Odaklanın translate Portuguese
667 parallel translation
Son iki cinayeti bir tarafa bırakın. İlk üç soyguna odaklanın sadece. Seçim yapma hakkınız varsa, bu adamlardan hangisini seçerdiniz.
Ignorando os dois homicídios, e concentrando-se nos últimos três assaltos, se tivesse de escolher, qual destes é que escolhia?
Yaralıları kurtarmaya odaklanın.
Concentrem os vossos esforços em salvar vítimas.
Şimdi, buna odaklanın!
Ao trabalho!
Şimdi gözlerinizi kapatın ve odaklanın.
Feche os olhos e concentre-se.
Lütfen odaklanın ve resimlere bakın.
Por favor, se concentre e olhe com muita atenção
Odaklanın.
Concentrem-se, hein?
Odaklanın!
Focalizem!
Karın bölgesine odaklanın.
Concentrem a vossa atenção no umbigo.
Çocuğunuza odaklanın.
Concentra-se no seu filho.
Odaklanın ve iradenize boyun eğdiremeyeceğiniz hiçbir şey kalmaz.
Concentrem-se e não haverá nada que não se vergue à vossa vontade.
- Odaklanın!
- Concentre-se.
- Gözlere odaklanın.
- Principalmente os olhos.
- Odaklanın.
- Concentrem-se.
- "Odaklanın" dedi. - Neyse.
- Ela mandou concentrar.
Sadece güç kablosuna odaklanın!
Concentrem o poder de fogo nesse cabo!
Şekerleri hatırlayın, şekerlere odaklanın.
Lembra-te dos doces, concentra-te nos doces.
Sesime odaklanın.
Enfoque-se no som de minha voz.
Okçular, merkeze odaklanın.
Artilharia, concentrem-se no centro.
Tamam, odaklanın.
Certo, vamos a concentrar!
Odaklanın. Tamam.
Mantenham-se concentrados.
Tamam, kızlar, odaklanın.
OK, irmãs, concentrem-se.
Diğerleri, odaklanın.
Todos os outros, mantenham a concentração.
Odaklan. - Bir şeyler görmeye başladın mı?
Começas a ver alguma coisa?
Dedektiflik kısmını bırakıp suça odaklan.
Esqueço a investigação e concentro-me no crime.
Odaklanın.
Concentrem-no.
Başkalarının iftiralarından kurtulmak için herkes kendi işine odaklanır ya da kendi sorumluluğunu gizlemek için bir gruba dahil olarak suçunu başkalarıyla paylaşır.
Cada um remete se a sua própria individualidade quando quer se afastar da miséria alheia que o contamina e mergulha no grupo quando tem que ocultar a sua própria responsabilidade, e contamina então, os outros sem se perturbar.
Hepimizin içinde var olan canavara odaklanıyor olsak da Fred'i, Eddie Quist'in Zihni isimli yarım saatlik özel yayın için zorluyoruz.
Queremos que Fred faça uma chamada especial.. À Mente de Eddie Quist, sobre a besta.. que todos temos dentro de nós.
Bir dakikalığına bana odaklanır mısınız?
Podem me dar um minuto de atenção?
- Kafanı eğik tut kollar gergin, omuzlarını düşür, yoğunlaş, odaklan Deliği düşün, topu deliğe sok.
Acho que devia manter a cabeça em baixo, braços rectos, baixe o ombro, concentre-se, pense no buraco, ponha a bola no buraco!
- İşe bıraktığın için sağol. - Tamam, tamam, odaklan.
Outra vez, eu consigo, concentra-te.
"Odaklan ve dikkatini dağıtma sakın."
Concentre-se, não derive.
Kilitlenme aktif, ve Ramulanların ışınlama koordinatlarına odaklanıyoruz.
A fixação indica activo, estamos focalizados no Romulan, e nas suas coordenadas de transporte.
SG-1 yeni bir düşmanın ortaya çıkışına odaklanırken dizi Arthur mitolojisi dünyasını derinlemesine araştırıyor ve bizleri Kutsal Kâse arayışına götürüyor.
O que é isto?
Tüm hayatını insanların dünyasında geçiriyorsun. Ama sonunda gücünü, yüceliğini gördüğün zaman, diğer insanlar görüntüden çekiliyor. Çünkü ona odaklanıyorsun.
Passamos a vida toda no mundo dos homens, mas ao ver o poder, a grandeza d'Ele, os homens saem da imagem, porque estamos tão concentrados n'Ele, que mal os vemos pelo canto do olho.
Anne odaklanır mısın lütfen!
Mãe, concentre-se, por favor!
Odaklan. Konsantre ol ve süper duyularının kontrolünü kazan.
Concentra-te... pensa... e terás controlo sobre os teus super-sentidos.
Odaklanın.
Vamos concentrar-nos.
New York'taki kadınlar aşktan umutlarını kesip, gücü elde etmeye mi odaklanıyordu?
Estariam realmente as mulheres de Nova Iorque a desistir do amor e a apostar forte no poder?
Başını eğ, işine odaklan ve bir önceki savaş gibi bunu da atlatırsın. "
Não arranjes problemas foca-te no trabalho e vais conseguir passar por isto tal como fizeste na última guerra. "
Bugüne, yani B'Elanna'nın hayatının tehlikede olmasına odaklan.
Concentre-se no presente. E no presente a vida de B ´ Elanna está em perigo.
Bu filmi hareket ettirir, ve böyle odaklanırsın.
Assim roda o filme, e assim ajeita o foco.
Bu işi başaracaksın, sadece şu küçük topa odaklan.
Vais perceber que, ao te concentrares naquela pequena bola... o resto do mundo desvanece.
Eğer iyi odaklanıp düşünürsen yazın son haftasını yaşadığımızı ve sonbaharın gelmekte... ... olduğunu görebilirsin.
Se você focalizar, iguale agora, há pouco uma semana em verão... você quase pode sentir outono vindo.
Eğer iyi odaklanırsak, dikkat edersek ve Willow herkesin sözlerine dalmazsa, Bu yaptığımız en mükemmel "Satıcının ÖIümü" oyunu olacak. Kes şunu!
Se ficarmos concentrados, calmos... e a Willow parar de atropelar as deixas de todos... vai ser a melhor "Morte de um Caixeiro-Viajante" já feita.
Odaklan. Zihnini odakla. Anılarını tazele.
- Concentre-se e limpe a mente.
Lenny, Carl, pek çok insanın sizi kötüleyip ve beceriksizliğinize odaklanıyor. Ama ben öyle değilim.
Lenny, Carl, eu sei que muita gente diz mal de vocês, e dizem que não prestam, mas eu não.
Oyuna odaklanın çocuklar.
Muito bem.
- Asıl olaya odaklanın, lütfen.
- Tabaco? !
Tam senin mal varlığına onları odaklarken, onlar o kızın mal varlığına odaklanıyorlar.
Logo quando consegui que eles se concentrassem nos seus trunfos, eles concentram-se nos dela.
Dikkatin dağılmasın, odaklan.
Não te distraias. Concentra-te.
Wyatt'ın bizden çaldığı her şeye odaklan.
Pensa em tudo o que o Wyatt nos roubou.