English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ N ] / Nazar

Nazar translate Portuguese

249 parallel translation
Bana nazar değmiş.
Sou um homem desafortunado.
Şimşeğin nazarı... Yıldırımın dehşet veren sesi... Rüzgârın çığlıklarıyla dolu karanlık, korkunun prangalarıyla zihnini köle etmiştir.
O olhar maléfico do relâmpago, a voz estarrecente do trovão, o encolhimento, perante a escuridão que escravizava a sua mente com receios de medo.
Nazar değmesin, sen çok şanslısın.
A sorte parece bafejar-te.
Nazar değmesin.
- Óptimo.
ama O düşüncene iyice yapış, böylece... insanların nazarında havan olur.
Se mantiver essa idéia vai acabar... por cometer um erro total e caír no ridículo.
Nazar değmesin güzel tenine
Abençoada A tua bonita pele
Nazar değmesin güzel tenine
Abençoada A bonita pele dela
Nazar değmesin güzel tenine Neredesin nerede...
Abençoada a tua bonita pele Onde quer que...
Allah nazarında sıfır diye bir şey yoktur.
Para Deus não existe um nada. Eu ainda existo!
Her nazarı bir öpücük gibi.
Cada olhada sua é como um beijo.
Nazar mı değdirmek istiyorsun?
Quer atentar os demônios?
Sus! Nazar değsin mi istiyorsun?
Quer atrair azar?
Zenci dostlarım artık sadece nazar boncuğu taşımıyor.
Os meus amigos pretos já não andam com amuletos.
Bazı Alman generalleri, hâlihazırda savaş sonrası kurulacak mahkemeleri nazarı itibara almaya başlamıştı.
Era óbvio que alguns generais alemães já pensavam em possíveis julgamentos por crimes de guerra após o conflito.
Aman nazar değmesin senin... rezil orgazmına.
Bom : Hip, hip, hurra! Por seu clímax barato.
Tanrı'nın nazarında, biz evliyiz.
Aos olhos de Deus, somos casados.
Onların nazarında vahşi sizlersiniz.
Aos seus olhos... tu é que és o selvagem.
Sadece Leonard Zelig kalemleri ve nazar boncukları değil,... saatler, oyuncaklar, kol saatleri, kitaplar... ve ünlü bir Leonard Zelig bebeği vardı.
Não havia só canetas e amuletos... mas alarmes, brinquedos, relógios e livros... e o famoso boneco.
Tanrının nazarında sen bu yoksul adamın çocuğundan ve diğer milyonlarcasından daha değersiz ve yaşamaya çok daha az uygun olabilirsin.
Pode ser que, aos olhos do Céu sejas mais indigno e menos merecedor de viver do que milhões como o filho deste pobre homem.
Poposu sarfınazar edilirse mi?
Tirando o seu traseiro?
Bana nazar işlemez.
Não fica me olhando. Olhada feia não funciona comigo.
Köpekler ve nazar.
Cães e o mau olhado.
Sayı kalesini de geçip Maller tarihindeki ilk şampiyonluk kupasını kazandırmadan önce... .. şunu söylemek istiyorum Bugün... .. benim nazarımda sizler dünya üzerindeki en şanslı takımsınız.
Antes de pisar a base... e dar aos Mallers o seu primeiro campeonato, gostaria de dizer que... hoje, hoje, hoje... considero-os, os, os... a equipa mais sortuda á face da terra, terra, terra...
Aslına bakarsanız, nazarımda hepiniz birer kahramansınız. Özellikle siz Dr. Wells.
Na verdade, todos vocês são heróis no meu livro, especialmente você, Dr. Wells.
'64 Fender Stratocaster üçlü tek telli ve nazar çubuğu.
Uma Fender Stratocaster de 64, com três pickups e braço de tremolo.
Sakın nazar değdirme.
Espero que não me dê azar.
Federasyon nazarında sözleşme anlamına gelmez.
Pelo menos aos olhos da Federação.
Doğanın korkunç gücünün kendisine karşı geldiğini görmüş ;.. ... şimşeğin nazarı,..
"Deus é uma chama única, mas a chama tem uma cor diferente para cada pessoa."
Simran çok mutlu olacak. Ona nazar değmemesi için dua et sadece!
A Simran vai ser feliz,... tu irás rezar para que ela nunca tenha o mau olho!
Ben ki, gözleriyle görmüştü tüm başarılarımı nazar değmesin!
E eu, de quem seus olhos viram a virtude à prova... Deus abençoe tais feitos!
Modell adamın aklını bulandırdı. Adama "nazar" değdirdi.
O Modell lançou-lhe mau-olhado.
Lütfen bana "nazar" ın bilimsel açıklamasını yapar mısın?
Explica-me a natureza científica do mau-olhado.
Sadece "nazar" dan daha mantıklı bir açıklama düşünüyorum.
Só estou à procura de uma explicação um pouco mais terra-a-terra do que mau-olhado.
- Büyük nazar değdirdin.
- Que grande agoiro.
Ve böyle diyerek acayip nazar değdiriyorum.
E vou trazer azar só de falar isso.
Sırf derisinin rengi yüzünden önyargılı davranarak bir insanı işlemediği bir suçtan mahkum etmek. Benim nazarımda, sanığın yargılandığı ve mahkum edildiği cinayet suçundan bile daha ağırdır.
Permitir que se mantenham condenações, que têm como único fundamento, apelos a preconceitos raciais,... é cometer uma violação à Constituição tão odiosa como os crimes porque os réus foram julgados e condenados.
- Ecinniler, nazar...
... espíritos maus, mau olhado...
Sana nazar değdirdi!
Ele embruxou-te!
Nazar değdiği için pis kokuyorsun.
Tu fedes a bruxaria.
Nazar değmesin!
Nenhum encargo!
Koca karı Moore'nun nazarı değdi.
A viúva Moore pôs olho grande nele.
Nazar değdirmek istemiyorum.
Não quero trazer má sorte a isto se não te importares.
Kimin nazarından?
Eu estava apenas a proteger-te de maus olhares. De quem?
İstemiyoruz, söylemek istemiyoruz Uğursuzluk getirir nazar değmesin ya
Nós não queremos, nós não queremos dizer, nós não queremos trazer azar a nada. "
Güzel geline nazar değebilir.
E depois desta noite, mais ninguém lhe chamará de Paro.
Bu konu hakkında konuşmayalımi yoksa nazar değecek.
Não quero falar sobre isso, porque vou amaldiçoar.
O kadınlara sadece patolojik olarak, itici kuvvet, ipuçları nazarıyla bakardı.
Só olha para as mulheres de forma patológica, como fonte de um móbil, de uma pista.
Şimdi ona nazar değdireceğim.
Este desgraçado está a ganhar todo o meu dinheiro!
Âşıkların nazarında gerçeklik önemsizdi.
Desde os meus 1 2 ou 1 4 anos que pensava sempre em termos de imagens e movimento.
Aman nazar değmesin.
Digam ámen
Şans getirsin, nazar değmesin diye veriyorum Armsterisk.
São uns amuletos, uns talismãs para vos protegerem do azar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]