Mancha translate Portuguese
1,703 parallel translation
O pis yerlerden geçmemin bile itibarıma ne yapacağını biliyor musun?
Sabe o que mancha a minha reputação, entrar nesta pocilga?
Yeni emniyet müdürü son beş yılın lekesini temizlemek istiyor.
Este novo chefe quer apagar a mancha dos últimos cinco anos.
Yani, bütün gece bulanık.
A noite toda é apenas uma mancha.
Sam'i ilk bulduğumda, yüzünde çikolata lekesi vardı.
Quando encontrei o Sam, tinha uma mancha de chocolate na cara.
Yüzey bir temizlik maddesiyle temizlenmiş, ama biz tam şurda bir kan damlası bulduk.
A superfície foi esfregada com um produto de limpeza, mas encontrámos uma mancha de sangue... aqui.
Kafatası içindeki kan lekelerini görüyor musun?
Vês esta mancha de sangue no interior da testa?
CTU'nun kötü yönetilmesinin izlerinin... ajansınıza... ve kariyerinize sıçraması utanç verici olur.
Seria uma pena ver a mancha da má gerência da UAT alargada à sua agência. E à sua carreira.
Solmuş blucin, sol dizinde leke var.
Calças de ganga, desbotadas, mancha no joelho esquerdo.
Mariano Vargas'ın gömleğindeki lekeyi analiz ettim.
- Olá. Analisei a mancha na camisa do Mariano Vargas, que o Ryan trouxe do hospital.
Çil ya da bene benzer.
Parece uma mancha, ou uma queimadura.
Turuncu bir halde geri dönüp mobilyaları lekeleyecek.
Volta todo laranja e mancha a mobília.
Desenlere bir bak. Bir hikaye anlatıyor.
Vês esta grande mancha de sangue aqui?
İnşallah bu sadece bir leke değil bir kanıttır.
Quem me dera que isto fosse uma impressão e não uma mancha.
Mürekkep lekesi testlerini biliyor musun?
Está familiarizada com os testes de mancha de tinta?
Bu mürekkep lekesine bakıyorsun ve ilk aklına gelen şey saygı mı yani?
Olha para esta mancha de tinta e a primeira coisa que lhe vem à cabeça é respeito?
Hayır. Oradaki altı ve leke.
Deve ser 6 e uma mancha.
- Ön koltukta, yolcu kısmında kan lekeleri vardı.
Havia uma mancha de sangue, banco dianteiro, lado do passageiro.
Bir kaç damla.
Um par de gotas, uma mancha. Porquê?
Bu, duvardaki lekeyi kapatan bir resim ya da içerideki kargaşayı gizleyen bir dolap kapağı olabilir.
Quer seja com um quadro que tapa uma mancha na parede ou com uma porta do armário que esconde o caos que vai lá dentro.
Bu ben beni endişelendiriyor.
- Estou preocupado com esta mancha.
- Tamam, kan lekesini büyüt.
Aumenta a mancha de sangue.
- Lekeye bakarak hareket ettiğini, döndüğünü söylebiliriz. Silah onun yanına yerleştirilmiş.
Bom, vê-se pela mancha que o deslocaram, viraram, a arma foi posta junto dele.
Belki de laboratuvar bir saç ya da tükürük falan bulur.
Talvez o laboratório forense nos dê um cabelo ou uma mancha.
Bu anne ve yavrusu icin kurtulus, birkac kilometre otedeki agacliga ulasmak.
Este par está perto de uma mancha de floresta, o refúgio que procuram.
Mürekkep lekesi.
Mancha de tinta.
Siyah mürekkep lekesi.
Mancha de tinta preta.
Lekeler... küçük damla... küçük damlalar mürekkep lekesini kirletiyor.
Nódoa, borrão. Borrão que fez uma nódoa numa mancha de tinta.
Birinci örnek, pantolonundaki bu leke.
Repara nisto. Prova A : uma mancha nas calças.
Bence, pirinçten yapıImış eşyaları temizleyen biri çünkü pantolonunda da bira izleri buldum ama sıradan bir bira izi değildi. İçinde propilen glikoz ve izoamil asetat vardı.
Estou a pensar em produto para limpar latão, porque também encontrei uma mancha nas calças, cerveja, mas não de um pack normal, que tinha vestígios de glicol de gás propileno e "isoamyl acetate".
İş derken, yeni bir şey yaratmak değil,... belki de iş kavramının en temel hali bir lekeyi temizlemek.
O que não é muito para se construir algo novo, mas talvez o trabalho humano mais elementar, o nível zero do trabalho, por assim dizer, é o trabalho de limpar os vestígios de uma mancha.
Yani rahatsız edici lekelerdir.
como uma mancha perturbadora.
Üst temporal bölgenin filmi.
- A mancha na região temporal superior.
Bunların hepsi temas lekesi. Kurbanımızın Clarence ile bayağı yakınlaşmış.
Cada mancha aqui é uma nódoa de contacto, o que significa que... a nossa vítima esteve bem perto de Clarence.
- Su lekesi bu dostum.
É uma mancha de água.
- Hayır, sanırım bir leke.
- Não, é uma mancha.
Ama ilginç bir leke.
Mas é uma mancha interessante.
- Lekeyi kutsaması için ona çağırmalıyız. - Neden?
- Devíamos pedir-lhe para benzer a mancha.
Leke solabilir.
A mancha pode desaparecer.
Bardaki lekeyi kutsayacak birisine ihtiyacımız vardı.
Precisamos de alguém que venha abençoar a mancha no nosso bar.
Dee, bir su lekesini kutsamayacağım.
Dee, não vou abençoar uma mancha de água.
Lekeyi kutsamıyorum tamam mı?
Olha, não vou abençoar a mancha, está bem? - Não.
Unut... Leke için geldiğimi unut.
Esquece que passei por cá por causa da mancha.
- Bir leke hakkında sizinle konuşmak için buraya geldik.
- Viemos falar consigo sobre uma mancha.
Duvarımızda Bakire Meryem'i hatırlatan bir leke bulduk.
Encontramos uma mancha no nosso bar que parece a Virgem Maria.
- Doğrusunu istersen onu ben buldum. - Onun leke olduğunu sandın.
- E achaste que era uma mancha.
Şimdi teknik olarak o leke bana görünmedi.
Tecnicamente, aquela mancha apareceu-me.
Hayır. - Lekeyi kutsadıktan sonra içkini alacaksın.
Levas uma bebida depois de abençoares a mancha.
Peder lekeyi kutsayacak.
O padre vai benzer a mancha.
" Kül rengi yumuşaklığın lekesiydim
" Eu era a mancha de penugem cinza
Buraya mavi bir madde sürülmüş.
Está aqui uma mancha azul. Pimenta.
O bir su lekesi ahbap.
É uma mancha de água, meu.