English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ M ] / Mısır

Mısır translate Portuguese

69,639 parallel translation
Merenre Nemtyemsaf II zamanında 6.hanedanda belgelenen ilk Mısır weseni. Aman Tanrım.
Primeiro registo do assunto de um Wesen egípcio durante o reinado de Merenre Nemtyemsaf II.
Önce mısır gevreğini bitir şaşkın.
Come os cereais, primeiro.
Evet ama mısır gevreğinin yarısını bitirdi.
Sim, mas ela já comeu metade.
Ahlaki olarak arafta kalan şeyler üzerinde çalışıyoruz ve sanırım bu yüzden olaylara bakış açım biraz etkilendi.
Trabalhamos num zona cinzenta da moralidade, Lyla, e deixei isso nublar um pouco a minha perspectiva.
Kefaletle serbest bırakmış mıdır diye mi soruyorsun?
O quê, soltou-os sob fiança?
Sanırım ikimizin "ilginç" anlayışı oldukça farklı.
Penso que temos ideias diferentes do que significa "interessante".
Queen Şirketler Grubu'nun inşaat yaptığı yerlerle şehirde toprağı bakır açısından zengin yerler arasında çapraz sorgu yaptım ve...
Comparei as construções das Consolidações Queen com as áreas da cidade ricas em cobre.
Sanırım ölüm korkusundan dolayı ruhlar diyarında sıkışıp kaldı.
Tem a ver com o medo de morrer e ficar preso no sub mundo.
Onun kampanyasında çalıştığını biliyorum ama sanırım o başka bir iş üzerinde çalışıyormuş.
Ela estava na campanha dele e penso que estava em mais alguma coisa.
Kanımızdır, ve seninki, oğlum sıradışı.
É o nosso sangue. E o teu, meu rapaz, é excecional.
Raphael, sanırım bir sıradanı öldürdüm.
Acho que matei um mundano.
Enstitü'ye sızmak için saldırı planımız ne?
Então, qual é o nosso plano de ataque para o Instituto?
Kahve alır mısın?
Café?
Onun dışında, sanırım.
Excepto ele, acho eu.
Şu boku kapatır mısın lütfen?
Por favor, podes desligar essa merda?
Er Travis'in göz çukurunun nasıl kırıldığını bana anlatır mısın?
Pode-me contar como o soldado Travis terminou com uma fractura orbital?
Şimdi ekibin ve sen Mars Cumhuriyeti'nin askerlerine yakışır biçimde gurur ve fedakârlıkla emirleri yerine getireceksiniz. Anlaşıldı mı Gunny?
Agora você e a sua equipa cumprirão as vossas ordens com com o orgulho e dedicação dignos de um soldado da República Marciana.
Hazır mısınız?
Vocês estão prontos?
- Yüz yüze konuşmanın yanlış anlaşılmaları gidereceğine daima inanırım.
Acredito que os mal-entendidos devem ser sempre resolvidos olhos nos olhos. Ainda bem.
Rocinante fırlatmaya hazır mısınız?
Rocinante, preparada para o lançamento?
Sanırım altlarına iyice sıçmaları için epey zamanları olmuştur.
Bem, acho que já tiveram tempo suficiente para se borrarem de medo.
Sanırım biz termodinamik yasalarının hâlâ geçerli olduğu atık ısıya bakıyoruz. En azından hâlâ elimizde bu var.
Acho que estamos a observar o calor residual, ou seja, as leis da termodinâmica ainda se aplicam.
Ya da başarısızlığımızı izlemek istiyorlardır.
Ou observar o mau desempenho das nossas.
Dünya nükleer cephanesinin yarısını az önce fırlattı. Sanırım hedeflerinde Eros İstasyonu var.
A Terra acabou de lançar metade do seu arsenal nuclear e suponho que o alvo é a Estação Eros.
Kulaklarımıza kokteyl şırınga edersek büyük ihtimal üstesinden geliriz. Ama er ya da geç beyninizdeki o küçük kan damarlarından biri patlayacaktır.
Podemos aguentar, esprimidinhos até às guelras, mas um desses teus pequenos vasos sanguíneos no cérebro acaba por rebentar.
Diğer bir haber ise sanırım Naomi'nin sıcak bölgesine yaklaşıyorum.
Por outro lado, estamos a chegar perto daquela zona quente da Naomi.
Stickman saldırı altında mısınız?
Patrulheiro, está sob ataque?
Hayır, adam sadece bunu söyledi. Kızım altı hafta önce taşınmış.
Não, ele só disse isso, ela mudou-se há seis semanas.
Hayır, sadece çok çalışırdım.
Não, apenas estudei muito.
Pekâlâ. Hazır mısınız?
Muito bem, preparados?
Buna inanır mısınız?
Acredita nisso?
Michelle onu Holly'den alamamış, "Ben bırakırım." dedim.
A Michelle não a pôde ir buscar à casa da Holly, fui eu por ela.
Başka yerde sıkılırım.
Noutro lugar, aborrecia-me.
Hazır mısın?
Preparada?
Artık senin yolculuğunun, bakış açının parçasıyım ve Rebecca'nın saldırıya uğruyormuş gibi hissetmesini istemem.
Já faço parte da sua viagem, da sua perspetiva, e não quero que a Rebecca se sinta atacada.
Bunun nereden çıktığını anlamadım. Bu konuda bastırılmış bir kızgınlığın var sanki.
Não sei onde queres chegar, pareces ter muita raiva reprimida neste assunto.
Beni yatırır mısın?
Vens deitar-me?
İçecek bir şey alır mısın?
Queres beber alguma coisa?
Canım, büyük gecene hazır mısın bakalım?
Bem, querida, preparada para a grande noite?
Beni alır mısın?
Vens buscar-me?
E-postalarına, kayıtlı kişilerine bakmış mıdır?
Terá visto os seus emails ou contactos?
- Yani... Kendi sırtımı sıvazlarken kolumu incitmek istemem ama... her şeyi oturup düşününce... Hayır bence yok.
Não quero magoar-me a dar-me palmadinhas mas assim de momento... não, acho que não!
Sanırım fahişelerini de ara sıra buraya getiriyordu.
Acredito que ocasionalmente trazia as suas prostitutas.
Evet, bu taraftan mutlu olduğunu görüyorum ama yanlış taraftan ve mutlu olmadığım için içerlemiş olabilirim sanırım sana değil, sadece içerlemiş olabilirim.
Vejo que estás feliz. Desta perspetiva, a errada. E acho que me sinto magoada por não estar.
Azrail'den komple ders aldım ben dolayısıyla bir iki şey bilirim sanırım.
Tive um curso de iniciação completo com o Ceifeiro. Acho que sei uma coisa ou outra.
- Avometreyi uzatır mısın? - Tabii.
- Podes chegar-me o multímetro?
- Hazır mısınız?
- Tudo bem. Estão prontos?
- Hazır mısın?
- Estás pronta?
- Hazır mısın?
- Prontos?
Yoksa aşırı mı sıradan olur?
Ou é casual demais?
Saldırı gerçekleşmez ve geleceği değiştiririz. Iris'i kurtarmaya da bir adım daha yaklaşmış oluruz.
O Grodd não poderá ir para a nossa Terra, o ataque nunca acontecerá, mudamos o futuro e ficamos mais perto de salvar a Iris.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]