandro sabe que esta é a sua oportunidade de eliminar Saotero.
Commudus, imparator olarak en önemli günlerinden birine hazırlanırken Lucilla da nüfuzlu senatörleri ve Commudus'un yakın çevresinden bazı kişileri imparatoru tahttan indirme planına dâhil etmişti.
Enquanto Cómodo se prepara para um dos dias mais importantes como imperador Lucila recrutou senadores influentes e membros do círculo íntimo de Cómodo com um plano para destronar o imperador.
Lucilla, Commudus'un öldürülmesini planlıyordu.
Lucila planeia assassinar Cómodo.
Kardeşine düzenlenen başarısız suikast girişiminden sonra Lucilla, çabalarının boşa çıktığını da bu planla olan bağlantısının her an ortaya çıkabileceğini de biliyordu.
Depois da tentativa falhada de matar o irmão Lucila sabe que os seus esforços foram desperdiçados e que a sua ligação à conspiração iria ser exposta a qualquer momento.
Kız kardeşin. Lucilla.
A sua irmã, a Lucila.
Lucilla, Commodus'un yakın çevresiyle iş birliği hâlindeydi.
Lucila trabalhava diretamente com membros desse círculo pessoal.
Commodus, Lucilla'yı oldurttu.
Cómodo mandou matá-la.
Lucilla'yı bu konuyu Quintianus'la konuşurken duymuştum.
Ouvi por acaso Lucila a falar sobre isso com o senador Quintiano.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]