Olmussun translate Portuguese
2,039 parallel translation
Âşık olmuşsun sen.
Tu estás, é apaixonado!
Maşallah, kocaman olmuşsun.
Meu Deus, como cresceste!
Dehşet olmuşsun!
Estás um espanto!
Aşkı bulduğunda aşkın için mücadele ettiğinde görürsün ki hiç olmadığın kadar güçlü olmuşsun.
E quando encontramos o amor, quando lutamos pelo amor, por amor, então, Avlynn, iremos encontrar forças que desconhecíamos.
Harika biri olmuşsun işte koca oğlan.
Olha como te saíste, grandalhão.
- Sirk olmuşsun. ver bana...
- Estou aqui.
Ne güzel olmuşsun.
Estás bonita.
- Sırılsıklam olmuşsun.
- Estás ensopada!
Gerçekten çok hoş olmuşsun.
Você está muito bonita.
Şöhret olmuşsun resmen.
Agora és uma celebridade.
Bi bakıyım. Çok sevimli olmuşsun.
Cortou, deixa-me ver.
Baya tatlı olmuşsun.
Está muito bonitinho.
Çok hoş olmuşsun.
Estás linda.
- Ne güzel olmuşsun sen öyle!
- Que linda!
- Kocaman kız olmuşsun, Alice. - Çok büyümüş.
- Ela está a crescer muito.
Yaşlanmışsın ama daha da yakışıklı olmuşsun.
Envelheceste... Estás ainda mais bonito.
Çok yakışıklı olmuşsun.
Estás óptimo!
Çok güzel olmuşsun.
Estás espantosa.
Sen zamanında o şansa vakıf olmuşsun.
Já tiveste a tua.
- Kocaman olmuşsun!
- Pareces um homem.
Çok hoş olmuşsun!
- Que linda. - Obrigado.
- Buz gibi olmuşsun.
- Estás gelada.
Sen de onun gibi olmuşsun.
Tu ficaste igual a ele.
Bill Compton'a olan takıntından o kadar kör olmuşsun ki neredeyse sokaklarda "kurt adam tuzağı" diye bağırarak koşacak ve Bill'i ellerinde tutan kişileri alarma geçireceksin veya kendini öldürteceksin.
Estás tão cega pela tua obsessão pelo Bill Compton, que estás capaz de correr pelas ruas a gritar "isco de lobisomem", alertando quem tem o Bill de que andamos atrás deles ou a acabares por te matares.
Chuck, tıraş olmuşsun.
Chuck, fizeste a barba.
Sırılsıklam olmuşsun.
- Estás encharcada.
Çok korkak olmuşsun.
És tão mariquinhas.
- Dedektif Gadget gibi olmuşsun.
- Pareces o Inspector Gadget.
Çok inandırıcı bir ninja olmuşsun.
És uma ninja muito convincente.
Sırılsıklam olmuşsun.
Estás encharcada.
Aşık olmuşsun.
Estás apaixonado.
Sen de herkes gibi bu lanet gösterinin bilgi rüzgârının cazibesiyle kör olmuşsun. William Bell'in tek amacı kendi efsanesini gücünü ve servetini büyütmenin bir yolunu bulmak.
A única coisa que o William Bell queria saber era encontrar uma forma de aumentar o poder e a riqueza da lenda William Bell.
Güzel olmuşsun.
Estás bonita.
Kendin gibi olmuşsun.
Como vós.
Ne zaman, nasıl olduğunu bilmiyorum ama bir şekilde o küçük afacanın babası olmuşsun. Çünkü benim ameliyathanemde bağırmaya başladın ama Mark Sloan ameliyathanede kendini kaybetmez. Hem de hiç.
Não sei quando nem como, mas a dada altura, tornaste-te num pai para aquela miúda, porque perdeste o controlo no meu BO, e o Mark Sloan nunca perde o controlo no bloco operatório.
Oğluma musallat olmuşsun, değil mi?
Andas a ameaçar o meu filho?
- Sen tam paranoyak olmuşsun.
É paranóia.
- Sırılsıklam olmuşsun.
Caíste à piscina? Não, mãe.
- Şık olmuşsun John.
- Estás com óptimo aspecto, John.
Bambaşka olmuşsun!
É um visual diferente.
- Ne yakışıklı olmuşsun öyle!
- Ai, que bonito.
Ne kadar büyümüşsün kocaman olmuşsun
Cresceste muito.
Profesör olmuşsun, hoca olmuşsun ama adam olamamışsın.
O senhor é professor, mas é desumano.
- Sırılsıklam olmuşsun.
- Estive na piscina.
Su çiçeği olmuşsun.
Tens varicela.
Harika olmuşsun.
- Estás fantástica.
- Yine palyaço olmuşsun. - Beni dinlemelisin.
- És um palhaço outra vez.
Duydum ki bu haftasonu bir operasyona dahil olmuşsun.
Dizem que participaste numa operação muito secreta, este fim-de-semana.
Oğlum kocaman olmuşsun!
- Cresceste, miúdo.
Ayrıca güzel olmuşsun.
E... estás bonita.
Görünüşe bakılırsa sen olmuşsun.
Parece que talvez você tenha.
ölmüş 552
olmuş 102
ölmüş mü 150
olmuş mu 16
ölmüştü 64
ölmüştür 17
ölmüşler 29
olmuş yani 32
olmuş bil 39
ölmüş olamaz 20
olmuş 102
ölmüş mü 150
olmuş mu 16
ölmüştü 64
ölmüştür 17
ölmüşler 29
olmuş yani 32
olmuş bil 39
ölmüş olamaz 20