Metcalf translate Portuguese
90 parallel translation
Uganda'dan George Metcalf.
George Metcalf, de Uganda.
Ben Metcalf'te ineceğim.
Não vou direto lá. Me desemprego em Metcalf.
Metcalf mı?
- Metcalf?
Neden orada inmek isteyesiniz?
- Quem se pararia em Metcalf?
Evet, Metcalf'dayım.
Sim, estou em Metcalf.
Metcalf'e gidip tanımadığım birini neden öldüreyim?
- Por que ia ir a Metcalf a matar a uma estranha?
Metcalf'deki merkezi aramalısın.
Tens que lhes chamar, a Metcalf.
Bu zamana kadar Metcalf'da mıydın?
- Estiveste em Metcalf até agora?
Onunla trende tanıştım.
O conheci no comboio a Metcalf.
Metcalf'i arayalım.
- Contato com Metcalf?
Metcalf'e ondan önce gitmelisin.
Guy, tens que ir Metcalf antes que ele.
Metcalf'e gitmeme engel olur.
Me impedirá ir a Metcalf.
- Metcalf.
- A Metcalf.
Metcalf'e telefon edip haber verelim.
Telefonaremos a Metcalf e que se encarreguem ali.
Sanırım yarın sabah Amir Metcalf ile olan randevunu unutsan iyi olur.
Acho melhor esqueceres essa reunião amanhã com o Chefe Metcalf.
Bu gece beni karıma ve kızıma zarar vermekle tehdit ettiler. Amir Metcalf'a anlatmak istiyorum ama kanıtım olmadan bana asla inanmaz.
Hoje avisaram-me que fariam mal à minha família se eu levasse isto ao conhecimento do chefe Metcalf.
Albay Mike Metcalf.
O comandante Mike Metcalf.
Doktor Metcalf'la ne zaman tanışacaksın?
Quando te encontras com o Dr. Metcalf?
Nedir, Doktor Metcalf?
Que noticias, Dr. Metcalf?
Aramızda kalsın, Sam Metcalf sülük kullanmaktan daha yeni vazgeçti.
Aqui para nós, o Sam Metcalf só recentemente pôs de parte as sanguessugas.
Metcalf fikrini değiştirdi.
O Metcalf mudou de ideias.
Metcalf kıçıyla yerdeki bir delik arasındaki farkı bile ayırt edemez.
O Metcalf não distingue a diferença entre o rabo dele e um buraco no chão.
Sam Metcalf, doktorlukta da halkla ilişkilerde olduğu kadar iyi olsaydı. Sağlık Bakanı seçilebilirdi.
Se o Sam Metcalf fosse tão bom em medicina como em relações publicas, podia chegar a Ministro da Saúde.
Pratisyen hekimle bir bardak meyveli kokteyl içince Canaima'lılar Doktor Metcalf'a yüz çevirecek.
Uma taça de "punch" com o novo doutor e o povo de Canaima abandonará o Dr. Metcalf.
Bugün Sam Matcalf'in işine son verecek sayıda insanla tanışmış olmalısın.
Fez amigos que dão para acabar com o monopólio de Sam Metcalf.
- Metcalf. Kalp krizi geçiriyormuş.
- O Metcalf teve um ataque cardíaco.
İlk verilere göre, Sam Metcalf çok düşük oranda, ama tanımlanamayan bir zehirin kanına karışması sonucu ölmüş.
Os primeiros dados indicam que a morte de Sam Metcalf foi resultante de uma dose mínima de uma substância tóxica desconhecida no sangue.
Takımda Sam Metcalf'i bir örümceğin öldürmüş olabileceğiyle ilgili söylentiler var. Belki Margaret'ı da. Hatta belki benim oyuncumu da.
Corre o boato que uma aranha matou o Sam Metcalf, a Margaret e talvez também o meu jogador.
Metcalf.
- Do Metcalf.
Kalas, yok Metcalf.
Vacas, vitelos, Metcalf...
Lawrence Metcalf. Tam şurada.
Lawrence Metcalf.
Mrs Collins, size dün Lady Metcalf'ın bana Miss Pope'yi ona gönderdiğim için teşekkür ettiğini anlattım mı?
Sra. Collins, já lhe disse que Lady Metcalf me visitou ontem a agradecer o ter-lhe enviado Miss Pope?
Teşekkürler Bay Metcalf.
Obrigado, Sr. Metcalf.
Byron Metcalf.
Byron Metcalf.
Bay Metcalf, Jacobi'lerin çek koçanları ile... kredi kartı ekstreleri sizde mi?
Sr. Metcalf, ainda tem os livros de cheques dos Jacobi... e os extractos dos cartões?
- Metcalf diyor ki...
- O Metcalf diz...
Metcalf hala telefonda mı?
O Metcalf ainda está ao telefone?
Siz köpek evlerine bakın. Metcalf'la ben de gezdirildiklere yerlere.
Vocês vêem no canil, eu e o Metcalf vamos fazer o passeio dos cães.
Clare Metcalf. 16 yaşında. Buraya üç hafta önce geçirdiği psikotik krizden sonra getirilmiş.
Clare Metcalf, 16 anos, admitida há três semanas após um surto psicótico.
Bay Metcalf Clare'in üç hafta önceki krizini neyin tetiklemiş olabileceği hakkında bir fikriniz var mı?
Sr. Metcalf, faz ideia do que pode ter despoletado o surto da Clare há três semanas?
Clare Metcalf kendini öldürmedi.
A Clare Metcalf não se matou.
Bay Dunlop, Clare Metcalf tavandan çıkmak için örümcek güçlerini kullanmadı.
Sr. Dunlop, ela não usou os seus super-poderes... para se içar por um painel do tecto.
Lawrance Metcalf.
Lawrence Metcalf.
Kate Metcalf.
Kate Metcalf.
Metcalf'ın işçilerini işe alıyor, sendikada sorunlar çıkartıyor.
Anda a recrutar os operários do Metcalf, a agitar os sindicatos.
Geçen sene Metcalf'ın şantiyelerinden birisi yanıp kül olmuş ve itfaiye kundakçılıktan şüphelenmiş ama Brumann'ı işaret eden bir şey bulmamışlar.
No ano passado, uma das obras do Metcalf ardeu... e os bombeiros disseram que foi fogo posto, mas não encontraram nada contra o Brumman.
Sonra Metcalf ve kızı taşındılar.
Depois, o Metcalf e a filha mudaram-se de imediato.
Size Lawrance Metcalf hakkında birkaç soru sormak istiyorum.
Quero fazer-lhe umas perguntas sobre o Lawrence Metcalf.
"Başarısız bir iş ilişkisi mi?" Metcalf öyle mi dedi?
"Desfizemos uma sociedade"? Foi isso que ele disse?
Girdiğim ilk 12 işte benim verdiğim fiyatın altında teklif verdi.
O Metcalf ganhou as primeiras 12 obras a que concorri sozinho.
Metcalf, ben Graham.
Metcalf, é o Graham.