English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ N ] / Nougat

Nougat translate Portuguese

31 parallel translation
Yerfıstığı şekerlemesi, yerfıstığı yağı, yerfıstığı yağı...
Nougat de amendoim, manteiga de amendoim, óleo de amendoim...
Çünkü doktorum bende ciddi bir koz helva eksikliği olduğunu söyledi.
Isso porque o meu médico diz que tenho uma seríssima deficiência de nougat.
İçinde çikolata, fıstık ezmesi, nuga var.
Têm chocolate, amendoim, nougat...
Nugat?
- Nougat?
"Candy Warhol." "Xavier Nougat." Yok.
"Warhol Rebuçado", "Xavier Nougat".
- Nuga, pastayı sakız gibi yapmış.
- O nougat faz com que fique mais duro.
Fıstık şekeri nasıl?
Como está esse nougat?
İkincisi, dönmezsen şuradaki Memur Sherman fıstık şekeri olayını öğrenir.
E segundo, se não dás meia volta... ali o guarda Sherman vai ouvir falar no vergonhoso incidente do nougat.
Nugat'ı mı diyorsun?
O nougat?
Bak, her zamanki gibi dallama olabilirsin, ya da bu cömert teklifi kabul edip, karamelli bir nuga alabilirsin.
Ou pode ser um estúpido como de costume, ou pode aceitar esta graciosa oferta e comer um chocolate de caramelo com delicioso nougat.
Şu şekeri bitirir bitirmez. Tamam.
Assim que acabar este pretzel de nougat e caramelo.
- Ohh, aynı geçen ay yaptığın gibi mi? ... Senin sandviçini tutmak ve siz Kelso ile minibüste o işi yaparken size gözcülük etmek zorunda kaldığım festivaldeki gibi?
- Como no mês passado... quando eu tive de segurar no teu nougat e ficar de guarda à carrinha enquanto tu e o Kelso se comiam na feira regional?
Yani ortaları daha çok nugalı mıdır diyorsun?
Então quer dizer que tem um interior tipo'nougat'?
O Espinoza'larda koz helva yok mu?
Essas Espinosas têm'nougat'?
Çin'deki tüm maymunları beslemeye yetecek kadar yer fıstığı ezmem var.
Tenho nougat suficiente para alimentar todos os macacos da China.
Bu sert kabuğun altında yumuşak, helva gibi bir şey olduğunu biliyordum!
Eu sabia que por baixo desta carapaça estaladiça... havia algo suave, tipo nougat, aí bem no centro.
Nirvana helvası.
Não, obrigada. Um Nougat Nirvana?
- Sen nugattan nefret edersin.
Mas você odeia Nougat.
Nugattan hoşlanmak suç olmalı bence.
Deus, é algum tipo de crime não gostar de Nougat.
Fıstıklı tatlı sevdiğini bilmek için internete bakmama gerek yok Paul.
Paul, não tive de ir à Internet para saber que gostas de nougat de amendoim.
Görebilir misin bilmiyorum, ama arkada azı dişime koz helvası kaçtı.
Não sei se vês, mas tenho nougat metido num dente lá atrás.
Nugatımı yemek için bir dişe ihtiyacım var.
Preciso de um dente para comer o meu nougat.
- Helvanın yanına yaklaşamaz.
- Onde está o Nougat?
Kozhelva.
Nougat.
Ne içiyorsun?
- O que é isto, nougat? O que é?
Şeker kremalı yumurtalar, selofan çimler tavşanlar ve ördekler.
Ovos de nougat, relva de celofane, coelhos e patinhos.
- İçinde nugat var.
Ela tem recheio de Nougat.
- Nugat nedir?
O que é Nougat?
- Nugatın ne olduğunu bile bilmiyorum.
Eu nem sei o que Nougat é.
- En sevdiğim tatlıydı.
- utilizando chocolate e nougat.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]