Nike translate Portuguese
196 parallel translation
- O büyüklükte Nike üretmiyorlar.
- Não há Nike deste tamanho.
- Şu yazı ne demek? - "Nike" mı?
- Que significa aquilo escrito?
Kızılderilice mi bu?
- "Nike"? É dialecto índio?
- Ayağında Nike var.
Usa ténis "Nike"!
Yeni Nike'larım.
Uns Nike novos.
Paramı aldığımda kendime şu yeni Nike'lerden 10 çift alacağım.
O meu cão luta quando eu digo que luta. Ele não é teu cão. O cão é nosso ; eu encontrei-o.
Ağzına al. - Oğlunla bu şekilde konuşma, Esteban.
Raios, quando for pago, vou comprar aquelas sapatilhas da Nike, uns dez pares.
O da karşısına çıkan ilk kişiyi vurdu.
Estoira com o primeiro que lhe pisa nas Nike.
Energizer tavşanı ve Nike'da beni sevmedi.
A Nike não me dá atenção.
Nike'larını bağla.
Aperta os Nikes!
Nike'nin kurucu ortaklarından Bill Bowerman jogging çılgınlığının patlamasına neden olan dünyaca ünlü kitap'Jogging'i yazan... yazarlardan biri oldu.
Bill Bowerman, co-fundador da Nike, co-escreveu Jogging, universalmente reconhecido como o livro que lançou a moda do jogging.
Beyaz Nike'larım var.
Comprei os meus Nike brancos.
Slogan bu. Ve Arnavut yavru kedisi işinin telif hakkını aldım. Nike'yi arayacağım, Rodman'a saçını leopar postu rengine boyattıracağım.
Já comprei os direitos do gatinho albanês... e a Nike vai fazer um tênis especial pro Dennis Rodman.
Bu sanki Nike ayakkabıları Panama'da diken insanların N.B. A'de oynadığını söylemek gibi.
É o mesmo que dizer que os que cosem os ténis Nike no Panamá são da N.B.A.
- Kötü adamın Air Jirdab'ı vardı.
O tipo mau tinha umas Nike Air.
Bu herifler bayağı hızlı, sanki Nike tarafından sponsor edilmişler.
Aqueles cabrões são rápidos, como se fossem patrocinados pela Nike.
Nike'ın elbise yaptığını bilmiyordum.
Não sabia que a nike fazia vestidos.
Ve şimdi aniden ayağındaki Nike'ları... yürümesini bile beceremediğin bir çift ayakkabıyla değiştireceksin.
E agora de repente, vais trocar as tuas Nikes... por um par de sapatos, que nem consegues andar.
Nike kadın bölümüyle toplantı.
Marcar reunião com a divisão feminina da Nike.
Mesela Nike?
A Nike...
Nike sessizce aranıyor.
A Nike anda à procura discretamente.
Nike, tam anlamıyla kadın gücünü temsil ediyor.
- Eu sei disso. - A Nike é mais que fundamental para o poder feminino. Tem a certeza que isto lhe interessa?
- "Nike, oyun değil..."
Está a sair-se bem. Nike. Nenhuns jogos.
Nike toplantısı hakkında.
É por causa da reunião da Nike.
Nike grubunu az önce gördüm.
Acabei de ver o grupo da Nike a sair do elevador. Só mulheres.
Nike.
Nike.
Nike'dan aradılar.
Também quero falar contigo. Era da Nike.
Bu arada Nike seni istiyor.
Além disso, a Nike diz que é a ti que querem.
Dan, Nike bir fikri satın aldı. Üstelik fikir benim değil!
Dan, a Nike comprou uma ideia que nem sequer era minha.
Nike işini aldık, ekibimizde birine ihtiyaç var.
A verdadeira razão para a minha vinda cá é porque... Como sabe, temos a conta da Nike e há um lugar vago na nossa equipa.
Evet, ama Nike mağaza açtı, NBA mağaza açtı, işleri yavaşlattılar.
Dá, mas digo-vos uma coisa a Nike tem lojas, a NBA tem lojas, e isso prejudica-nos.
Eğer o kadar garipse, nasıl oluyor da Nike giyiyor?
Se é assim tão fantástico, porque usa ténis?
Bir Big Mac ve bir çift Nike ayakkabı verirsin ve mutlu olurlar.
Dão-lhes um Big Mac e um par de Nikes e ficam felizes.
- Nike bilardo ayakkabısı yapıyor mu?
- A Nike fabrica sapatos para snooker?
O akşam arazide buldukları izler 44 numara bir Nike'a ait.
Em gesso. Os que eles tiraram do campo nessa noite eram de ténis Nike, tamanho 44.
Bizi Niketown'a götüreceğini söylemiştin.
Disseste que nos levavas à cidade Nike.
John Nike Toplum Merkezi'ni kapatıyorlar.
Vão fechar o Centro Recreativo John Nike.
John Nike Toplum Merkezini kurtarmak istiyorum.
Eu'tou numa de salvar o Centro Recreativo John Nike, é óbvio.
John Nike Toplum Merkezi'ni kurtarırdım.
'Tou numa de salvar o Centro Recreativo John Nike.
Bu askeri harekat için bize katılacaksınız yarın sabah 9'da John Nike Toplum Merkezi'ne kamuflajlı gelin.
Se te vais juntar a nós nesta operação militar, venham ter, de camuflado, ao Centro John Nike amanhã ás 9 da matina.
John Nike Toplum Merkezi
Centro Recreativo John Nike
- Her üç ayda bir aldığın yeni moda ayakkabılar gibi mi?
É para escola, pai. E o mais novo Nike a cada três meses.
Bu herifler bayağı hızlı, sanki Nike tarafından sponsor edilmişler.
Estes negros correm, como se patrocionados pela Nike.
Vay, onlar Nike mı?
Wow, são mesmo da Nike?
13 : 00'de Ulusal Vahşi Hayat, 14 : 00'de yeni Nike Kampüsü turu, ve bu geceki konuşmanız.
Encontro nacional de animais selvagens, passeio pelo novo campo da Nike, e o seu discurso a noite.
Kafasına biraz Nike fırlat. *
Atira-lhes os Nike à cabeça.
Nike, ah, dinle Tom.. bana bir iyilik yapabilir misin?
São Nike, ouve... Tom, Fazes-me um favor?
Siyah bir Nike spor çanta taşıyor olacak.
Ele vai estar com um saco desportivo preto, da Nike.
Nike hareket sistemim var!
E um logotipo da Nike!
'Nike swoosh'dedik bunlara.
- Vamos chamar-lhe o Nike Swoosh. O'quê'Swoosh?
- Nike giyen uzaylı duydun mu hiç?
- Um extraterrestre de ténis Nike?