Oldugumu translate Portuguese
37,403 parallel translation
Evet Ajan Ressler, kim olduğumu biliyor.
Sim, Agente Ressler, ele sabe.
Artık bu ekibin bir parçası olduğumu bildiğini söylüyor.
Quer que saibamos que ele sabe que faço parte do BAU agora.
Nasıl olduğumu bile mi sormayacaksın?
Não vais sequer perguntar como tenho passado?
Her neyse, arkadaşlarım dışarı çıkmadığım için deli olduğumu düşünürdü.
Enfim, os meus amigos pensavam que eu era maluco por não sair.
Ama Amy'le yaşadığımdan mı evde tek kaldığımdan mı rahat olduğumu nasıl anlayacağım?
Como vou saber se estou confortável em morar com a Amy ou só confortável, por estar na minha casa?
Haklı olduğumu biliyorsun.
Sabes que tenho razão.
Onun gerçekten ben olduğumu düşünüyor.
- Ele acha mesmo que sou eu.
Violet için yeterince iyi olduğumu düşünmüyorum.
Acho que não sou bom que chegue para ela.
Onu orada sevgili annesiyle her görüşümde bu sadece bana ne kadar kötü bir anne olduğumu hatırlatıyor.
Sempre que o vejo com aquela Mamã ali, lembro-me da mãe horrível que eu posso ser.
İnsanların şişman olduğumu zannetmesini istemiyorum.
Não quero que as pessoas pensem que sou gordo.
Mükemmel olduğunu ve benim de sinir bozucu küçük bir bücür olduğumu düşünüyorsun.
Estás a pensar que és brilhante E que eu sou um pequeno idiota irritante.
İnsanlar bunun içinde bana bakacak ve Grand Tour'da olduğumu anlayacaklar.
A questão é que, as pessoas vão-me ver nisso E saber que estou numa Grand Tour.
Tamam, kalabalık arasında bir boşluk açmamız gerekiyor ne kadar keskin zekalı olduğumu görebilmeniz için çadır stüdyomuza getireceğim.
Certo, precisamos de fazer um buraco na multidão ali, porque vou trazê-lo para dentro da tenda-estúdio. para verem o quão brilhante fui.
Durup biraz yürümem gerek ve sebebini bilmek isteyenlere sanırım işemek zorunda olduğumu söyleyeceğim.
Eu vou ter que parar e ir para uma caminhada, e eles vão querer saber por que, e eu terei que dizer a eles Eu preciso de um pequenino ou algo assim.
İlişkimiz hakkında ne kadar ciddi olduğumu kanıtlamak için de ilişkimizi sonraki aşamaya çıkarmak istiyorum.
E para provar a minha seriedade sobre nós, quero levar a nossa relação ao próximo nível.
Kim olduğumu biliyor musun?
Sabe quem sou?
Siz de Rittenhouse ile bu Flynn'i arayıp onlara nerede olduğumu söylemeye mi karar verdiniz?
Então, ligaram para eles e disseram onde eu estava?
Bu tişörtü giydiğim akşam annenle tanışmıştım. Ve beni gördüğü zaman dünyanın en yakışıklı erkeği olduğumu düşünmüş.
Eu estava a usá-la na noite em que conheci a tua mãe e ela achou que eu era o homem mais bonito do mundo.
Ama hayır. Aslında çok güzel, ve muhteşem, ayrıca benim de muhteşem olduğumu düşünüyor, ve ithal ürünlerde inanılmaz bir zevki var.
Mas não, ela é linda e boa pessoa e acha que eu sou boa pessoa.
Uh, ben sadece, bilirsin, sen genelde bana... ne kadar muhteşem olduğumu söylersin ya ama şu an burada değilsin.
É que geralmente és tu que me dizes que sou fantástico, mas não estás aqui.
- Bana kim olduğumu anlatacak. - Liz.
- Falar-me sobre quem sou.
Sen benim kaç yaşında olduğumu sanıyorsun?
Quantos anos achas que eu tenho?
Onca yıldır arkadaş olduktan sonra... içlerinde bir yerde hala benim kim olduğumu biliyorlar.
Depois de sermos amigos por muitos anos, lá no fundo eles ainda sabem quem eu sou. Eles gostam de mim. Os zombis só gostam de uma coisa :
Artik kim olduğumu biliyorlar.
Agora sabem quem eu sou.
O çok istediğini söylediğin yeni başlangıçlar hakkında ne kadar ciddi olduğuna bağlı çünkü onlardan birinin içinde benim de olduğumu düşünüyorum.
Depende de quão ansiosamente queres os novos começos de que me falaste. Porque acho que um deles me envolve a mim.
Şimdi ne kadar ciddi olduğumu biliyorsun bunu neden yaptığını bana söyleyeceksin.
Agora que sabes que falo a sério, vais dizer-me porque ias fazer isto.
Tanıştığımız zaman sevilmesi zor bir adam olduğumu söylemiştim.
Quando nos conhecemos... Disse-te que era um homem difícil de amar.
Kim olduğumu biliyorsun demek.
Então sabes quem sou.
Bunu ona oku böylece her zaman yanında olduğumu hissetsin.
Lê-o para ele... Para que ele saiba que estou com ele.
Nerede olduğumu iyice anlamam gerek.
Vou ver se consigo sentir.
Kim olduğumu bile, bilmiyorlar.
- Elas nem sabem quem eu sou.
Selamlar ve vedalarda iyi olduğumu biliyorsun, ama telefonu hep anlamlı bir sözle kapatmak aklıma gelmez.
Sabes que sou óptima com saudações e despedidas, mas não consigo pensar em algo significativo para dizer sempre que desligar uma chamada com alguém.
Ben... 1978'den beri FBI'a girip çıkmışlığım var, ama buraya ait olduğumu biliyorum.
Tenho entrado e saído daqui desde 1978, mas sei que é aqui que eu pertenço.
Bu kadar gergin olduğumu hiç hatırlamıyorum.
Não me lembro de ter estado assim tão nervosa.
ve bunu bana sen verdin. çok memnun olduğumu söylemek istiyorum. Mutlu Noeller.
Foram vocês que me proporcionaram isso e eu quero agradecer-vos e desejar-vos um Feliz Natal.
Bu gece buraya üzgün olduğumu söylemeye geldim ; burada olacağını biliyordum.
Eu vim pedir-te desculpa, pois sabia que estarias cá.
Ben olduğumu nereden anladın?
- Como é que sabias que era eu?
Yani işte, onu fuardan sonra konuşmak için yanıma çağırdım, ve kim olduğumu da biliyordu, ve dedi ki, " Hayır, hayır, affedersiniz Bay Mason, çok isterdim,
Pois... Convidei-o para falar comigo depois da feira, e ele já me conhecia, mas disse : " Desculpe, Sr. Mason. Adoraria falar consigo, mas não me posso atrasar.
Nerede olduğumu biliyor muydun?
Sabias onde estava?
O silahtan, bir geri alım programında hamile olduğumu öğrendiğimde kurtuldum yürüyüşten tam bir yıl önce.
Livrei-me dessa arma numa venda quando descobri que estava grávida, um ano antes da manifestação.
Kim olduğumu bilmiyor.
Ele não sabe quem sou.
Artık kim olduğumu bile bilmiyorum.
Já nem sei quem sou.
Yolda olduğumu söyle.
- O que lhe deu?
Başkan'a ulaşmanızı sağlayabilecek tek kişi olduğumu düşünürsek sizi neden bununla ödüllendireyim?
E como sou o único que lhe pode dar acesso ao presidente, porque hei-de recompensá-lo com o tempo dele?
Yaralı olduğumu kasıtlı olarak görmezden geliyorsunuz ve bu yasalara aykırı!
Estão a demonstrar uma indiferença deliberada pelos meus ferimentos, e isso é contra a lei.
Sen hayatıma girmeden önce, mutlu evliliği olan dürüst bir iş adamı olduğumu hatırlıyorum.
Recordo-me de ser um empresário honesto com um casamento feliz, até tu apareceres.
Benim hep işgüzar birisi olduğumu düşündün. Gerçek şu ki, gizli bir görevdeydim.
Sempre pensaste que eu era o intruso, a verdade é que... eu era uma missão.
Nasıl bir çalışan aile çocuğu olduğumu hatırlamak güzel.
É bom ser lembrada do estorvo que eu era.
Evime, yatağıma girdiğine göre, kim olduğumu biliyorsundur.
Sabes quem eu sou, sabes? Digo, já estiveste na minha casa, na... Na minha cama.
Pekala, müdür olduğumu düşün.
Digamos que me torno gerente.
Bu soruya cevap verirken söylediğim gibi bir zamanlar senin yaşında olduğumu hatırla. O yüzden duymak isteyeceğim şeyleri söyleme eğiliminde olduğunu bildiğimi bil.
quando me responderes, que já tive a tua idade em tempos, então sei que vais tentar dizer-me aquilo que pensas que eu quero ouvir.