Nese translate Portuguese
1,018 parallel translation
Size neşe getirir
Pensem em toda a alegria Que vão encontrar Quando deixarem O mundo para trás
Unutma neşe dolu avlanma bölgesine suyun üzerinden yol yok.
E lembra-te que não há nenhum caminho na água, para a Terra da Caça Feliz.
Size neşe getirir
Pensem em toda a alegria Que vão encontrar
Kudret ilaçları yerine felsefe satıyordum, neşe satıcısıydım.
Em vez de vender uma patente de Medicina, vendia uma filosofia, um vendedor da banha da cobra.
Sen bize nehirden, geldin. Ve bizim hayatımıza neşe getirdin.
Porque quando vieste até nós, pelo rio... quando já éramos velhos, foi a maior alegria das nossas vidas.
Soğuk bir sabahta biraz neşe gibisi yoktur değil m?
Nada como alegria numa manhã fria, não é?
Tüm dünya parlak ve neşe dolu
O mundo todo Está brilhando e feliz
Kahkaha, neşe, şarkılar, kızlar... ah evet.
É o que a Corte necessita, risos, alegria, música e camponesas. Oh, sim, camponesas.
Çadırlarımız Mısır'ın sütunlu salonları değil... ama çocuklarımız önlerinde neşe içinde oynar.
As nossas tendas não são os salões colunados do Egipto... mas as nossas crianças brincam felizes perante elas.
Ve insanları neşe ve mutluluk içinde götürdü.
E fez avançar o povo com alegria e felicidade.
Ve insanlar bağırdı, "Yaptığımız put bize neşe getirdi"
" "O ídolo trouxe-nos alegria," "
Bunu ya bedbahtlık ya da neşe haline getirmek elimizde.
Pode ver isso com tristeza ou alegria.
Bir şişe Whitbread birası size enerji ve neşe verecek.
Com uma cerveja Whitbread vais te sentir dinâmico e animado.
.. destekçim sizi neşe...
"... patrocinador vai manter-vos divertidos... "
Siyah saç, koyu gözler, neşe doluydu.
Cabelos pretos, olhos escuros, estava cheio de vida.
Burası neşe dolu bir ev değildi.
Não havia grande alegria cá em casa.
Bu evde yine neşe olacak.
Haverá, de novo, alegria nesta casa!
Sadece iyi şeyler yapabiliriz, tatlım, mutluluk ve neşe getiren şeyler.
Só pode ser usada para o bem para trazer alegria e felicidade.
Ama sonunda Prenses'in onaltıncı doğum günü yaklaştı ve tüm krallığı bir neşe sarmaya başladı.
Mas com o aproximar do 16º aniversário da Princesa, o reino todo começou a alegrar-se.
Bembeyaz kar yağıyor ve hava da bir neşe var.
Cai a neve pura de Deus, a alegria paira no ar.
Neşe içinde eşya toplayacaktık.
- E arrumar isto, para ficarmos juntos.
Hanımefendi için şöyle neşe verecek yazlık bir elbise getirir misin?
Poderia trazer um vestido de verão para a Sra.? Algo alegre.
Neyse, neşe verici şeylerden bahsedelim.
Falemos de coisas mais agradáveis.
Neşe bardakları dolup taşmalı
- Devem transbordar de Felicidade
- Bu herifin neşe ve gurur kaynağı ne?
- Qual é a menina dos olhos dele?
Senin gibi neşe ve mutluluk veren birisini
Alguém que possa dar tanta alegria e felicidade.
Neşe ve mutluluk mu?
Alegria e felicidade?
Başka erkeklere sıcak yuvalar, kadınlar, çocuklar, neşe verirken...
Aos outros homens deu casas acolhedoras, esposas e filhos, riso.
Kalbim alabildiğine neşe dolmalı
O meu coração Disfrutaria euforicamente
Programlamayla korkunun bile yerini neşe alırdı.
Até podemos fazer desaparecer o medo e substituí-lo pela alegria.
İkiniz böyle eğleniyorsanız, evimize neşe gelecek demektir!
Vai ser uma alegria, cá em casa, se vocês se divertem assim!
# İçinizde yeni bir neşe Yaz kapınıza gelince #
E perante a alegria reencontrada Perante o Verão que recomeçou
- Neşe?
- Prazer?
Ağzınızda neşe, benzersiz bir şekerleme.
Um bocado de alegria, um doce sem igual.
Pür neşe.
Puro deleite.
Bana ne kadar neşe ve huzur verdiğine de inan.
Acredita no prazer e na alegria que me dás.
içki verin, bol keseden olsun cimriliğin alemi yok... zordur didinmek, yine de hoşuma gider hayat bir şans oyunu gibidir... neşe içinde dans etmekten hiçbir zaman bıkmam... eğer gözün yükseklerde değilse hayat güzeldir... her günün mutlu geçmese de hayat güzeldir... eğer sevdiğin biri varsa bütün dertlerini unutursun... bizim için kim ne derse desin herkes bizi küçümsese de hayat güzeldir...
uns gins bem servidos que não vale roubar! labuto, mas gosto, a vida é um jogo de azar e nunca me canso p'ra poder dançar p'ra quem está bem sem nada é uma rica vida embora não sejam só rosas é uma rica vida se se tem a quem amar esquecem-se as ralações que o mundo nos volte as costas é uma rica vida
Eski dostumuz Hutch. Gittiği her yere neşe saçıyor.
O bom velho Hutch, sempre animador.
Sizin gibi neşe dolu birisi nasıl oluyor da tüm yaşamı boyunca hastalıklara bakmaya mahkum oluyor?
Como pode alguém tão cheio de alegria condenar-se a ver a doença e o sofrimento para o resto da vida?
Aşk, gözyaşları, neşe yıldızlar, Encolpius.
Amor, lágrimas, prazer... as estrelas, Encolpio.
İnsan olmak neşe aramak, gülmek ve dans etmektir.
O ciclo de sete anos é biologicamente inerente em todos os vulcanos.
Tepeleri ve ormanı gören bu çocuğun gözlerindeki neşe hem garip hem de dokunaklı bir manzara oluşturuyor.
É curiosa e comovente a alegria nos seus olhos ao ver os montes e o bosque.
Neşe ve şiddet.
Alegre e violenta.
özgürlük ve neşe.
liberdade e diversão!
Ve şimdi, bayanlar ve baylar, özellikle de siz baylar, Beacon City'nin neşe ve gurur kaynağını iftiharla sunuyoruz.
E agora senhoras e senhores, especialmente senhores... Temos o prazer de apresentar o orgulho e a alegria de Beacon.
13 kasımda, Churchill'in en büyük neşe kaynağı Tobruk, geri alındı.
No dia 13 de Novembro, para grande alegria de Churchill, Tobruk foi reconquistada.
Gelin ve herkese sağlık, güzellik ve neşe getiren kadınla tanışın.
Venham e conheçam a mulher que irá trazer saúde, beleza e alegria a todos vocês.
Bırak neşe davetsizce, plansızca gelsin.
Deixe a alegria chegar sem ser convidada, não planejada.
'Tristan'ın başarısı beni neşe ve umutla doldurmuştu.
O sucesso de "Tristão" trouxe-me alegria e esperança.
Sayın komiserim ben çalışırken nefret ya da neşe hissetmem. Ama hep çalışırım.
Senhor, faço meu trabalho sem ódio nem regozijo, mas faço meu trabalho.
Bu günüme neşe kattı işte.
Era só o que me faltava hoje.