Nınki translate Portuguese
842 parallel translation
Dediki, "Açlıktan kıvranınki, çalışmayın."
Dizia morre de fome porque não vais trabalhar! E eu passei fome...
Onu, "valilere" çevir ve geçen haftaki at hırsızlarınınki gibi bitir.
Muda para "governadores" e acaba como o da outra semana dos ladrões de cavalos.
- Evet, Rebecca'nınki.
- Sim, o de Rebecca.
Cadıcılığa inanan kafanın içi çanınki kadar boştur.
Há pessoas que acreditam nos sortilégios. Mas então são como sinos... ocos.
Aynı Yanki Yüzbaşı'sınınki gibi oldu. Evet.
- Como o capitão da União.
Hepsi yalan. Tajomaru'nun hikayesi de, kadınınki de.
É tudo mentira, a história do Tajomaru e da mulher.
Gözlerinde kartalların bakışı var. Kaşları bir aslanınki gibi. Bacaklarında bir aygırın hızı var!
Tem olhar da águia, a frente do leão e a força de um potro.
Firavunun düşmanlarının silahları bırakmalarını,.. ... yoksa oklarımın kanlarını aslanınki gibi akıtmasını istiyorum.
Deixar a minha espada beber o sangue dos inimigos do Faraó... como a minha flecha bebeu o sangue do leão.
Böyle giderse sonu babasınınki gibi olacak. Sığır çaldığı için vurulacak.
Do modo como se porta, vai acabar como o pai, morto a tiro por roubar gado.
Eğer bir yaşam bir tek nesne ile simgelenseydi, Julıa'nınki simgelenirdi, ve bu nesneyle.
Se alguma vez a vida de alguém fosse simbolizada por um único objeto, a da Júlia sê-lo-ia por isto.
Ne tuhaf bir kaderdir ki, bu genç kadınınki.. .. kendisini pek çok şeyden yoksun etmiştir,.. .. ama hayattaki küçük şeylerin çekiciliğine karşı her zaman duyarlı olmuştur.
Estranho destino, o desta jovem espoliada de simesma mas tão sensívelao encanto dis - çreto dos pequenos nadas da vida.
Ve Luciana'nınki gibisi az bulunur.
E um posto como o da Luciana não se encontra facilmente! E com um filho nas costas!
Ama Fräulein Helga'nınki en çirkiniydi.
Mas o da Fräulein Helga era o mais feio.
Fräulein Helga'nınki yılandı.
Com a Fräulein Helga, foi uma cobra.
Ne yazık ki, benim istencim, bir tiranınki kadar acımasız değil. Kendi doğamın sıklıkla zararını gördüğüm de bir gerçek.
Infelizmente, meu querer... não é desapiedado como o de um tirano... e minha índole muitas vezes me foi prejudicial, eu sei.
Hayatı her kadınınki kadar zengin olabilirdi, keşke...
A vida dela poderia ter sido tão rica como outra qualquer, se ao menos...
Bizim mezarlarımız, başkalarınınki gibi yok olup gitmeyecek.
Os nossos túmulos não desaparecerão como todos os que lutaram aqui :
Ayrıca arkada iz, leke falan kalmamalı. Yanında bulunan ve varlığı benim için babasınınki kadar gereksiz olan Fleance da o karanlık saatte aynı kaderi paylaşmalı.
E, com ele, para não deixardes o serviço mal atamancado Fleance, o filho, que o acompanha e cujo desaparecimento é tão fulcral para mim como o do pai deve partilhar a mesma sorte dessa hora negra.
"Duyduğuma göre Ben Franklin'in aleti bir yarış atınınki kadar uzunmuş!"
"Ouvi dizer que o Ben Franklin é bem" dotado " ".
Yarınki gazeteler Portland katilinin hayatına kıydığını..
Os jornais de amanha poderiam dizer, que o assassino de Portland Place...
Onlarınki olmadığını gördüm ve şansımı denedim.
Vi que não era filho deles e aproveitei.
İki treni ve yarınki düğünü kaçırttın.
Tem-no fechado! Fizeste-lhe perder dois comboios.
Ah, Maxim, ben, ben yarınki tahkikatta ne yapacağın konusunda çok endişeliyim.
Maxim, eu, eu me preocupo com o que fará no interrogatório amanhã.
Yarınki iş mi? Bu kadar hazırlıktan sonra bırakamazsın.
Não pode abandonar isso, depois de todos os preparativos.
Yarınki işten gelecek paranın kokusunu bile almanı istemiyorlar.
Não querem que sintas nem o cheiro do dinheiro do trabalho de amanhã.
Yarınki işten sonra karını da yanımıza alırız.
Vamos buscar a tua mulher depois do roubo de amanhã.
Ama eminim yarınki nişanınız için elmas seçeceksiniz.
Mas preferirão os brilhantes para os vossos esponsales.
Yarınki gazetelerde neler yazacağını düşünmek bile istemiyorum.
Nem quero pensar como será o jornal de amanhã.
Halının altındaki benim anahtarım değil, karımınki olacak.
Não será a minha chave sob o tapete. Será a dela.
Yarınki gemiye biletinizi alın.
Vou arranjar-lhe um bilhete para o navio que parte amanhã.
Mesela babamınki. Hayatını başka insanları kurtarmaya adamıştı.
Ele passou a vida a salvar as vidas de outras pessoas.
Çézanne'ınki, hatırladın mı?
Este é de Cézanne, reconhece?
Umarım yarınki bitiş konuşmanızda da bu davaya duygusal bağlanmazsınız.
Espero que na sua exposição final não se envolva tanto emocionalmente.
Sen zavallı Michelle'i öyle bir karıştırdınki, o ne yaptığını bilemiyecek.
Confundiu tanto a pobre Michelle que não sabe o que faz.
Bir dakika! Sen bir yalancısın, - Yoksa neden burada bulunasınki?
Então porque veio, mentiroso?
Elinle yarınki alanı yoklayamazsın.
Não pode colocar a sua mão no espaço de amanhã.
Lou, yarınki altın sevkiyatında vagonda üç tane muhafız istiyorlar.
Lou, querem três guardas no vagão com o carregamento de ouro amanhã.
Endişelenme evlat. Tanrı'nın lütfu satılık olmayabilir ama Şeytan'ınki öyle, eğer bedelini ödeyebiliyorsan.
A riqueza do senhor não estará à venda mas a de Satanás, sim, se pode pagá-la.
Yarınki büyük kutlamaya hazır olmalısın.
Prepara-te para a grande comemoração amanhã.
Ve yarınki problemi de unutmayın :
Não se esqueçam também do problema de amanhã,
Üniformanın bir parçası, bayanlarınki hariç.
Faz parte do uniforme de gala, menos para as senhoras.
Bay Jena'nın yarınki ziyaretine hazırlanıyorlarmış.
Estão nos preparativos para a visita de Jena amanhã.
Tarak ve fırçaya ihtiyacı olan saçın neden vahşi bir atınki gibi dağınık?
Porque usas o cabelo como se fosses um cavalo selvagem a precisar duma escovadela?
Yani beyaz insanların yardımı hakkında, aslında, o kadar da çok farketmez çünkü eğer yarınki ajitasyonumuz başarılı olursa, bu da demek olacak ki her öğrenci, gösterimize katılmış ya da katılmamış olan, siyah ya da beyaz, düşman olarak nitelendirilecek, ve böylece gerilimi elde tutmak daha kolay olacaktır, ve bu sayede, biz hepimiz, yerel bir tehdit oluşturacağız.
Porque se amanhã o nosso movimento tiver êxito, a Polícia vai achar que todos os estudantes, mesmo não estando do nosso lado, branco ou negro, será considerado inimigo E se isso acontecer e se conseguirmos manter a tensão vai ser uma cena branca também.
Portakalın tadı portakala, anansınki anansa benziyor.
Lambe uma laranja ou um ananás, tem o mesmo sabor.
Ama göreceksin senin kanın da onlarınki gibi akacak.
Mas eu vou-te mostrar que podes sangrar como eles.
Efendim, yarınki oyunu umursamadığınızı mı söylüyorsunuz?
Está a dizer-nos que não está preocupado com o jogo de amanhã?
Bana iyi bakın... çünkü ben yarınki gazetelerin hepsinin... manşetlerinde olacağım.
Guardem bem este rosto... porque estará em todos as manchetes... de cada jornal deste país amanhã.
Yarınki yangın tatbikatını unutma olur mu?
Não te esqueces do exercício de incêndio amanhã? Não.
Yarınki çekim programını aldığınızdan emin olun.
Really nice. Não se esqueçam de ler os horários de amanhã.
Bu şeyler sonunda bir şekilde ortaya çıkarlar ve kızınız yaşındaki çocuklarda, orta yaşlı insanlarınki kadar ciddi ülser olayları oluşabilir.
Estas coisas terminam manifestando-se de uma ou outra forma. Vi miúdos de cinco anos como ela... com úlceras iguais à de um empresário adulto.