Müşteri translate Portuguese
4,081 parallel translation
Grace, Bayan Thorne'a kişisel müşteri listemi verir misin? - Tabi.
Grace, podes dar à menina Thorne a minha lista de clientes confidencial?
Bayan Thorne, işte müşteri listemiz.
Menina Thorne, aqui tem a sua lista de clientes.
Ben müşteri servisindenim.
Eu trato dos serviços aos clientes.
Daha çok müşteri daha çok bağış demektir.
Maximizar a imagem traduz-se em melhores doações.
- Çünkü o müşteri.
- É um cliente.
- Bir müşteri.
Foi um cliente.
Sanırım, orduyla ilgili bir müşteri.
Diria que é uma conta militar.
İş, İçişleri Bakan Pradhan'dan ve elinde eski bir müşteri var.
O trabalho isfrom Home Ministro Pradhan e ele é um cliente antigo.
O müşteri değil.
Ela não é o cliente!
Stu Feldman müşteri!
Stu Feldman é que é o cliente!
Belli ki müşteri ilişkileri konusunda çalışmalıyız seninle. Bitti mi?
Parece-me que tens de melhorar a empatia com os clientes.
Şuna da bak, ödeme yapan bir müşteri.
Olha só, um cliente que paga.
Louis Litt müşteri kaybetmez.
O Louis Litt não perde clientes.
Carillo kontratlarını mı yoksa müşteri kaybetmemeyi mi?
Em relação aos contratos do Carillo, ou ao facto de não perder clientes?
Müşteri almadığım sürece Jessica bu haktan feragat edecek.
A Jessica renunciará essa cláusula, desde que eu não leve clientes.
Bütün kartlarını bana gösterdin, bana hiçbir müşteri öneremezsin ayrıca seni istemeyen bir yerden ayrılmaya zorlandın.
Mostrou-me todos os seus trunfos. Não pode oferecer clientes nenhuns e está a ser forçado a deixar um lugar que não o quer.
- Müşteri alamayacağını biliyorsun.
- Sabes que não podes levar clientes.
Çok fazla müşteri var, sizi ihmal ettim.
Há muitos clientes, esquecime de ti.
Eczanede birkaç müşteri vardı, içeri girdim.
Estavam algumas pessoas na drogaria onde entrei.
Hiçbirimiz şu salak müşteri numarasını hatırlamıyorduk.
Ninguém se lembrava da merda do número do cliente.
Ve kimse müşteri hizmetleriyle telefonda iştigal etmek istemiyordu.
E ninguém queria dizer nada ao telefone.
Şurası kesin ki PRQ'nun belli bir müşteri kitlesi var ki bazıları bunların terör, korsanlık ve uyuşturucu ticaretiyle ilişkilendiriyor.
É evidente que o PRQ tenha tido clientes que de uma forma ou de outra poderiam estar ligados ao terrorismo, pirataria e drogas.
- Özür dilerim. Baturalp Bey hatırlı bir müşteri ise biz de hatırlı bir müşteriyiz.
Somos tão importantes como o Sr. Baturalp.
- Müşteri mi?
- Ela... ela é cliente?
Evet, önce müşteri şarkıya girer, sonra oda görevlisi, sonra da garson.
Um hóspede começa a cantar, há o mensageiro, a empregada.
Rothberry diye bir müşteri yok. Kafadan sallamaya mı başladın şimdi de?
Não há nenhuma conta Rossberry.
Parayı Hollis göndermemiş. Her hesabın şifreli bir müşteri kimlik numarası olur.
Todas as contas têm um número de cliente codificado.
Pazarlama, müşteri koruma planları.
Marketing, plano de retenção de clientes.
Evet, Twitch modellik yapmaya başladıktan sonra çok paramızın olacağını ve müşteri beklemek zorunda kalmayacağımız söyledi.
Quando o Twitch for modelo, teremos imenso dinheiro e não precisaremos de mais encontros.
"Müşteri her zaman haklıdır" de bakalım.
Diz'o cliente tem sempre razão'.
Müşteri her zaman haklıdır.
O cliente tem sempre razão.
Müşteri her zaman haklıdır diye kim demişse müşteriyle hiç tanışmamış. Haksız mıyım?
Quem disse que o cliente tem sempre razão... nunca conheceu o cliente, não estou certo?
Yeni bir müşteri bulup yoluna devam etmenin vakti geldi.
- Faça favor. Está na hora de seguir em frente, encontrar um novo cliente.
Bir müşteri kartını geçmediğinde hep kendi kartımı geçiyorum.
Passo o meu cartão sempre que os clientes não trazem o deles.
Bir müşteri, kuleyi devirmeden 12'li paketi aradan çekebilirse, yüzde elli indirim kazanıyor.
Se o cliente conseguir tirar um pack de 12 sem a torre cair, fica com ele por metade do preço.
Ama buradaki müşteri de New York Eyaleti, Ted. Ve reklamlarının büyük bölümü de bizde.
Mas Ted, o cliente é o Estado de Nova Iorque e pagaram a verba adiantada.
Sıradaki müşteri kim?
Qual é o próximo cliente?
Müşteri bana hâlâ Peggy diyor.
O cliente ainda me chama Peggy.
Mutlu müşteri gibisi yoktur.
Não há nada como um cliente feliz.
Yarınki maç için gelen bir sürü müşteri var.
Há muita gente a hospedar-se para o jogo de amanhã.
Hotel'in anahtar kartları müşteri odaya girdiği zaman kayda geçiriyor bütün bildiğimiz onun bir anahtarı olduğu ve o dün gece 19 : 00'da... hayır, 20 : 06'da içeri girmiş...
Então, os cartões de acesso do hotel apenas registam quando o hóspede entra no quarto, então, tudo aquilo que sabemos é que ele tinha um cartão, e entrou ontem à noite às 19h... Não, às 20h.
Müşteri onayını hallettin mi?
Já tens os formulários para o cliente?
Evet, evet. Kapılardaki müşteri onayı için.
Sim, sim, o formulário já está nos portões.
Gizli bir müşteri mi?
Um cliente secreto?
Mikiler kovulmayacak hiçbir müşteri soyulmayacak.
Nenhum irlandês será rejeitado, nenhum cliente roubado.
Kendisi müşteri temsilciliğinin başında.
É o responsável pelos clientes.
- Müşteri gitti artık.
Já tínhamos perdido o cliente.
Her müşteri için "ya hep ya hiç" diye çalışman çok hoşuma gidiyor.
Adoro que trates todas as campanhas como uma questão de vida ou morte.
Bu yeni müşteri mi?
É novo?
Yemek bizden. En nihayetinde çok sağlam bir müşteri aldık.
Afinal, nós acabámos de conseguir um importantíssimo novo cliente.
- Takımın biraz - Bu bir müşteri toplantısı mezuniyet balosu değil.
É uma reunião com um cliente, não é um leilão de solteiros.