English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ N ] / Nakit

Nakit translate Portuguese

5,145 parallel translation
Neredeyse nakit.
É basicamente dinheiro vivo.
Paramı nakit ver sonra ehliyetini geri alırsın.
Dá-me o dinheiro e eu devolvo-te a carta de condução.
Nakit olduklarını söyledin.
Disseste que era como dinheiro!
"Nakit çalışırım. Kişi başı 25 bin dolar." dedi.
Ela disse, "eu pago em dinheiro 25,000 Dólares."
Yüz bin dolar nakit. Bir de Şikago'ya otobüs bileti.
100 mil em dinheiro e uma bilhete de autocarro para Chicago.
Bu kadar çok nakit parayı 8 saatte bulabilmek ne kadar zor biliyor musun?
Sabes como é difícil arranjar tanto dinheiro vivo em 8 horas?
İzi takip edilemeyecek banknotlardan oluşan, 20 milyon nakit istiyorlar.
Eles querem 20 milhões em notas não localizáveis.
Nakit para istediler.
Eles queriam o meu dinheiro.
Nakit param var, telefonu da fırlatıp attım.
Eu tenho dinheiro e livrei-me do meu telemóvel.
Yönetici parayı nakit ödediğini söyledi. Gel gelelim ki, Moskova ehliyeti var.
O gerente disse que pagou em dinheiro, mas tinha uma carta de condução de Moscovo.
Ama hala ha olsa da, yol için biraz nakit gerekli?
Mas ainda precisava de dinheiro para a caminho, não é?
Eğer bileti nakit parayla aldıysa kimlik göstermek zorunda değil.
Ao comprar a passagem em dinheiro não precisa de RG.
Bu düz görünürde nakit gizlemek için mükemmel bir yerdir olduğunu.
- Sim. É perfeito para esconder dinheiro sem suspeitas.
Bunu da bulduk ; nakit fiş.
Também temos isto, um recibo do Clube Hardware.
Beş dolarlık vida, somun ve cıvatayı nakit öderken.
Nós vimo-lo a pagar por 2 quilos - de parafusos e porcas.
Durun tahmin edeyim nakit ödediler.
Deixe-me adivinhar, pagaram em dinheiro.
Senet olmaz, nakit.
Nada de cheques, só dinheiro vivo.
Bir kullan-at telefonla, biraz nakit dışında bir şey yok.
Tinha um telemóvel descartável e dinheiro.
- Nakit kısmında biraz sıkışıklık yaşıyorum.
Tenho pouco dinheiro.
Ben de tam bay Mendoza'ya kazancını vergilendirmediği için nakit işlem raporu olmadan parayı kabul edemeyeceğimizi izah ediyordum.
Estava a explicar ao Sr. Mendoza que uma vez que ele não declarou o dinheiro às Finanças, não poderemos aceitar o seu depósito, sem preencher um relatório de transacção monetária.
500 dolar nakit, yoksa anlaşma olmaz.
Quero 500 dólares em dinheiro ou nada feito.
Ben nakit para bırakıyorum.
Eu deixo o dinheiro.
Yerli lokantaları var, fast-food ortaklığı, bu tarz işler. Nakit işler.
É dono de alguns restaurantes locais, fast-food, coisas desse género.
- Nakit olarak bırakılıyordu.
Num ponto de entrega.
Tesiste nakit olarak ödendi.
- Em dinheiro, no local.
Konaklama parası nakit ödenmeli.
Os alojamentos serão pagos em dinheiro.
Takma isimler ve nakit para kullanacak, Lorelai radara girmesin diye her seyi yapacak.
Vai usar pseudónimos, dinheiro, tudo para manter a Lorelei longe do radar.
Hem de nakit.
Em dinheiro.
Parasını geri vermemiz gerek. Nakit olarak.
Temos que lhe entregar o dinheiro, em numerário.
- Üzerinde nakit var mı?
Tens algum dinheiro?
Ve üç gün önce teminat nakde çevrildi. 5 milyon dolar nakit para.
- E há três dias, essa conta recebeu uma quantia de 5 milhões de dólares.
Nakit çok büyük bir kama ile - Bana anlatmak Dün gece Akdeniz casino yürüdü.
Entrou no Casino Mediterrâneo ontem à noite com um maço de dinheiro, conte-me sobre isso.
Yeni kimlik, yeni cep telefonu. Nakit 30.000 $.
Nova identidade, telemóvel, 30 mil dólares em dinheiro.
Yok işleyen kameralar. Alıcı tüm nakit ödedi.
Sem câmaras a funcionar, o comprador pagou em dinheiro.
- Nakit, hayır kameralar Tahmin edeyim.
Deixa-me adivinhar... em dinheiro e sem câmaras.
Starling National'deki kasama nakit olarak koysun ve bunu bu akşam yapmasını söyleyin.
E que coloque o dinheiro no meu cofre no Starling National Bank, e que o faça esta noite.
Aynı zamanda işlem nakit yapılmıştı. Biz iz yoktu.
Não havia nada para localizar.
Hayır, 1600 doları nakit istiyorlar.
Não! São 1600 dólares e só aceitam dinheiro.
Nakit, vakitle kafiyeli.
"Dólares" rima com "Óscares"...
Aylardır nakit ödüyorsunuz...
A pagar em dinheiro vivo...
10.Bin dolar nakit, aylık.
10 mil dólares por mês. Em dinheiro. Todos os meses.
Nakit ödeme yapıyorlarmış.
Em dinheiro, nada de nomes.
Nakit ödemiştir.
Ele pagou em dinheiro.
Nakit veya kredi sıkışıklığın olursa bana gelecektin.
Devias ter recorrido a mim se precisavas de dinheiro ou crédito.
Hayır, elimde o kadar nakit bulundurmam.
Não, eu não tenho essa quantidade de dinheiro à mão.
50 euro nakit.
- São 50 debaixo da mesa.
- Nakit sıkıntısı yüzünden miydi?
Devido a um problema de fluxo de caixa?
Sigorta edilen yerin kaybı, tüm nakit sıkıntınızı çözebilirdi.
Então, uma indeminização por perda total resolveria os seus problemas de fluxo de caixa.
- Nakit lazım.
- Precisamos de dinheiro.
Nakit param var.
Tenho dinheiro.
Ama nakit bu.
É dinheiro.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]