English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ O ] / Okuyabiliyorum

Okuyabiliyorum translate Portuguese

340 parallel translation
Hepinizin içindekileri okuyabiliyorum, kendiminkileri bile!
Mas deixem-me dizer-vos que vejo através de vocês e de mim!
Teşekkürler, okuyabiliyorum.
Eu sei ler, obrigado.
ve ortadaki kıvrımlara baktığımda... adınızı hemen hemen okuyabiliyorum.
Na marca bem no centro... quase consigo ver o seu nome. - Quase?
Cahilim ama biraz okuyabiliyorum.
Tenho pouca educação, apenas li dois livros.
Evet, birkaç dili okuyabiliyorum.
Claro. Vários idiomas.
Fakat tabelayı rahatlıkla okuyabiliyorum.
Posso ler a lista facilmente.
Okuyabiliyorum.
Sei ler.
Sadece isimlerini okuyabiliyorum.
- Só entendo os nomes.
Sen dürüstsün, bunu gözlerinde okuyabiliyorum.
Você é honesto, posso ver em seus olhos.
Yüzüne baktığımda karakterini okuyabiliyorum.
Quando lhe olho para a cara consigo ler-lhe o carácter.
Haritadan okuyabiliyorum.
Eu sei ver um mapa.
- İçinizi okuyabiliyorum, Columbo.
É tão transparente, Columbo.
yerleri okuyabiliyorum.
... ter a minha leitura em dia.
O kadar kötü yazmışım ki kendi yazımı zor okuyabiliyorum.
Mal consigo ler a minha própria letra.
Hiç yok. Ama ben okuyabiliyorum.
Nenhuma, mas sei ler.
Seni bir kitap gibi okuyabiliyorum, Bay Crewe.
Para mim, você é como um livro aberto, Sr. Crewe.
Gözlerinizden okuyabiliyorum.
Vejo isso nos seus olhos.
Okuyabiliyorum.
Eu sei ler.
Bunu gözlerinizden okuyabiliyorum.
Vejo-o na sua cara.
Rüyamda Dünyaların Kitabını okuyabiliyorum.
No meu sonho, podia ler no Livro dos Mundos.
- Okuyabiliyorum dedim!
- Disse que sabia ler!
Güzel. Bunu okuyabiliyorum.
Óptimo, consigo lê-lo.
Seni gözlerinden okuyabiliyorum.
Vejo-o nos teus olhos.
Burada en azından okuyabiliyorum.
Ao menos aqui dentro, leio.
İlk iki satırı okuyabiliyorum ve ikinci sayfada, ortadaki cümleleri ve birkaç tane de son sayfada.
Leio bem as duas primeiras linhas, as do meio da segunda página e uma ou duas no final,
- Okuyabiliyorum.
- Sei ler.
Şey, bilgisayarın ne yaptığını bir şekilde okuyabiliyorum.
Consigo ler o que o computador está a fazer.
Neredeyse dudaklarını okuyabiliyorum.
Quase consigo ler-lhe os lábios.
Bunu yüzünden okuyabiliyorum.
Adivinha-se na tua cara.
Vucüt dilini okuyabiliyorum.
Consigo ler o teu corpo.
Şahsen kırk yaşımdan beri kendi kendime okuyabiliyorum.
Faço as leituras todas sozinho desde que fiz 40.
Okuyabiliyorum, okuyabiliyorum!
Consigo ler! Eu consigo ler!
- Evet, okuyabiliyorum. - Evet.
Sim, eu sei ler.
Gazete okuyabiliyorum.
Sei ler os jornais.
Gözlerinden okuyabiliyorum.
Sei ler nos teus olhos.
Okuyabiliyorum. Okula gittim.
- Dinheiro é dinheiro, deve pagar.
Okuyabiliyorum!
Eu... Eu consigo ler!
- Okuyabiliyorum!
- Eu consigo ler!
Okuyabiliyorum!
Eu consigo ler!
Okuyabiliyorum.
Eu consigo ler.
Uyum problemleri. Okuyabiliyorum, Barclay.
- Problemas de adaptação.
Yerleşik sistemlerde sorun yok gözüküyor ama sizi zorlukla okuyabiliyorum.
Os sistemas da bordo não parecem alterar-se, mas mal lhe recebo.
Sana ne zaman baksam aklından ne geçtiğini okuyabiliyorum.
Cada vez que olho para ti, sei exactamente o que estás a pensar.
- Ben okuyabiliyorum.
- Eu sei.
Beynini okuyabiliyorum.
- Posso ler a tua mente.
Şimdi yüreğini okuyabiliyorum.
Agora conheço o teu coração.
Yüzünden okuyabiliyorum.
Consigo ver na tua cara.
Rütbesini gördüm ve isimliğini okuyabiliyorum.
Estou a ver-lhe a insígnia.
Zihnini okuyabiliyorum.
Posso ler seus pensamentos.
Bunu gözlerinden okuyabiliyorum.
Posso vê-lo nos teus olhos.
- Okuyabiliyorum.
Sarah, Rosella. - Eu consigo ler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]