Malaria translate Portuguese
381 parallel translation
İkinci kez düşündüm de, sıtmamı kontrol etmek için küçük bir tane alabilirim.
Pensando melhor, talvez um pouco... para curar a malária.
Ormanın etkileyiciliğinden dolayı kendimden geçtim, gözlerim beni yanıltmıyorsa, petrol, teneke ve daha bir çok şey.
Embora tivesse malária quase todo o tempo... os meus olhos não me enganaram... sobre a abundância de petróleo, estanho e outros recursos.
Pekala, ishal ilaçlarını bırakın artık.
Muito bem, tomem os vossos comprimidos de Atabrine. * ( * Usados contra a malária )
Sanırım sıtma olmuşsunuz efendim.
Acho que apanhou malária, senhor.
- Hayır, hafif sıtma.
Que se passa? - Um ataque de malária.
- Sıtma...
Oh, malária.
Sanırım biraz doğada gezerim. Dinlenmeye ihtiyacın varmış gibisin.
Acho que pode ser malária.
Onbaşı Forrester sizinle konuşma izni istiyor.
. O PFC Andy Hookens está mal. Seus pés estão ensangüentados, e acho que tem malária.
Sadece sıtma.
É só malária.
Hayır, sıtmadan, olağan dışı değil.
Não para alguem com malária.
- Her zaman sıtması vardı. - Onu burada tutmak zorundayım.
Ele tem malária desde que o conheço.
Beyinsel sıtma.
Malária cerebral.
- Hayır, tifüs ve sıtmayı gördüm.
- Não. Já vi tifo e malária.
O sıtma.
Ele tem malária.
Beyinsel sıtması varmış.
Já teve malária cerebral.
Sıtmadan payınızı alana kadar bekleyin.
- Esperem até que tenham sua quota de malária.
Sizden kronik ve gizli sıtma arasındaki farkın ölümcül özel klinik türleri... bakımından özetini dinlemek istiyoruz.
- Gostaríamos de ouvir uma quantia dos tipos clínicos especiais fatais... - assim diferenciados da malária crônica ou malária latente.
Sıtma hastaları için uygun?
Vai servir para os pacientes da malária.
Roma'yı sıtmadan kurtarmak.
Libertar Roma da malária.
Sıtma ya da kuduza ne dersiniz? Doğru söylüyorum.
Que tal malária ou hidrofobia?
Onların sıtma, çiçek ve kızamıktan öldüklerine şahit oldunuz.
Viu-os morrer de varíola, de sarampo e de malária.
- Sıtma, iskorbüt.
- Malária, escorbuto.
Nasıl olur da sıtmayı ilaçla kontrol edemezsiniz?
Mas por que é não controla a malária com drogas?
- Lanet olası sıtma.
- É da malária.
Kamptaki herkes sıtmaya tutulmuş.
Todos no campo estiveram expostos à malária.
Ama o sıtma çok kötüydü.
Mas a malária é muito mau.
- Bu sıtma hapları, olağanüstü şeyler.
Maravilhos estes comprimidos para a malária.
Sıtma için en iyi tedavi dinlenmedir.
A melhor cura para a malária é o descanso.
Neredeyse sıtma haplarım bitmek üzere.
Estou quase sem comprimidos para a malária.
Kiunga'ya gitmek için George'u terkettiğimizde sıtma ataklarından kurtulmuş görünüyordu, aynı gün biz de Elsa'nın okyanusa vereceği ilk tepkiyi merak ediyorduk.
O George parecia que já estava melhor do ataque de malária. No dia seguinte partimos para Kiunga... e imaginávamos como a Elsa reagiria ao ver o mar pela primeira vez.
Duvarımız bataklık. Kilometrelerce uzunlukta bataklık. İçi leş gibi su, çamur, zehirli yılan ve sıtma mikrobu dolu.
O pântano é o nosso muro, quilómetros e quilómetros dele, cheio de água suja, areias movediças, cobras e malária.
Evet, eski sıtma zaman zaman tekrarlıyor.
Foi só um ataquezinho de malária.
Sıtmaya iyi geliyormuş.
Dizem que previne a malária.
- Bütün gece sıtmaya karşı mücadele mi ettin?
- Esteve toda a noite a combater a malária?
Etiyopya'da 18 ay, sıtma ve dizanteriyle birlikte.
malária e desinteria incluídas.
Burada bataklığın ortasında, Almanlar ve Malarya ile savaşıyorum bu arada Patton, hiç direniş görmeden Palermo'yu alıyor.
Eu aqui, nestes malditos brejos, a combater a malária e os alemães, enquanto ele toma Palermo e fica com todos os louros.
Sıtmaya yakalanabileceğiniz en kötü ülke.
Vá, porque não existe sítio melhor para apanhar malária.
Sıtma, dizanteri, tifüs dengue ateşi, isilik. Özellikle de muson sırasında oluyordu.
Malária, disenteria, febre fluvial, febre de dengue, urticária, sobretudo durante a monção.
Sıcaklık çok fazla, içme suyu çok azdı ve sıtma her tarafa yayılmıştı.
Calor excessivo, a água potável escassa e a malária propagava-se.
Sıtma.
Malária.
17 kere sıtmaya yakalandım.
Tive malária 17 vezes.
En sonuncusunda omuriliğimde olduğunu düşünüyorlardı.
Da última, pensou-se ser malária espinal.
Özellikle kötü durumda olan bir delikanlı vardı sanırım beynindeydi sıtma kafasını tuvalette, yerde buldum onu.
E havia um colega que estava tão mal, creio que tinha malária cerebral, que o encontraram com a cabeça lá dentro.
Dizanteri, sarılık, yaralar ve sıtmayla dolu haftalar.
Semanas de disenteria, de icterícia, ulcerações e malária.
Üzerime çıkıp beni fiziksel olarak aktif tutmazsan öleceğim " dediğini söyleyin.
"Tenho malária. Deite-se em cima de mim e mantenha-me quente senão eu morro."
Çeyrek finalde dört takım var, ama Marcus Ridley olmadan onun tropikalbir yerdeki arkeolojik kazıda sıtmaya yakalanarak sakatlandığı bildirildi.
Tem quatro time nas quartas-de-finais, mas sem Marcus Ridley que foi aleijado por um ataque de malária no qual ele contraiu nos trópicos em uma escavação arqueológica.
Sıtma?
Malária?
Ben sıtması olan kadınlarla yatmam.
Não vou com mulheres que têm malária.
Orası yavaş bir ölüm kokuyordu sıtmalı ve kabuslar.
Cheirava a morte lenta... malária... e pesadelos.
Sıtma haplarınızı unutmayın.
Tomem os compridos para a malária.
Sabaha kadar sıtmaya yakalanmazsın herhalde. Bilmem.
Não esperas apanhar malária entre agora e amanhã.