English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ N ] / Nitekim

Nitekim translate Portuguese

152 parallel translation
Nitekim, ben suçlu olduğuna tam olarak ikna olmadım.
Na verdade, não estou nada convencido da culpa dele.
Nitekim, karım ve ben onlarla ilgili bazı şeyler yüzünden biraz tartışıyoruz.
A minha mulher e eu discutimos sobre uma idiossincrasia que tenho.
Nitekim, bunu duyduktan sonra eklemek istediğim bir şey yok.
depois de ouvir isto, já não tenho nada que acrescentar.
Nitekim, bazı işçiler trenin birkaç saniye içinde geçeceğini söylediler.
Por acaso, alguns trabalhadores que passaram por aqui, asseguraram-me que o comboio passará daqui a poucos segundos.
Nitekim 5,000 dolar ödül koydu.
Afinal, ele ofereceu uma recompensa de 5.000 dólares.
Nitekim tanrının yaratmaya M.Ö 4004 yılının 23 ekiminde sabah saat 9'da başladığını saptadı.
Definitivamente, ele determinou que o Senhor começou a sua "Criação" no dia vinte e três de Outubro do ano quatro mil e quatro A.C. Às nove horas da manhã.
Nitekim, yarışa başlamadan önce sanki onunla birlikte pisti geziyor gibiyim.
Realmente, antes de eu começar a correr muitas vezes eu caminhava com ele.
Bana omuz silkmeyeceğinizden ve sırtınızı dönmeyeceğinizden eminim. Nitekim sırtınızı yalnızca bana değil, kendi ülkenize dönmüş olursunuz.
Tenho plena certeza que não me vão abandonar... que não me vão voltar as costas, porque... não me virariam as costas a mim, mas sim ao vosso pais.
Nitekim Silvertown'un kuzeyindeki Tidal Basin ve Custom House tren istasyonları yok edildi.
Aliás, toda a Tidal Basin, Custom House, até Silvertown foi destruída.
Nitekim Avustralya'dan gelen askerler, tek bir kurşun dahi atamadı. İyi eğitilmiş ve sürekli takviye edilen Japonlara karşı oldukça etkisiz bir mücadele sergilemek durumunda kaldık.
Os australianos que chegaram à Malásia nem sabiam disparar, por isso, sentimo-nos inferiores aos bem treinados e bem apoiados japoneses.
şey, ondan geldiğini bilecektik, nitekim bildik de.
Presumo que tenha assumido que nós saberíamos que era dele, que foi o que aconteceu.
Nitekim, bölümüm polisi aşırı şiddet uygulamaması için... çoktan uyardı.
De fato, meu departamento Já avisou a polícia... Sobre o uso de violência excessiva.
Bana kartpostal göndereceğine söz vermişti, "nitekim kartpostal gönderdi".
Ele me prometeu um cartão postal, e me mandou um.
Nitekim, iki yer seçtik.
Eventualmente, seleccionámos dois lugares.
Getirdi nitekim.
- E deu.
# Nitekim, canlı organizmaları hayatta kalmaya... #... biyolojik dengelerini ve yaşamsal yapılarını korumaya iten... #... bir dürtü bulunmaktadır.
Assim, há um impulso que impele os seres vivos a preservar o seu equilíbrio biológico, a sua estrutura vital, e a manterem-se vivos.
"Uyanmazsam eğer sabaha..." Nitekim uyanmadı. "... melekler baksın bana. "
Se morrer antes de acordar, peço ao Senhor que me leve a alma.
Nitekim bu sabah 3 ila 4 büyüklüğünde bir deprem oldu.
Esta manhã, tivemos um sismo de 3 a 4 graus na escala.
Ve eğer öyleyse, nitekim bir gerçek miyiz?
Mas sê paciente há trabalho para um homem com as tuas habilitações.
Nitekim, Cornish'li anne tarafımdandırlar. Bir bakıma kuzenim sayılırlar. Ve bu garip kaderleri doğal olarak benim için bir şok oldu.
De facto, do lado da minha mãe, posso até considerá-los primos, por isso o estranho destino deles foi um grande choque para mim.
Nitekim onu, içi silah ve porno dergileriyle dolu bir odada buldum.
De qualquer forma encontrei-a na cama num quarto cheio de armas e revistas pornográficas.
Nitekim Arthur Conan Doyle, Sherlock Holmes'u ünlü teşhisçi Joseph Bell'i baz alarak yarattı
Conan Doyle baseou Sherlock Holmes num médico famoso.
Üzgün olmalıyım, nitekim öyleyim. Bir tarafım öyle.
Sei que devia estar triste e estou, parte de mim está.
Nitekim yaşamıyordum.
E não morava mesmo.
Belki ben ihtiyarlıyorum, o da ihtiyarladı diyedir. Nitekim sen de genç sayılmazsın.
Talvez seja porque estou a envelhecer e ele também e os anos também passam para ti.
nitekim beysbol oynayarak erken gelişmiş zekasını ortaya koydu...
Com o basebol, ele mostrava um talento anormal...
Çocuk kuvvetli, cinsel açıdan aktif oluyor yerine geçtiği babasının yok olmasına yol açıyor, nitekim, elbette bir gün bir adam olmak zorunda. Ama kendisini seven ve ona hayat veren bir adamın yerine geçme suçluluğu çok büyüktür.
O filho torna-se potente, sexualmente ativo... o que leva à destruição do pai... a quem irá substituir... um dia ao tornar-se homem... mas a culpa de substituir... quem o ama e deu a vida é demais.
Nitekim, doğrusu, sizin babanız da öyle, Bay Hockney sizin Arizona'daki Randall amcanız da, Bay Kint.
Tal como o seu pai, sr. Hockney, e o seu tio Randall, no Arizona, sr. Kint.
Nitekim kaç kişi Örümcek-Adam tarafından öpülür ki?
Afinal de contas, quem é que é beijada pelo Homem-Aranha, não é?
Nitekim, 6 defa yapılan inişlerin hiçbirinde yakıcı kraterin varlığı görülmüyor.
De fato, não existe sinal da cratera do jacto visível em nenhum dos 6 pousos na Lua
Nitekim, David Percy incelemelerinden sonra resimlerin Ay a hiç gidilmediğini gösterdiği iddiasında bulundu.
De fato, Percy diz que, quando examinadas essas imagens sugerem que o homem não foi mesmo à Lua
Nitekim atmosfer olmayan ay da bayrak sallanıyor.Bunun anlamı çekimi yapıkları yerde, 51.bölgede fırtına çıktığını gösteriyor.
O fato de a bandeira tremular na Lua, onde não existe atmosfera significa que existia vento na Área 51, quando filmaram isso
Nitekim Eyes Wide Shut bağlanma hakkında.
Em última análise, De Olhos Bem Fechados é sobre o compromisso. É um filme cheio de esperança.
Nitekim Birkaç yeni fiil çekimi öğrendim.
De facto, aprendi várias conjugações novas.
Nitekim, size son testinizi veriyorum.
Por isso, dar-lhes-ei, este ultimo teste
Nitekim olarak, evet.
Por acaso, sim.
- Nitekim olarak...
- Por acaso...
Nitekim sırf eğlenmek için Paris'te 10 yıl geçirmiştim.
Afinal, passei dez anos em Paris só a divertir-me.
Nitekim olarak, sen.
Por acaso, estás.
Nitekim olarak Vardır.
Por acaso até passa.
Evet, Nitekim olarak, vardır.
Sim, por acaso, passa.
Nitekim, Bağımsızlık Bildirgesini bu sandalyede oturarak hazırladığını gösteren bir çok delil var.
De facto, há algumas provas que apoiam a tese de que ele sentou-se nesta cadeira quando redigiu a Declaração de Independência.
Nitekim başardım da!
E fi-lo!
Nitekim bu konuda en ünlü örnek, uh, 1820'de.
De facto temos um famoso exemplo de 1820.
Unutmam. nitekim, o da senin süpergüçlerinden biri.
Não me esqueci. De facto, isso faz parte dos teus super-poderes.
Nitekim, anlaşılan, sen de.
Assim como tu.
Gandhi beğenilir nitekim Che Guevara, hatta Robin Hood bile, ama bu devrimciler, bu Bhagat Singh...
Gandhi vende... Como Che Guevara ou até Robin Hood, mas... estes revolucionários... este Bhagat Singh...
Nitekim, bugün size yokluğumda, vekil olarak,
Assim vos deixo como regedor, durante a minha ausência,
Nitekim, kediler kıllı yaratıklardır.
Um gato é, sobretudo, peludo.
Nitekim olarak, ben bunları bilmek istiyorum.
Por acaso, até quero que ouçam.
Nitekim harcadi.
E gastar era com ele.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]