Oliva translate Portuguese
48 parallel translation
Ordudayken gri de giyim, kamuflaj da, mavi kıyafetler de. Veya o gün hangi renk üniforma verdilerse.
E quando estive no exército era verde oliva ou camuflado, ou azul, ou qualquer que fosse a cor da porra do uniforme do dia.
Zeytinyağı...
Azeite de oliva...
Ekmek ve margarinle iyi gider.
Cozinhe com farinha de rosca... margarina ou azeite de oliva.
Luciano, nefis zeytinyağlılar yapardı.
Luciano, que fazia maravilhas... com azeite de oliva.
- İnsanlar yeşili sever.
- as pessoas gostam, mas... - Verde-oliva.
Ve bu zeytin yeşili kaplumbağalar da her yıl binlerce mil göç ederler.
E as tartarugas, como estas Ridley verde-oliva, migram milhares de quilómetros todos os anos.
Sanki midem kekik yağı ve sarımsakla dolu.
- Cheio de alho e azeite de oliva.
Ve bu zeytin yeşili kaplumbağalar da her yıl binlerce mil göç ederler.
E tartarugas, como estas tartarugas-oliva, migram ao longo de milhares de quilómetros todos os anos.
Birkaç tane domates ve zeytinyağı istiyorum.
Posso ajudar? Quero alguns tomates e azeite de oliva.
Mesela oteldeki Kragen, bir kaşık halis sızma zeytinyağı içip... sonsuz hayat kazanmanın peşinde, anlarsın ya.
Como o Kragen no hotel que procura a vida eterna... numa colherada de azeite de oliva virgem extra, sabe.
Tam olarak sarımsak ve zeytinyağıyla pişirilmiş makarna.
Especificamente espaguete cozido com alho e azeite de oliva.
Catalina, şu çikolata tenli, ipek gibi saçları yumuşak omuzlarını örten ve mükemmel iri göğüsleri huzur veren kız.
A Catalina da bonita pele cor de oliva e do cabelo sedoso que colga a volta dos seus cremosos ombros e que por fim descansa nos seus seios amplos e de primeira classe...
Davetiyeme göre benim adım Oliva.
Segundo o convite, chamo-me Oliva.
Oliva Sabuco'yu temsil ediyor, değil mi?
Oliva deve ser por causa de Oliva Sabuco, não?
Tekrar oku, Oliva.
Lê novamente, Oliva.
Oliva, olup bitenlerle ilgili senin teorin neydi?
Oliva, qual era a tua teoria sobre o que se passa aqui?
Oliva Sabuco da bu yaşta ölmüştü.
Foi com essa idade que morreu a Oliva Sabuco.
Bayan Oliva, içinde cevabı olmayan bir soruyu çözmemelisiniz.
Menina Oliva, não devias resolver o problema com um dado que não está no enunciado.
Hepimi Galois, Sabuco, Pascal ile aynı yaşta öleceğiz ama David Hilbert 80 yaşında öldü.
Sim, vamos morrer com a mesma idade do Evariste Galois, da Oliva Sabuco ou do Blas Pascal, mas o David Hilbert morreu aos oitenta e tal.
Çünkü bunun reytingler açısından harika olacağını düşünüyordum. Yine de ilk adımın Olivia'dan gelmesine pek şaşırmadım.
Mas não me surpreende que a Oliva tenha dado o primeiro passo.
Hoş geldiniz. Oliva'ya hoş geldiniz.
Bem-vindos ao Oliva.
Bana'Kadife Sesli Salvador Dalí'dediler.
"Oh, Salvador Dali, com a sua voz cor verde-oliva..."
Oliva hakkında bilmen gereken şey, Charlie... Babanla evleniyor.
O que se passa com a Olívia, Charlie, é que... vai casar-se com o teu pai.
Askerî yeşil olabilir mi?
Talvez um verde oliva?
Oliva'nın arkadaşlarından birisin değil mi?
Ted Early. É amigo da Olivia?
Olivia.
Oliva?
Evet 3 demir yapımı kelepçe.Kaç palyaçonuz varsa hepsini isityoruz
# I said I've fallen... # Sim, Eu vou precisar de três Iron Maidens. Estou a procura de algemas, foguetes, lubrificante, sumo de oliva... isto pode parecer esquisito, mas quanto custam palhaços?
Oliva'nın aranızdakileri duyması an meselesi.
Não deve ter sido fácil para a Olivia ouvir aquilo tudo.
Zeytin yağı?
Azeite de oliva?
Cherubin de Centelles, Val d'Ayora Lordu. İspanya'nın en asil adamlarından Oliva Kontu'nun oğlu.
Cherubin de Centelles, senhor de Val d'Ayora, filho do Conde Oliva, um grande nobre espanhol.
Oliva yok. E - mal'i atmış.
A Olivia ainda não leu a pesar do meu e-mail de assalto.
Aslında 13 her şey olabilir. 13 bulut ya da 13 zeytin dalı gibi.
São 13 nuvens, 13 folhas de oliva.
Bu da onu korumaya değer kılıyor.
A Oliva sabe quem ela é. Por isso ela merece ser protegida.
Ah yağ, zeytinyağı. Evet.
Azeite, azeite de oliva.
Olivia Riley peşinde.
A Oliva Riley está atrás de ti.
Jack'in Oliva ile işi bittiğinde onunla görüşmek istiyorum.
Após Jack ver Olivia hoje à noite, gostaria de conversar com ele.
Bu Oliva D'Amencourt, sen gelmeden birkaç ay önce gitmişti.
É Olívia d'Amencourt. Partiu meses antes de chegardes.
Zeytin yağını ısıt, sarımsakları at,... sonra domatesleri koy ve... 10 dakika pişir, daha fazla değil sonra gebre otunu ve maydonuzu ekle.
Aquece o azeite de oliva e esmigalha o alho. Descasca os tomates, depois de 10 minutos, não mais. Junta as alcaparras e a salsa.
Sözde sızma zeytinyağı endüstrisinden bahsedelim mi?
Podemos falar sobre a indústria de azeite de oliva?
Ayakkabı izinde zeytinyağı, kanola yağı ve yiyecek parçacıkları buldum.
O que tenho aqui é... Encontrei óleo de oliva e de canola na marca do sapato juntamente com partículas de comida.
Onu kaynatıp ince ince doğrayacağım zeytinyağı, sarımsak maydonoz ve sirke karışımında terbiye edeceğim.
Vou fervê-la e cortá-la, bem fina. Banhá-la em óleo de oliva, alho... salsa e vinagre.
Olivia Pope ile birlikte yaptıklarını Bu kötü fikirlere destek mi olacaksınız yoksa benimle birlikte hesap mı soracaksınız?
Aliaste-te à Oliva Pope, a apoiar esta péssima ideia sem me consultares, a tua gerente de campanha.
Bu Christoph, Marcos Oliva olarak bildiğiniz adam.
Este é o Christoph, O homem que conhece como Marcos Oliva.
Geçen yıl, Olivia Harris'in öldürülmesinde yakayı sıyırmış olabilirsiniz ama elimizde çöpünüzden alınmış ve ölü iki sağlık görevlisinin kanına uyuşacağını bildiğim kanlı elbiseler var.
Pode ter escapado com o assassinato da Oliva Harris o ano passado. Mas temos roupas com manchas de sangue retiradas do seu lixo que sei que vão combinar com os dois paramédicos mortos.
Dekan Caudwell, bu benim için konuşması zor bir konu. Fakat hastane odası özelinde aramızda her ne yaşanmışsa bunun sadece Oliva ile beni ilgilendirdiğini düşünüyorum.
Reitor Caudwell, é difícil para mim falar sobre este assunto, mas acho que qualquer coisa ocorreu na privacidade do meu quarto do hospital foi apenas entre a Olivia e eu.
Uzun, yanık tenli.
Alto, pele cor de oliva.
Oliva!
Oliva!
Oliva, bir kurbağa var!
Oliva, está aqui um sapo!