English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ M ] / Müsait

Müsait translate Portuguese

2,846 parallel translation
Müsait olduğu için bizimle yemeğe çıkmak istedi.
Sim, e já que ela está disponível, quer almoçar connosco.
Müsait misin?
- É uma boa altura?
Peter yarın müsait.
O Peter está livre amanhã à noite.
- Tabii. Kendisi müsait.
Ele está livre.
Zamanlama harika değil biliyorum..... ama onun sorunu biz müsait olana kadar bekleyemez.
Sei que a altura não é boa, mas o problema dela não vai esperar.
Bütün müsait adamların kamyona gitmesini istiyorum, ağır silahlansınlar.
Todas as unidades disponíveis na escolta, apostem tudo.
Müsait bir zamanında.
Quando ele tiver tempo.
Tüm hafta müsait olacağım.
Estou livre toda a semana.
Müsait olduğunuzda 100 shot tekila getirir misiniz lütfen?
quando tiver uma chance, poderia trazer cem doses de tequila, por favor?
Jim müsait mi bir bakayım. Sarah, içeri gir ve Heather'a biraz...
Sarah, diz à Heather que tem de...
Bu isimler müsait mi internetten kontrol edebiliyorsunuz.
Sabem, pode-se verificar online se estão disponíveis.
Yazım yanlışı var ama "Karım ölüd" müsait.
Enganei-me a escrever, mas "ela mert" está disponível.
Para konusu açılması için pek müsait bir vakit değil ama hepiniz bana 200'er dolar borçlusunuz.
Nunca é boa altura para falar de dinheiro, mas cada um deve-me $ 200.
- Ellerin çok müsait.
- Não. - Tens boas mãos para isso.
Ya hemen eve ihtiyacı olan bir çocuk varsa, ama müsait koruyucu aile yoksa?
E se receberem uma criança que precise de um lar imediatamente, e não houver nenhuma família de adopção disponível?
Ve şu anda pek müsait değilim.
E, agora, não é propriamente um bom momento.
Dediğim gibi, müsait değilim.
Tal como disse... não é o melhor momento.
Şu anda müsait değilim.
Não é conveniente neste momento.
Bayan Rivers müsait midir acaba?
- Posso falar com a Sra. Rivers?
Yarışmanın birincisi müsait değil miymiş?
A primeira dama de honor não estava disponível?
Lütfen Profesör Hawking'e, müsait olduğu en erken vakitte gelebileceğimi söyle.
Por favor, diz ao Professor Hawking que estarei disponível quando mais lhe for conveniente.
Müsait misin?
Estás disponível?
Bu hafta müsait bir gününüz varsa, Bay Hewes size kendini anlatmayı umuyor.
- Estou. Se você tiver um dia livre essa semana, o sr. Hewes gostaria de explicar tudo pessoalmente.
Pardon, Bay Stevens müsait değil.
Desculpe, O Sr. Stevens está indisponível.
Şu anda pek de müsait sayılmam... ama sinyal sesinden sonra... mesaj bırakırsan, sonrasında...
Não posso dizer agora, mas deixa uma mensagem após o sinal...
Müsait bir dükkân bul.
Procure uma loja.
Öğleden sonra müsait misin?
Tem compromisso hoje à tarde?
- Pete, müsait misin? Evet, evet.
- Pete, consegue falar?
Şu anda müsait değilim.
Não estou disponível de momento.
Auggie, şu an hiç müsait değilim.
Vamos trocar umas ideias. Auggie, não é uma boa hora.
Tamam, müsait olduğunda ara beni ama.
Está bem, mas liga-me quando puderes.
Dave, yarın gece herkes müsait mi bilmek istiyor?
O Dave quer saber se estão livres amanhã à noite?
- Bu öğleden sonra müsait misin?
- Tens tempo esta tarde?
İşte bu yüzden burası müsait.
Por isso está disponível.
- Tekrar ararsa, ona... - Müsait değilim derim.
Se ela ligar de novo, tenta estar um pouco...
- Efendim? - Müsait misin?
Pode falar agora?
3 : 45'te, Ex-Oentris'de kahve içmek için müsait olur musun?
Está livre para um café às 15h45 no ExCentris?
Ameliyathane müsait olduğunda, ufak bir işlem uygulamam gerekecek.
Vou ter que fazer uma curetagem assim que tiver sala.
Ameliyathane müsait mi diye gidip bakayım ben.
Vou ver se há alguma sala de observação vazia.
Müsait olduğunuzda 100 shot tekila getirir misiniz lütfen?
Quando puder, pode trazer-me 100 shots de tequila, por favor?
Sonuçta müsait.
Ela está disponível.
Şu anda telefona cevap veremiyorum lütfen mesajınızı bırakın, müsait olur olmaz size döneceğim.
Não posso atender, agora, mas deixe mensagem e eu ligo-lhe...
- Babam nerede? - Şu an müsait değil.
- Não está disponível, agora.
Katherine'e henüz evlenmeye müsait olmadığımı söylemiştim. Eğer uygun kısmeti çıktıysa suçlanması gereken kişi benim.
Se conseguisse dizê-lo de outra forma, Katherine, fá-lo-ia.
Müsait olduğunda beni hemen ara!
Call me as soon as you can!
Ama deri flebi için müsait olursun diye umuyorduk.
Mas esperávamos que estivesses disponível para fazer uma remoção de tecido.
Müsait bir zamanda.
Tudo no seu tempo.
İkiniz de George'un partisi için müsait olun da yeter.
Certifiquem-se que estão ambos disponíveis para a festa do George.
Müsait olduğumda görüşeceğiz.
Ligo-te quando puder.
Müsait, değil mi?
Ela está disponível.
Müsait değil misiniz?
Estão ocupados?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]