Majestic translate Portuguese
138 parallel translation
Majestic'de çok güzel bir film var.
Há um bom filme no Majestic.
Bir düşüneyim, hatırladığım kadarıyla baban Eski Majestik'te bu filmi izlemeye götürmüştü beni.
- Deixe-me ver. Seu pai me levou no Majestic.
Majestic sinemasında izlemiştik.
Lembras-te, até o vimos no Majestic.
- Evet renkli bir filmdi.
- Tens certeza que foi no Majestic?
Majestic'te mi kalıyorsun?
Onde fica alojada? No Majestic?
Sanırım adı Majestic.
Acho que se chama Majestic.
Majestic Otel, üç yıldızlı ve restoranlı.
Hotel Majestic, três estrelas, uma faca e um garfo.
- "Majestic Rehincilik."
- "Penhores Majestic".
O bıyığınızla ve Majestic'de kalıyor olduğunuza göre olamaz.
Com esse bigode e a sua estadia no Majestic, não pode ser.
Kullanılabilir tek bir yatak odası var. Arkadaşlarım Majestic'de kalıyor.
Só um quarto é que pode ser utilizado, os meus amigos ficam no Majestic.
Majestic Oteli lütfen, şoför bey.
O Hotel Majestic, por favor.
Majestik Astarlama gururla sunar :
E agora, o Majestic Undercoating tem o orgulho de apresentar :
Majestic Tiyatrosu'nda sahne arkasında.
Nos bastidores do Majestic.
Efendim, Sitak ve Majestik'i kaybettik.
Acabámos de perder a Sitak e a Majestic.
Garez, pırıltı, mavi proje kitabı, muhteşem 12 gibi isimlerle resmi soruşturmalar açtılar.
Abriram investigações chamadas Grudge, Twinkle, Projecto "Blue Book", Majestic 12.
Vaughn bu gösteriyi yeni aldığı uçak şirketi için yapıyor, Majestic Air.
O Vaughn quer publicidade para a nova companhia aérea dele, a Majestic Air.
Greenwich saatiyle, saat 9 : 00'da Majestic Air'in açılış uçağı zirvenin üzerinden geçerken bizler ona oradan el sallıyor olacağız!
Às 09 : 00 horas, hora de Greenwich, o voo inaugural da Majestic Air sobrevoará o cume e nós estaremos lá, para lhes acenar.
The Majestik.
The Majestic.
Harry, Majestik'i neden kapattın?
Harry, porque fechaste o Majestic?
Artık uyandığına göre seni Majestik'in personeliyle tanıştırayım.
Gostava de te apresentar de novo o pessoal do Majestic.
- Bu yüzden buraya Majestik dedik.
- Por isso o chamámos The Majestic.
Senin Majestik'i benden bile çok sevdiğini sanıyorum.
Eu pensava que amavas o Majestic ainda mais que eu.
- Majestik'i yeniden açacağız.
- Vamos reabrir o Majestic.
Majestik yüzünden mi avukat olmak istedin?
Querias ser uma advogada por causa do Majestic?
Başkan, Harry ve Luke Trimble'ın ve Majestik personelinin burada olduğunu görüyor.
A banca repara na presença dos Trimbles... e do resto do pessoal do Majestic.
Majestik'in çok tamirata ihtiyacı var. O kadar paramız yok.
O Majestic precisa de muitas reparações, e nós não temos dinheiro para todas.
- Çıkardı. Lawson halkını, Majestik'e yardıma teşvik etmek için önerge veriyorum.
Moção para encorajar os cidadãos de Lawson... para ajudarem O Majestic se puderem.
- Ama Majestik'i kim işletecek?
- Mas então quem vai dirigir o Majestic?
Ancak bir kapitalist Majestik'i tekrar açıp işletebilir.
Apenas um capitalista conseguia manter o Majestic aberto e a funcionar.
Majestic'in adamlarıyız biz.
Com o grupo do Majestic.
Majestic burada çalışabileceğimi söyledi.
O Majestic disse que podia fazer esta esquina.
- Kes sesini Majestic!
- Cala-te, Majestic!
Orospu çocuğu Slim, arkamdan iş çevirmeye kalktı... sonra Majestic aramıza girmeye çalıştı ve...
O filho da puta do Slim a tentar levar-me... e o cabrão do Majestic tentou meter-se...
Bay Majestic ile bir akrabalığın var mı?
É parente do Sr. Majestic?
- Hey Majestic.
- Ei, Majestic.
- Majestic.
- O Majestic.
- Majestic'in bu işe bir itirazı yok mu?
- O Majestic não se importa com isto?
Majestic ona komplo kurdu... ve suçu Odell'in üstüne attı.
Majestic tramou-o... e pôs as culpas no Odell.
Majestic yavaş yavaş en yüksek noktaya geliyordu. Dangerous da olanları bir şarkıyla taçlandırdı.
Majestic começou a sua ascensão... e Dangerous coroou tudo com uma música.
Majestic onu kimsenin alt edemeyeceğini düşünüyordu.
E Majestic sentia que ninguém lhe podia tocar.
Hey Majestic!
Yo, Majestic!
- Majestic nerede?
- Onde está o Majestic?
Majestic'e geldiğimizi söyle.
Diz ao Majestic que passámos por cá.
Kolombiyalılar uyuşturucu desteğini keserek Majestic'e karşılık verdiler.
Os colombianos lixaram Majestic cortando o fornecimento de drogas.
Majestic'in de gidip Delgato ile el sıkışması gerekti.
Majestic teve de ir apertar a mão a Delgato.
Bunu Majestic'ten almadığına emin misin?
Tens a certeza que não foi o Majestic?
Majestic yanında değilken seni yakalarsam ne yapacaksın?
Que vais fazer quando te apanhar sem o Majestic?
- Majestic'i siktir et.
- Sabes? Que se foda o Majestic.
Majestic bizi yakalayamadığından... albüm için anlaşma yapmamızı engelledi.
Como o Majestic não nos podia atingir, fazia com que não nos dessem um contrato.
- Majestic olduğuna emin misin?
De barba.
Majestic oteli.
Hotel Majestic.