English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ O ] / Okuldayken

Okuldayken translate Portuguese

386 parallel translation
Okuldayken kayık kullanmıştım.
Bem, remei um barco na escola.
Okuldayken iki yıl boyunca eskrim birinciliğini o kazandı.
Não pode acontecer nada com Suggie.
Okuldayken hepimiz verebileceğinizin en fazlasını verdiğinizi düşünürdük.
Na escola todos pensávamos que você era o melhor.
Okuldayken müzik aletim vardı.
Na universidade tinha uma grafonola portátil.
Ben okuldayken böyle öğretmenler yapmıyorlardı.
Não faziam professoras assim quando estudei na escola.
Çocukların ikisi de okuldayken sen neyle meşgul olacaksın?
O que é que vais fazer com as duas crianças na escola?
"Saçma". Okuldayken bu kelimeye hayrandım.
"Patético." Quando andava no liceu, era uma palavra que eu admirava.
Okuldayken, beni matematikte geçenler olduğunda ağlardım.
Quem diria? Ainda me lembro de andar na escola, e ficar emocionado quando alguém sabia que 4 mais 4 eram 8!
Okuldayken de çizimin hep iyiydi.
Lembro-me que, na escola, sempre tiveste jeito para o desenho.
Okuldayken her zaman rahiplerin dediğin oluyordu.
Eu nâo fiz nada, mas foi igual.
Okuldayken bana talimatlar yollardı.
Na escola, ele costumava mandar-me memorandos.
- Keşke... okuldayken okusaydım.
- Desejo... Eu li quando estava na escola.
Okuldayken de söylerdim.
Na escola cantava-o.
Yaklaşık 1 saat önce, okuldayken.
Há cerca de uma hora, quando chegou à escola.
Orta okuldayken almıştım.
Comprei-o quando estava no sétimo ano.
Bir okul çocuğu bile kolaylıkla açabilir,... ben daha okuldayken böyle bir kasayı açmıştım.
Um miúdo da escola consegue abri-la. Aliás, eu abri uma quando era miúdo.
Okuldayken vardı.
Foi ainda na escola secundária.
Benim annem... bir gün ben okuldayken bir şişe hap içti.
A minha mãe... engoliu um frasco de comprimidos quando eu estava na escola.
Kahretsin! Çocuklar okuldayken ölsen olmaz mıydı?
Não podias ter esperado por um dia de aulas?
Sen okuldayken yapıyorum.
Enquanto estás na escola.
Evet, okuldayken de iyi bağlantıları vardı.
Os seus relacionamentos com ricos só o prejudicaram na escola.
Okuldayken iki ayağımı bir pabuca sokturduğunda futbolu senin için riske atmıştım.
Quando me foste pressionar á escola pus a minha carreira nas tuas mãos.
Okuldayken yada dışarıda gezerken hep kendimi baskı altında hissediyorum. Doğru şeyleri yapmak için yada iyi görünmek için.
Se estou na escola, na rua ou outa coisa existe sempre a pressão de parecer bem e fazer tudo certo.
Okuldayken sen hiç ders kırdın mı?
Quando andavas na escola costumavas faltar às aulas?
Bana yardım etmişti, değil mi? Okuldayken.
Ajudou-me quando estava na escola, não ajudou?
Okuldayken ona öyle tutkundum ki.
Tive uma grande paixão por ele na escola.
Okuldayken, sürekli iddialaşırdık.
No liceu, apostávamos em tudo.
Sanırım burası ben okuldayken açılmış.
Eu acho que abriu quando estava na escola.
Sen okuldayken uyum sağlamayan çocuklar yok muydu baba?
Na tua escola não havia um grupo de "postos à parte"?
Annem... okuldayken öldü.
! A mãe... morreu quando ainda estava na escola.
Okuldayken en iyi arkadaşlarımdı.
São meu melhores amigos da escola.
Ben okuldayken ; eğitim ancak, bir çocuk altı alabildiği, okul marşını yüksek sesle söyleyebildiği, sonra da zırlamadan sıcak ekmek tutabildiği zaman sona ererdi.
Na minha escola podíamos pôr as aulas de lado, desde que um tipo soubesse jogar bem cricket, cantasse a música da escola bem alto, e levasse com uma torrada por trás sem balbuciar.
- Graham'ın okuldayken çıktığı bir kız.
- Quem é a Elizabeth? - Uma namorada do Graham, do Liceu.
Yapacağım şeyler var. Okuldayken notlarım iyiydi.
Eu até tirava boas notas na escola.
Okuldayken senin adını çok duyardım. Chappie de seni çok övüyor.
Ouvi falar de ti quando ainda estava na Academia e o Chappie contou-me.
Okuldayken benim de başım derde girmişti.
Tive chatices dessas quando andei na escola.
Okuldayken dayanamadığım tiplerin başında gelirdi.
Quando eu andava na escola, era esse o tipo de gente que eu não suportava.
Uzakta, okuldayken onu özlemedin mi?
Não sentias saudades dela, no colégio interno?
Okuldayken futbol oynardım.
Dava uns toques na bola, na escola.
Ve okuldayken hep ilahiler söylerdim.
E quando estudava andava sempre a cantar hinos.
Ama gönüllü olarak yapmışsınız? Evet, okuldayken.
- Mas foi voluntária de hospital?
Okuldayken müzik kraliçesiydim.
Eu fui a rainha do baile de formação do King High School.
Okuldayken yapılan işitme testlerini hatırlayın?
Como quando andávamos na escola e faziam aqueles testes de audição.
Okuldayken bir kere onunla yattım.
Dormi com ela uma vez na faculdade.
Çünkü Gerald, okuldayken "sik kafalı" diye tabir ettiğimiz türden bir adam.
Porque o Gerald é o tipo de homem que costumavamos descrever como um grande cafajeste.
Okuldayken pencereden dışarıyı seyretmeye bayılırdın.
Dorante as aulas adoravas olhar para fora da janela.
Okuldayken iyi arkadaştık. - Gerçekten samimiydik.
Fomos bons amigos por algum tempo, na escola.
Bak, bunu okuldayken İspanyol'un birinden aldım.
Eu tive Espanhol na escola.
Ben okuldayken öldüler.
Não.
Okuldayken de böyleydi.
É a mesma coisa quando tava na escola.
ama bana başkentte ihtiyaçları varmış ama benimde ihtiyacım var orta okuldayken... seni önemseyen kişi mutlaka başkalarının yardımı için senden kopar
Não posso mentir, eu sou o melhor. Mas precisam de mim na cidade Capital. Mas eu também preciso de si.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]