Masada translate Portuguese
2,583 parallel translation
Masada siyaset konuşulmaz.
Não discutimos política à mesa.
Masada üç sosis ama sadece iki ekmek var.
Olha, há três salsichas e dois fornos.
Masada daha rahat edersin.
Vais ficar mais confortável aí.
Onları bir masada yer vermek asla.
Eles nunca de dariam um lugar na sua mesa.
Orada olmama gerektiğini biliyorum ama, bilemiyorum sanki masada bir hayalet var gibi, anlarsın ya?
Sei que tenho de lá ir. Mas, não sei... É como se estivesse um fantasma à mesa, sabes?
Masada beraber yemek yeme olayını söylüyorum.
Só estou a dizer que esta coisa de comer todos juntos à mesa.
En havalı mekânlarda doğum gününü yaparsın ve masada dans edersin.
Tens festas de aniversário nas discotecas mais fixes.
Peki... akşam yemeği masada.
Bem... o jantar está na mesa.
Masada böyle şeyler konuşuyor muyduk?
Temos de falar dessas coisas à mesa?
Sanırım konu, öfkenizin masada veya masanın üzerinde olması.
Bem, suponho que isso depende de que lado da mesa se está.
İki, kahvaltı saat 8'de masada olduğu sürece istediğin gibi keyfine bak.
Dois, festa sempre que quiser, desde que o pequeno-almoço esteja na mesa às oito.
Baban masada resim çekmemeni söyledi Lovell.
Lovell, o teu pai pediu-te para não tirares fotos à mesa.
Hayatım, masada okuma. Bu çok kaba.
É má educação.
İyi bir teklif hala masada. PHILIP HORDERN Başkan ve CEO
Ainda temos uma boa oferta em cima da mesa.
O halde muhtemelen gerçekleşecek olan kutlama için size rahatlamanız için masada bir solunum cihazı ayarlıyoruz. Belki daha sonra. Evet.
Estamos apenas a penssar, que talvez pudéssemos tomar ar, para definir o quadro, para uma celebração potente, a qualquer momento no futuro.
- Donny, masada olmaz.
- Donny, não na mesa.
Kullandığın kelimelere dikkat et! Masada bir adam var.
Olhe bem o que você fala seu bebezinho, certo?
Bazen onlar masada önüme koyana kadar ne olduğunu dahi bilmiyorum.
A maior parte do tempo nem sequer sei o que vai ser até que o ponham na minha mesa, diante de mim.
Her şeyi masada bıraktım.
Deixei uma lista para ti na minha mesa.
Cüzdan masada.
O bilhete está em cima da mesa.
Kim düğününde masada dans eder ya?
Quem assiste a um stript no próprio casamento?
Gittiğimizde o masada ölü yatıyordu.
- Quando saimos, ele estava morto.
Geçen akşam masada yaptıklarım için özür dilerim.
Desculpem os meus modos à mesa na outra noite.
Eve gelip, kıyafetlerimizi bu masada parçalayabilelim diye çalışıyoruz.
Nós trabalhamos para voltarmos a casa e rasgarmos as nossas roupas nesta mesa.
Masada buldum.
- Achei isto na mesa.
Size lazım olan form şuradaki masada.
O que você precisa está naquela mesa.
Ayrıca burada yemek yediğinde en güzel masada oturacaksın.
E sempre que comer aqui, fica com a melhor mesa.
Evet, 46. masada oturuyorsunuz.
Certo, na mesa 46.
Şu masada Tony ve arkadaşları oturuyor.
Essa mesa é do Tony e seus amigos.
Masada bir pazarlık söz konusu ve 24 saat içinde tamamlanması için hızlıca yürütülüyor.
Há um acordo na mesa e prevê-se que seja fechado em 24 horas.
Bana bak Harriet Tubman, masada Kunta Kinte oturmuyor. Siyahi tarih dersi verme zamanı değil.
Ouve, Harriet Tubman, o Kunta Kinte não está sentado à mesa e não é altura para falar na história dos negros, Pam.
Sanırım biriniz bunu masada unuttu.
Acho que um de vocês deixou isto na mesa.
- Evet, her zamanki masada.
- Tem-no visto?
Ben de masada biraz kaybetmiştim ve...
Tive uma noite má nas mesas naquela noite, então... O que havia de fazer?
Her pazar kilise dönüşü masada bir sürü yemek olurdu.
Aos domingos na igreja, a mesa era um banquete.
Kaselerde atıştırmalıklar, buzdolabında içecekler.... Masada kupalar.
Salgadinhos nas taças, gelo no frigorífico, copos na mesa.
Neyse, masada, Biz bu kasırga Iamps vardı olan, bu arada Işık korkunç bir acı vardır.
E na mesa tinhamos uma dessas lâmpadas a petróleo que a propósito dá uma trabalheira para acender.
Masada su var mı?
Elas já têm água?
Dava hala masada. Gasp- -
Além disso, extorsão.
Sorun değil. Hanna, masada, seni Paige ile birlikte gördü.
A Hanna viu-te com a Paige na cantina.
Tezgâhtarlar gibi, masada kâğıt oynayanlar gibi.
Está a ver... como empregados de lojas, jogadores de cartas e assim.
- Arka masada.
Na mesa. Pelo quarto de banho.
Keşif gücünde çalışan bir çavuş olabilirdim ama şimdi tek yaptığım masada oturup birleri ve sıfırları kovalamak.
Era sargento na força de reconhecimento, mas agora passo o meu tempo sentado atrás de uma mesa. procurando uns e zeros.
Şu masada oturan adam gönderdi.
- O sujeito na cabine mandou.
6 numaralı masada dört müşteri. Domatesli tavuk ve iki waffle'ım var.
Seis pessoas na mesa 6, frango com tomate, dois waffles.
Nedendir hiç bilmem masada eski kafalı erkekler yaban arısı sesi dinlemeye bayılıyor.
Por alguma razão que não percebo, um tipo com uma antiquada numa mesa, gosta de ouvir as abelhas.
O masada dört kişi olacağız :
Seremos quatro pessoas à mesa.
Büyüleyici bir şekilde "yuttum" demeseydin, masada bizimle olmana ne kadar sevindiğimi söyleyecektim.
Eu ia dizer como é bom ter-te de volta no jogo, mas depois disseste de uma forma encantadora "tomem".
O masada çok işim var.
- Eu vou ter tanto trabalho...
Bizimle aynı masada yemek yiyemez. Ve bizim kurallarımızda böyle bir şey yok.
Isto é contrário às regras da Ordem.
Tüm fişler masada.
É tudo ou nada.