English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ N ] / Nıin

Nıin translate Portuguese

36,120 parallel translation
Daniel'in tabletinden Temple'ın doğusuna doğru giden bir sinyal aldım az önce Spring'i geçti.
Consegui um sinal do tablet do Daniel a ir para oeste na Temple, e a passar a Spring.
Daniel'in adım aralığını ölçüp aynı karedeki bilinen bir nesnenin uzunluğuyla karşılaştırırız, tıpkı yanındaki AMX gibi.
Medimos os passos do Daniel medindo com um objecto conhecido com o mesmo molde, - como o AMX ao lado dele.
Ve AMX'in uzunluğuyla videonun kare oranını kullanarak Daniel'in hızını hesaplarız.
- Usamos a medida do AMX e o vídeo para encontrar a velocidade dele.
- Mesele Daniel'in bu tünellere bakış açısının ne olduğu?
A pergunta é : Como foi a percepção dos túneis para Daniel?
Ama sanırım Kimyager'in orada neden bu kadar garip davrandığını anladım.
Mas penso que sei porque é que estavas estranha no químico.
Yani Grant, Kidd'in dışarı çıkmasını mı bekliyormuş?
Então o Grant estava á espera no beco para Kidd sair?
Belki de Grant'in ona zarar vermeyi planladığını düşünmüyordur.
Talvez ela não pensa que Grant planeava machucá-la.
Beyaz Saray'ın açıklamasına göre saat 23.00 sularında deniz komandoları, Cezayir'in güneyindeki bir terörist kampına baskın düzenledi.
De acordo com a Casa Branca, pouco depois das 23 : 00, uma equipa de SEALs fez uma emboscada a um recinto no sul da Argélia.
Meclis'i patlatan, MacLeish'in kurtulmasını istiyordu.
Quem explodiu o Capitólio queria que o MacLeish vivesse.
Salonda kurbanın yanına bırakabilirdi, ama buraya getirip Austin'in kupalarını yok etmeyi seçmiş.
Ele podia ter deixado na sala com o corpo, mas ao invés disso trouxe para aqui e destruiu os troféus do Austin.
Ailesi öldürülürken Matt'in dolapta ağladığını duydum.
Ouvi dizer que o Matt chorou no armário enquanto a família estava a ser morta.
Austin'in ne yaptığını biliyorum.
Eu sei o que o Austin fez.
Ama onlardan birinin adamın Bradley'in... bir kaç fotoğrafını çektiğini söyleyebilirim.
Mas posso dizer-te que um deles tirou uma foto do teu homem, o Bradley, enquanto estava fora.
Dan'in tavernasının önündeki bank.
Num banco em frente à Dan's Tavern.
Constantin'in kan sayımını arttırması için... kan nakline ihtiyacı olacak.
O Constantin vai precisar de transfusões de sangue para aumentar os glóbulos vermelhos.
Doğru, kalanını da, arkadaşınızla devam etmesi için elinizden geleni yaptığınız Bayan Blackstone için uygun adımlar atarak D.A'in ofisine gidip aldığınız dosyadan öğrendiniz.
Você sabe, o resto do arquivo Porque não estava no escritório do Procurador No sistema a ficha Sra Blackstone
"Suç mahallindeki polis, gece yaklaşık 11 : 30 civarı Michael D. Ashville ve kardeşi Dwayne Develle'in vurulduklarında, Doğu Oakland'deki Bancroft Sokağı'nda apartmanlarının önünde yattıklarını belirtti."
Oficiais que chegaram primeiro no local informaram que por volta de 23 : 30 Michael D. Ashville e seu irmão Dwayne Devel, Estavam sentados na frente de seu complexo de apartamentos
Paige'in ne kadar berbat bir iş çıkarttığını gördün. Ne?
- Viste como a Paige falhou.
Pekala Toby, East General'in yol tarifini yolladım, en yakın seviye üç travma merkezi.
Está bem, Toby, enviei as coordenadas do East General, o centro de trauma nível 3 mais próximo.
Bu Paige'in hikayesiydi ; kendisini daha mutlu hissetsin diye yeniden canlandırdın.
Essa história é da Paige, recontada para parecer-lhe mais agradável.
Kral Ecbert'in valisi bize dedi ki babanın Wessex'teki çiftlik yerleşkesi baban yelken açar açmaz yok edilmiş.
Os anciões do Rei Ecbert disseram-nos que a colonização agrícola em Wessex destruída assim que o teu pai levantou âncora.
Evet, bu DB11'in şasisi eski bir Lotus mühendisi tarafından geliştirildi. Ama yol tutuşu yerine konfor odaklı tasarlamasını söylediler.
Sim, o chassis nisto, o DB11, foi desenvolvido por um ex-engenheiro da Lotus, mas disseram-lhe para privilegiar mais o conforto que a condução.
James'in karoserini onarmasını beklemek, yine
Esperando James para consertar sua carroçaria, novamente,
James'in çenesini kapatmak için, yedek arabalardan birini. ... nasıl atış yapacağını göstermek için kullandım.
Para encerrar James, Eu peguei um dos carros de reposição para demonstrar um tiro de prática.
Ama önce, eğer bizi Amerika'dan izliyorsanız Ford Mustang'in İngiltere'de resmi olarak hiç satılmadığını duyunca şaşırabilirsiniz.
Mas primeiro, se você é Assistindo isso na América, Você pode se surpreender ao ouvir 77. 00 : 04 : 45,299 - - 00 : 04 : 50,369 Que o Ford Mustang nunca Vendido oficialmente no Reino Unido.
Marie Callender'in kocaman bir cevizli pastasını tek başına yerdim.
Ou "de noz pecã"
Ama patlama alanının yakınlarındaki baz istasyonundan arama kayıtlarına ulaşarak Hayalet'in izini takip edebilirim.
Mas ainda sou capaz de usar o registo de chamadas da antena telefónica mais próxima da explosão para rastrear a localização do Fantasma.
Flynn'in Nixon kayıtlarının peşinde olduğu konusunda emin miyiz?
Temos a certeza que o Flynn quer as gravações?
Burada Elizabeth'in endişe ettiği şey kendi veya kızının güvenliği değil bence.
Não creio que a preocupação da Elizabeth seja a sua segurança ou a da sua filha.
Sihri Bell'in üzerinde niye kullanmadığını dur bir tahmin edeyim.
Deixa-me adivinhar porque não usaste a magia na Belle.
Gail'in işi akıl sağlığını korumaya yardımcı oluyor.
Acho que o trabalho dela é que a mantém sã.
Sen Jessica olacaksın, David'in karısı.
Ah, vais ser a Jessica, a mulher de David. Porque é que ela fica para ser a Jessica?
Umarım o film vardır, hani kadının siyahi bir kadınmış gibi konuştuğu Huge Grant ve Meryl Streep'in oynadığı film. Yok artık.
Oh, eu desejo que eles já, ah, eu desejo eles tenham aquele muito grande grant-meryl streep filme que soa como uma mulher negra.
Eğer hatalı ses algıları varsa bu demektir ki hipoksi çekiyor ki bu da Cabe'in Beyaz Saray'la hoş olmayan bir görüşme yapmasına gerek kalmayacak demek çünkü Walter'ın artık bir günü yok.
Se tem falsas percepções de som, significa que está a sofrer de hipoxia, o que significa que o Cabe não terá de fazer a chamada para a Casa Branca, porque o Walter não tem um dia.
P.K.'in çantasının olduğu yere yakın olmalılar. Çocuklar macera arıyorlardı.
Não devem estar longe de onde a mochila do PK estava.
Reddington Kirk'in kaçacağını düşünüyor. Kaçtığında da Koroner'in ona ortadan kaybolmasında yardımcı olacağını.
Reddington acredita que o Kirk vai escapar e quando o fizer, o "Coroner" vai ajudá-lo a desaparecer.
Reddington Kirk'in nasıl kaçacağını da söyledi mi?
Então o Reddington disse-te como é que o Kirk vai escapar?
Ve bu Koroner'in varlığını Reddington nereden biliyor?
E o "Coroner" ( médico legista ) como é que o Reddington sabe que ele existe?
Ve jetini kabul edecek yakın bir uçak pisti bul bana. Tercihen Dulles'in dışındaki uçuş güzergahlarından birini.
E encontre-me um aeródromo nas proximidades que leve o seu jacto preferencialmente um nas vias de voo de voos internacionais fora de Dulles.
Sen ve Kevin'in birlikte takılmasını pek hayal edemedim de.
Apenas não consigo imaginar-vos a conviver.
Flynn'in planının tarihi değiştirmek olmadığını mı söylüyorsun yani? Bizi buraya hapsetmek mi istedi?
Achas que o plano do Flynn não era mudar a História, mas deixar-nos aqui presos?
Rags'in oturup hayali arkadaşıyla konuşmasını izlemek çok hoştu.
Era tão giro vê-la. A Regs sentada ali, a falar com o amigo imaginário.
Şehir, HEB'in, adalet için savaştığını bilmeli kör olması gerekiyor renk kötü değil.
A cidade tem de saber que a UIC luta pela justiça, a qual supostamente é cega mas que claramente não o é em relação às raças.
Çavuş Blake'in yüzüne bağırdığın bir fotoğraf gördüm.
Eu vi a fotografia onde estava a gritar na cara da Sargento Blake.
Fotoğraf birleştirme tamamlandığında umarım, Çavuş Blake'in vurulduğu anın 360 derece görüntüsünü elde edeceğiz.
Quando a imagem estiver terminada, esperamos nós, vamos ter uma visão de 360 graus do momento em que a Sargento Blake foi morta.
Maxine, kurbanın kocasına HEB'in dosyayı tekrar açacağını söyle.
Maxine, notifica o marido da vítima de que a UIC vai reabrir o caso, de polícia para polícia.
Tess'in, Frankie'yi devrilmiş araçtan çıkardığını görmek için sabırsızlanıyorum.
Não vejo a hora da Tess tirar o Frank de um carro acidentado.
Ryan Blake'in silahının balistik raporu geldi.
Chegaram os exames balísticos à arma do Ryan Blake.
Tanıkların ifadesine göre duvarı kırıp içeri daldıktan sonra, tekrar sokağa çıkmadan önce beş dakika kadar içeride kalmış.in.
Uma testemunha disse que após a ter atravessado a parede, ficou lá dentro durante 5 minutos antes de recuar e voltar para a rua.
Amam bu adamın yani Louis'in bana çok yardımı dokundu.
Mas... este tipo, o Louis, ele ajudou-me lá.
Marvin'in soyadını biliyor musunuz peki?
E sabe... o apelido do Marvin?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]