English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ M ] / Mallory

Mallory translate Portuguese

609 parallel translation
Mallory'lerden.
Os Mallory.
Öyleydi ama Dr. Mallory ile nöbetleri değiştirdik.
Eu estava. Eu combinei com Dr. Mallory.
Gir, Mallory.
Entre, Mallory.
"Keith Mallory, uçan insan."
"Keith Mallory, a mosca humana."
Mallory, bu son şansımız.
Mallory esta é a nossa última esperança.
Yüzbaşı Mallory ve Andrea bizi gideceğimiz yere götürmekten sorumlu.
O Capitão Mallory e o Andrea têm como missão conduzir-nos ao nosso destino.
Yüzbaşı Mallory'yle konuş.
Fale com o Capitão Mallory.
Yüzbaşı Mallory, olağanüstü bir çaba gösterdiniz.
Capitão Mallory, felicito-o pelo seu feito notável.
Komutanınız olarak, Yüzbaşı Mallory kahraman rolü oynamak zorunda.
Sendo vosso comandante, o Capitão Mallory tem de se mostrar heróico.
- Yüzbaşı Mallory? - Evet?
- Capitão Mallory?
Çok acımasız biriymişsin, Yüzbaşı Mallory.
É um homem impiedoso, Capitão Mallory.
- Mallory?
Mallory.
Mallory ve Marple'ı da almaya hazırlanın.
Organize a subida do Mallory e do Marple. Eles estão em reconhecimento à nossa frente.
- Kirk, dinliyorum. - Ben Mallory, Kaptan.
Aqui Mallory, Capitão.
İyi misin? Konuş!
Mallory, está bem?
Şimdi de Mallory.
Agora, Mallory.
Leigh-Mallory ve onun Büyük Kanatları.
Leigh-Mallory e os seus pseudo Big Wings.
Hedeflerin benim hava alanlarım olduğunu unutma, Leigh-Mallory ve elliyi bırak 10 tane bile düşüremiyorsun.
Não te esqueças que os alvos são os meus aeródromos, Leigh-Mallory... e tu não estás a abater 50. Nem sequer 10, quanto mais.
Sonunda, Leigh-Mallory'nin Büyük Kanatlarının neden yapıldığını göreceğiz.
Talvez agora, finalmente, deveríamos ver de que são feitos os Big Wings do Leigh-Mallory.
Sharky, daha ne kadar bekleyeceksin? Mallory'lere gitmeni bekliyorum.
Sharky, quanto tempo vais esperar?
Hemen gidip onları vursan iyi edersin, duydun mu?
Estou à espera que trates dos Mallory, é melhor ires matá-los já.
Gördüğüm en kötü poker oyuncususun, Mallory.
É o pior jogador de pôquer que vi em minha vida, Mallory.
Mallory nerede?
Onde está Mallory?
- Mallory ile olduğun yerde.
- É aonde foi com o Mallory.
Numara yapmayı bırak.
Vamos parar de fingir, Mallory.
Yardımcısı Hava Orgeneral Tedder, Amiral Ramsay generaller Bradley ve Montgomery ve Hava Mareşali Leigh-Mallory.
O seu ajudante, Comandante Aéreo Tedder, Almirante Ramsey, Generais Bradley e Montgomery e Comandante Aéreo Leigh-Mallory.
Evet, Mr. Mallory'a kahveyi ben getirdim.
- Sim, o café do Sr. Mallory.
Komser, Bu bey Mallory'yi görmeye geldiğini söylüyor.
Tenente, este cavalheiro disse que veio ver o Sr. Mallory.
Mallory'nin bandını almak için geldim yazıya geçmek için.
Vim buscar uma cassete do Sr. Mallory para a transcrição.
Mr.Mallory burda mı?
- O Sr. Mallory está bem?
Korkarım, Mallory öldü.
- Receio que esteja morto.
Bu, Allen Mallory.
Este é o Alan Mallory!
Bina müdürü söyledi, Mr.Mallory'nin ofisi sizin tarafınızdan 18 ay önce kiralanmış.
O porteiro do edifício disse que o escritório de Sr. Mallory foi alugado há 18 meses, por si.
Anahtarı, ofiste Mr.Mallory'un....... cesedinin yanında bulduk.
Encontrámos esta chave no chão do escritório, a alguns metros do cadáver de Sr. Mallory.
Çalınacak hiçbir şey yoktu. Mr.Mallory'un cüzdanı alınmamış.
Não havia nada para roubar, não mexeram na carteira de Sr. Mallory
Bu Mr.Mallory'un teybe kaydettiği kitap olmalı.
Devia ser o livro que Sr. Mallory estava a ditar.
Greenleaf'in Mallory'u tehdit ettiğini duydum.
Soube que o Sr. Greenleaf ameaçou Sr. Mallory.
Vietnam hakkında en çok satan yazarları sıralasaydık ilk sırada Allen Mallory olurdu.
Se alguém escreveu o primeiro best seller sobre o Vietname, foi o Alan Mallory.
Mr. Greenleaf, Mallory'un yeni kitabının içeriği hakkında hiçbir şey... bilmediğinizi söylemiştiniz.
Disseram-me que o Sr. Greenleaf não sabia nada do conteúdo do novo livro.
Mallory'u sizin vurmadığınız biliyoruz. Bunun anlamı, silahı kullanan parmak izleriniz silinmesin diye çok dikkat etmiş.
Como sabemos que não matou o Sr. Mallory, isso significa que, quem quer que tenha disparado a arma, foi cuidadoso ao ponto de não apagar as suas impressões digitais.
Ben, Mallory'i gibi büyük yazarlardan biri olmayı beklemiyorum, hayır.
Eu não espero ser um grande escritor como o Sr. Mallory.
Az daha unutuyordum. Bir şey daha vardı ; Mallory davasında beni rahatsız eden.
Oiça, quase me esquecia, há uma coisa no caso Mallory que me intriga e talvez me possa ajudar.
Katil Mallory'nin ofisine nasıl girdi çözemiyorum çünkü kilit kırılmamıştı ve hiç zorla girme izi de yoktu.
Não consigo perceber como é que o assassino entrou no escritório do Mallory uma vez que a fechadura não estava estragada e não havia sinais de arrombamento.
Mallory'un üç hafta önce kilidi değiştirdiğini öğrendim.
Descobri que o Mallory mudou todas as fechaduras há três semanas.
Mallory'un sesi hiç kesilmiyor.
A voz de Sr. Mallory nunca foi interrompida.
Onu öldüren her kimse Mallory kayıttayken sinsice yaklaşıyor.
Quem quer que o tenha morto, entrou sem ele saber.
Size söyleyeyim Yeni anahtar kimde bulabilirsek Mallory'un katilin bulduk demektir.
Digo-lhe já, se encontrar a pessoa que tem essa chave, encontro a pessoa que matou o Sr. Mallory.
Mallory, iyi misin?
Mallory, está bem?
Mallory!
Mallory!
- Ama kızı Mallory'lere satan sendin.
Que mais tenho de te dizer?
- Kim? Doğru mu duydum?
- Mas tu vendeste-a aos Mallory!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]