English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ N ] / Nihâyet

Nihâyet translate Portuguese

31 parallel translation
Şimdi, nihâyet özgür görünüyorsunuz, çocuklar.
Parece que finalmente estão livres, rapazes.
Annem, nihâyet kaygılarına son verdi. Gitme!
- A mãe finalmente deixou de se importar!
Bart, müzen 3000 dolar kâr yaptı. Nihâyet.
Bart, o teu museu rendeu mais de 3 000 dólares.
Evet, nihâyet!
Sim, finalmente!
Ve nihâyet, hapisten mahsum bir adamı kurtaracağım.
Depois, finalmente, vou tirar um inocente da prisão.
Nihâyet Smithers, kentteki tüm medyayı satın aldım :
Consegui, Smithers, comprei toda a imprensa da cidade :
Bart, nihâyet aldım!
Bart, já o tenho!
- Nihâyet, Pasifik Okyanusu!
Finalmente, o Oceano Pacífico.
Mozart ölünce, nihâyet yaşayan en büyük besteci ben oldum.
Com o Mozart morto, sou, finalmente, a melhor compositora viva!
Harold, Bavarya şekerli kurabiyeden bir ısırık alırken nihâyet, her şey yoluna girecekmiş gibi hissedebildi.
Enquanto Harold mordiscava a bolacha bávara de açúcar sentiu que afinal tudo acabaria em bem.
Kavrulmuş ovalar nihâyet Kalahari'nin bulutsuz semâlarının altında suya kavuşuyor.
Sob os céus límpidos de nuvens do Kalahari, a água doce e fresca começa, por fim, a banhar as planícies ressequidas.
Nihâyet en güçlü avcı da sofraya oturuyor.
A mesa está pronta para o maior predador de todos.
Ölümünden sonra, yaşamı boyunca gözardı edilen resimlerindeki tüm canlılık daha doğrusu renklerin dünyası nihâyet ortaya çıktı, capcanlı renkler.
Ignorado durante toda a sua vida, após a sua morte, suas pinturas finalmente vieram à tona, ou melhor, explodiram capturando o mundo em cores vibrantes e vívidas.
Beni dinleyecek misin nihâyet?
Você vai ouvir-me ou não?
Evet, nihâyet olası bir ipucu yakalamış olabiliriz.
Finalmente nós... finalmente conseguimos uma possível pista.
Ama nihâyet gün bitince devam edip etmeyeceğine karar veriyorsun.
Mas, ao fim do dia, simplesmente... escolhes continuar ou não continuar.
Nihâyet akıllıca bir şey söyledin.
Finalmente dizes algo inteligente.
Kızın kaçıyor, nihâyet tekrar görüşseniz ne derdin?
E que partiu. O que diria quando voltasse a vê-la?
Nihâyet olmam gereken şey oldum.
Sou finalmente o que devo ser.
Bunu nihâyet beraber bulduk John.
Finalmente recompuseste-te, John.
Nihâyet saklandığın yerden çıktın.
Arrastaste-te para fora do esconderijo, por fim.
Bu gece onlar tıpkı hepimiz gibi nihâyet gün yüzüne çıkacaklar.
Esta noite, eles, assim como todos nós, estão finalmente a dar um passo para a luz.
Nihâyet sizinle tanıştığıma çok memnun oldum.
É tão bom finalmente conhecê-la.
Nihâyet şu gıy gıy bitti.
E finalmente, o violinista está em silêncio.
Valcîk ve grubu Silver A sayesinde nihâyet Londra'yla tekrar irtibat kurabildik.
Graças ao ValÄ  ík e ao seu grupo Silver A, nós finalmente restabelecemos as comunicações com Londres.
Onca zaman sonra nihâyet özür dilemek için aradın demek.
Estás finalmente a ligar para pedir desculpa?
Nihâyet aklın başına gelmiş.
Finalmente ganhaste algum juízo.
Nihâyet birisi durumu anladı.
Até que enfim que alguém se impõe.
Nihâyet!
Finalmente!
Savaş nihâyet sona erdi.
A guerra acabou.
Ve nihâyet gözlerinin içine bakacağını.
- E podia olhá-lo no olhos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]