English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ M ] / Malık

Malık translate Portuguese

7,290 parallel translation
Yaramazlık mı yaptım?
- Portei-me mal?
Ve bir mesaj bıraktı... sesi çok kötü ve kısıktı.
Bem, ele ligou-me. Deixou-me uma mensagem... e não me suou lá muito bem, suou-me muito mal.
Zar zor pozisyon aldık.
Mal chegámos à posição.
- İşler biraz sıkılaştı.
- Estamos mal de massas lá em casa.
Ve girişi yapmadan hemen önce, siz yaramazlık yapıyorsunuz, hem de Sita'ya! - Hata yaptım, üzgünüm.
E certamente antes da minha entrada vocês foram mal-comportados com Sita!
Adamın suratı hep asık.
Ele está sempre mal-humorado.
Lise bitmek üzereyken... artık Margo'yu pek düşünmüyordum.
No fim da secundária já mal pensava nela.
Lacey yaramaz mı, yoksa uslu bir kız mı?
A Lacey portou-se bem ou mal?
Tabi "sahibinden satılık" levhasını yanlış okuduysam başka.
A não ser que tenha lido mal o cartaz. "À venda. Trata o proprietário."
Bu harika bir an! Işık ve karanlık. Ying ve yang!
É uma linda época, é luz e escuridão, é o bem e o mal.
İki aylık gibi sayılırdı, zor yürüyordu.
Tinha uns dois meses. Mal conseguia andar.
Kızıma yanlış davranılmasına asla tahammül edemem.
Não posso tolerar ninguém a comportar-se mal com a minha filha.
Minik kızınız Adam Çizme testinde çok düşük puan aldı.
A vossa filha saiu-se muito mal no teste de desenhar uma pessoa.
Ve bunlar da yine senin elinden olan mal kaybının ve yıkımının sigorta talepleri.
E estes são requerimentos de segurança pela perda ou destruição de propriedade, novamente causada pela vossa mão.
Seni hayal kırıklığına uğratmayacağım.
Não o vou deixar mal.
Yanıldık.
Percebemos mal.
Bu şeyi en başından beri yanlış anladık.
Percebemos tudo mal.
- Tanıyamıyorum bile artık.
Mal reconheço este lugar.
Biz sana hiçbir şey yapmadık.
Nunca te fizemos mal.
Sen de bu kızla ne kadar çok vakit geçirirse sorunuyla yüzleşmesi o kadar zor olacak diye endişeleniyorsun.
E tu preocupaste que quanto mais tempo ela passar com esta miúda... mais dificil será para ela lidar com o que está mesmo mal.
Bak, vasiyetimde düzenlemeler yapıyorum. Margaret kafayı kırınca çoğu mal mülkümün taksimatını yapacaklarım, Ellery ve...
Olha, estive a rever o meu testamento, e com a Margaret perdida, vou dividir os meus bens entre a Ellery e...
Bu sabah, küçük bir kız annesine zarar vermeye çalıştı.
Esta manhã, uma menina tentou fazer mal à mãe.
Yaklaşan gizemli bir âşık. Dehşet saçacak.
Um amante do Mal que se aproxima, que traz terror.
Tüm İspanyol rençperler gözünü dikmiş beni izliyor ve kadife kısa pantolon giymiş küçük beylerinin kıçının üstüne düştüğünü görmek için sabırsızlanıyorlar.
Todos os vaqueros, os vaqueiros espanhóis, estavam a ver. Mal podiam esperar para ver o pequeno patrão de calças de veludo a cair de cu.
Eğer benimle dövüşeceksen ortaya çık!
Anda! Interpretas mal a minha intenção.
Ama kızları incitmeyeceğinden emin olmalıyım.
Mas... tenho de saber que não lhes farás mal.
Onunkini içen birkaç kız hastalanmıştı.
Sei de umas miúdas que se sentiram mal com produto dela.
- O bıdık mı benim malımı çaldı diyorsun yani?
O quê, aquele pequenote é o ladrão de álcool?
Tek yapmamız gereken, kukuları aşırı kötü kokan bir grup kızı işe almak sonrasında da kullanılmış malları, onları isteyen dışarıdaki kaçıklara ulaştırmanın bir yolunu bulmak.
Tudo o que precisámos é de recrutar um monte de raparigas com pachachas super mal cheirosas e depois descobrir uma maneira de por a mercadoria utilizada lá fora para os... tarados que as querem.
Ama bense burada tıkılıp kaldım, zar zor Pantene paramı çıkarabiliyorum.
Mas, em vez disso, estou presa neste sítio e mal ganho para pagar o Pantene.
Demek istediğim, Burset SHU'dan çıkıyor. - Yanlış bir şey yapmadı çünkü.
O que quero dizer é que a Burset sai da UE, porque não fez nada de mal!
- Bak canım sıkıldı şimdi.
Sinto-me mal por isso.
Bu sapık malı çıkar buradan.
Tira-me esta merda pervertida daqui para fora.
Bu şeyden hemen hemen hiç bulamadık.
- Isto mal está a dar sinal.
En kısa zamanda.
Mal seja possível.
Ormanı da geçtik mi önümüz açık demektir.
Falta pouco para o sul mal atravessemos a floresta.
Bu sadece basit bir protestoydu ; evet, birazcık kontrolden çıkmış olabilir ama... 90 bin şilin * değerindeki ticari kraliyet malı denizin dibine battı.
Foi um simples protesto, um que, admitidamente, fugiu um pouco do controlo, mas é... 90 mil xelins em mercadoria real lançadas à água.
Braddock ile sen, onun hırslı çırağı, arka kısmı tutacaktınız ; savaşın ilk sesleriyle histeriye gark olan, karmakarışık bir yığın hastalıklı domuz çifçilerini.
Tu e o Braddock, o seu ambicioso menino de recados, ficaram a guardar a retaguarda, uma confusão caótica de mal-treinados suinicultores, que se dissolveram em histeria aos primeiros sons da batalha.
- Hava açar açmaz da kızımı aramaya gideriz.
E mal o tempo melhore, vamos procurá-la.
Bu akşamki toplantıda işler sarpa sarar gibi olursa ıslık çalacağım.
Esta noite, na reunião, se parecer que está a correr mal, eu assoio.
" Perception'da daha önce... 20 senedir doğru düzgün konuşmuyoruz ve ortaya çıkıp bana hakaret mi ediyorsun?
Anteriormente em "Perception"... A sério? Mal nos falamos durante 20 anos e, agora, apareces do nada para me insultar?
Rezil bir kardeşim. Beceriksiz malın tekiyim. Daha iyi bir insan olabilseydim yalnızca seni hayal kırıklığına uğratmayı bırakmakla kalmazdım.
Sou um péssimo irmão, sou uma confusão e se eu fosse uma pessoa melhor, não só pararia de te desiludir...
6 milyon dolarlık bahsi alıp işler yolunda gitmeyince şehri terk etti.
Levou 6 milhões em apostas e fugiu quando a coisa correu mal.
" Karanlık ölüm vadisinden geçsem bile... Çünkü Amerika ibne kolluyor! ... kötülükten korkmam.
Mesmo quando eu andar por um vale de trevas e morte, não vou temer o mal,
O zaman senin az pişmiş yumurtalarını da Pouncey getirir artık.
O Pouncey irá ser o único a trazer-te ovos mal cozidos.
Kıymetli mal varlığımı hastalığa veya hamileliğe kurban edemem.
Não posso perder o meu precioso inventário por doença ou gravidez.
Daha yeni gittim ama sen New York'taki bütün kızları sıraya dizmişsin.
Eu ainda mal me fui e você já espezinha as raparigas todas de Nova Iorque.
Yemek yemiyorsun, günlerdir uyumadın ve açıkçası kafandaki başlık kokmaya başladı.
Não estás a comer, não dormes há dias, e, sendo honesta, essa touca está a cheirar mal.
Kımıldamıyor bile.
Ele mal se mexe.
Ufacık bir kaplumbağa ısırığından zor kurtuldun.
Mal sobreviveste à dentada de uma tartaruguita.
Tamam ama bu işten çürük balık gibi pis kokular geliyor ve deniz hayvanları üzerine çalışıyorsun diye de demiyorum.
Tudo bem, mas alguma coisa cheira mal. E não só porque trabalhas com animais marinhos.
malik 103

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]