English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ M ] / Monroe

Monroe translate Portuguese

2,195 parallel translation
Buraya Monroe soruşturması için geldi.
Veio inspeccionar a investigação do caso Monroe. Olá.
Gerçi Alice Monroe'nun katiline sökmüyor bu olay.
A menos que seja o assassino da Alice Monroe.
Metropol Polisi tarafından Alice Monroe cinayetini incelemek üzere burada görevlendirildim.
Trouxeram-me da Polícia Metropolitana de Londres para liderar a inspecção da investigação ao homicídio da Alice Monroe.
Bugün ise Bağımsız Emniyet Müdürü başkanı Morgan Monroe konuyla ilgili bir konuşma yaptı.
Hoje o chefe do Policiamento Executivo, Morgan Monroe, fez uma declaração.
Bu olaylar yaşanırken Alice Monroe katili kol gezmeye devam ediyor.
A procura pelo assassino de Alice Monroe continua.
Polise soruşturmada yardımcı olan Aaron Monroe muhabirlerimizle konuştu.
Aaron Monroe, que tem ajudado a investigação da polícia, falou com o nosso repórter.
Alice Monroe'nun yasadışı ilaç kullandığına dair bir işaret var mı?
Não houve uso de droga ilegal pela Alice Monroe?
Aaron Monroe, görüşmelerinde hiç seğiriyor muydu, dikkat ettin mi?
Ocorreu-lhe... que Aaron Monroe fungava durante o interrogatório?
Neden Belfast'ta olduğunu konuşmayı reddetmiş ve gazetecinin soracağı Alice Monroe olayıyla ilgili soruları da yanıtlamayı geri çevirmiştir.
Ela não discutiu a sua presença em Belfast e não respondeu a perguntas sobre o envolvimento na inspecção da morte de Alice Monroe.
Karşınızda Monroe Air'in kızları.
Descansem. Quero que conheçam as miúdas do Monroe Air.
Birçoğunuzun bildiği gibi Fiona Gallagher, Alice Parker Monroe ve Sarah Kay cinayetlerinin birbiriyle bağlantılı olduğu kanısına vardık. Ve bir seri katil işi olduğuna.
Muitos de vós vão perceber que chegámos à conclusão de que os assassínios da Fiona Gallagher, Alice Parker Monroe e Sarah Kay estão ligados pelo trabalho de um assassino em série.
Aaron Monroe'nun bizimle ilgisi olmadığına açıklık getirelim.
Temos de dizer que o Aaron Monroe não é do nosso interesse.
Aaron Monroe'yla alakalı bir şey göremiyorum.
Não vejo nenhuma menção a Aaron Monroe.
Ve tabii ki Fiona Gallagher Alice Parker Monroe için de son derece üzgünüz, başları sağ olsun.
Apresento às famílias de Fiona Gallagher e Alex Monroe as minhas condolências.
Alice Monroe ölümü üzerine yürüttüğünüz inceleme askıya mı alındı?
A inspecção da investigação de Alice Monroe foi suspensa?
Fiona Gallagher ve Alice Monroe cinayetlerindeki araştırmalar yeterli miydi sizin açınızdan?
As investigações das mortes de Fiona e Alice, na sua opinião, foram adequadas?
Cinayet kurbanları Fiona Gallagher, Alison Monroe ve Sarah Kay, 30'lu yaşlarında birer iş kadınlarıydı. Kendi evlerinde boğularak öldürüldüler.
As três vítimas de assassínio, Fiona Gallagher, Alice Monroe e Sarah Kay, trabalhavam, tinham mais de 30 anos e morreram estranguladas nas suas casas.
Karşınızda Monroe Air'in kızları.
Quero que conheçam as miúdas do Monroe Air.
Aaron Monroe.
Aaron Monroe.
Bu ikisi Morgon Monroe'nun şoförü tarafından 1 saat sonra alındı.
Estes dois... O condutor do Morgan Monroe foi buscá-los uma hora depois.
Rossmeisl ve Lang, her ikisi de Alice Monroe Fonu'na önemli katkıda yapmışlar.
Rossmeisl e Lang fizeram doações significativas para o Fundo de Apoio Alice Monroe.
O zamanlar Breedlove Morgan Monroe'nun yakın korunmasıydı.
Breedlove era segurança do Morgan Monroe.
Bu sabah Aaron Monroe ile görüşmüş.
Ele ligou para Aaron Monroe hoje de manhã.
Breedlove'un telefonda Aaron Monroe'ya kimden bahsettiğini bulduk sanırım.
Achamos que identificámos o Breedlove... a quem se referiram no telefone do Aaron Monroe.
Ama bildiğimiz bir şey var o da ; Olson ve Breedlove'un banka hesaplarına Aaron Monroe'nun şirketi tarafından para yatırılmış.
Com certeza que... temos pagamentos feitos nas contas do Olson e Breedlove pela empresa de eventos do Aaron Monroe.
Aaron Monroe'yu tutuklamak ve mal varlığını araştırmak için arama iznim var.
Tenho um mandado para a prisão do Aaron Monroe e mandados de busca para as suas propriedades.
Bugün Alice Monroe'nun cenaze töreni var.
Hoje é o funeral da Alice Monroe.
Ve bırakalım Monroe'lar önce bu işi halletsinler. Cenazeyi, anma törenini.
Acho que devíamos deixar a família lidar... com o funeral, o velório.
Monroe'yu yarın getirirsin.
Prende o Monroe Jr. amanhã.
Fiona Gallagher, Alice Monroe, Sarah Kay ve Joseph Brawley cinayetlerinden sorumluysanız olay odasıyla irtibata geçin ve katil olduğunuza dair testi geçin.
Se a pessoa responsável pelas mortes de Fiona Gallagher, Alice Monroe, Sarah Kay e Joseph Brawley contactar o número das denúncias e for capaz de provar que é quem diz ser, então, ele vai poder ter uma conversa a sós comigo.
Bugün Aaron Monroe'yu tutuklamaya çalıştım efendim.
Tentei executar o mandado do Aaron Monroe, senhor. - E?
Birileri haber vermiş olmalı. Morgan Monroe'ya, Aaron'a.
Alguém deve ter dito alguma coisa para a Morgan Monroe e o Aaron.
Ve eğer onun ben olduğumu düşünüyorsan yanılıyorsun.
Se acha que falei para a Morgan Monroe, está enganado.
Fiona Gallagher, Alice Monroe, Sarah Kay, Annie Brawley.
Por Fiona Gallagher, Alice Monroe, Sarah Kay, Annie Brawley... não vou deixar que faça isso.
Monroe, devam etmek ister misin?
Monroe, queres avançar com isso?
JFK'in, Marilyn Monroe'yu içeri aldığı tünelleri görmek istiyorum.
Bom, queria ver os túneis por onde o JFK esgueirava a Marilyn cá para dentro.
Rachel'ın bu sonbahar Monroe'da okuyacağını biliyor musun?
Sabias que ela vai estudar em Monroe?
Ortağım Ajan Mohr'la konuşuyordum da... Dekan Monroe'dan yeminli bir beyanat almış. Princeton'da kumar oynatmaya çalışıyormuşsun.
Estava a falar com o meu parceiro, o agente Mohr, e ele tem uma declaração solene de um tal director Monroe em que diz que andavas a promover apostas em Princeton.
Pekâlâ Conor, bu hafta büyük pembe mağaramda eski Kültür Bakanı Liam Monroe'yu ağırladım.
Bem, Conor, na minha grande caverna cor-de-rosa recebi o antigo ministro da cultura, Liam Monroe.
Çocuklar, bu haftaki konuğum Bay Monroe.
Olá, miúdos, o meu convidado esta semana é o Sr. Monroe.
Merhaba Bay Monroe.
Olá, Sr. Monroe.
Bay Monroe bir politikacı.
O Sr. Monroe é um político.
Peki, politikacı nedir Bay Monroe?
O que é um político, Sr. Monroe?
Liam Monroe şikâyette bulunmuş.
- Sim. O Liam Monroe apresentou queixa.
Waldo'nun Monroe'yu bu duruma sokuş şekli şahaneydi.
É fantástica a forma como o Waldo tira a paciência ao Monroe.
Dostumuz Monroe'yu yine haberlerde görüyorum Stentonford ara seçimine adaylığını koyuyor.
Vejo que o nosso amigo Monroe está outra vez nas notícias. A concorrer nas eleições por Stentonford.
Ve sonra, Monroe tanışma toplantısı yaptığı zaman pat diye ortaya çıkar ve onu uyuz ederiz.
- Gosto disso. Depois quando o Monroe estiver com as pessoas, aparecemos e ele fica incomodado.
- Monroe'yu zaten işledik.
- Já fiz o Monroe.
- Selam Bay Monroe!
Sr. Monroe.
Bay Monroe.
Sr. Monroe, olá.
Monroe'nun oğlu bir cinayet zanlısı mı?
O FILHO DO MONROE É SUSPEITO DO CRIME?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]