Olmuştu translate Portuguese
7,758 parallel translation
Babam Pearl Harbor saldırısı yüzünden 2. Dünya Savaşı'nda gönüllü olmuştu.
O meu pai foi voluntário na 2ª Guerra por causa de Pearl Harbor.
Tekneyi batırdığı anda 20 yıIdır gördüğü iyilik ve merhamet dersi altüst olmuştu.
Na hora em que ele afundou o barco, vinte anos de instrução sobre a bondade e compaixão se perderam.
Seni bulduğumuzda ben seni yanımızda tutmak faydalı olur derken Bay Gates de buna karşı çıkan taraf olmuştu.
Quando te encontrámos pela primeira vez, fui o único que viu a vantagem de te ter connosco e o Senhor Gates ficou contra.
Aynısı bana da olmuştu, biliyor musun? Ben başardıysam, sen de yapabilirsin.
Aconteceu a mesma coisa comigo, se eu consegui, tu consegues.
Bir gün herkesin yolun karşısındaki eve girdiğini fark ettiğimde geleli henüz birkaç gün olmuştu.
Só lá estivémos uns dias. Quando dei conta de todas estas pessoas a dirigirem-se para a casa do outro lado da estrada.
- Vakti geleli çok olmuştu.
Já está na hora há muito tempo.
- Çok memnun olmuştu.
- Ficou encantado.
Çocukken babam Karaçi'ye tayin olmuştu.
- Sou filha de militar. O meu pai esteve em Carachi, quando era miúda.
Uzun zaman olmuştu!
Faz mesmo muito tempo!
- Biliyorsun üç yıl olmuştu?
Sabes que isso vai ser daqui a três anos?
Üzgünüm, Bunun bir lobi toplantısı olacağı hakında bir izlenimim olmuştu
Desculpe, fiquei com a impressão que era uma reunião de "lobby".
Bu bir keresinde Peter'la bana da olmuştu.
Isto eu e Pedro também passamos.
Albay Baird'e ne olduysa aynısı Victor Finch'e de olmuştu.
O que aconteceu à Coronel Baird foi a mesma coisa que aconteceu ao Victor Finch.
Baird'de de böyle olmuştu.
- Foi o que aconteceu à Baird.
Çoğu insan beden dışı olmuştu bense gidip geliyordum.
A maioria das pessoas ficaram completamente fora de fase, mas eu fiquei a piscar por dentro e por fora.
Rahibe de olmuştu.
E foi freira.
Kabir olmuştu.
É um sepulcro.
Sanki önceki hayat şeysi gibi bir şey olmuştu.
Era tipo uma coisa da vida passada.
- Benim zamanımdan çok öncesinde olmuştu.
- Uma quê? Foi antes do meu tempo, mas, a minha bisavó contou-me as histórias.
En son 100 yıl önce olmuştu.
Mais recentemente, há cerca de 100 anos atrás.
Tek bir satın almayla, Pablo en kârlı taksi şirketinin sahibi olmuştu.
No papel, Pablo tinha a empresa de táxis mais rentável de sempre.
Halkın televizyonlarına girmişti ve ailelerinden biri olmuştu.
A presença dela nas TVs e nos lares de todo o país transcendia as classes.
Çok etkili olmuştu.
Foi muito eficaz.
Denizci de tam o gece savaştan evine döndü, bütün ailesi yok olmuştu.
E o marine? Ele veio para casa da guerra nessa noite. A família inteira desapareceu.
Bir kere başarısız olmuştu zaten.
Já falhou nisso pelo menos uma vez antes.
Ve hukuk fakültesinden ilk dönüşümde babam bana yardım etmek istemişti... Benim ilk müvekkilim olmuştu.
E, quando acabei a faculdade de Direito, o meu pai quis ajudar-me, por isso, foi o meu primeiro cliente.
Ne kadar olmuştu?
Quanto tempo falta?
Karen'ın son hamileliği zor olmuştu.
A última gravidez da Karen veio dificultar as coisas.
Bendeniz için epey bir sürpriz olmuştu.
Guardavas uma bela surpresa,
Kız kardeşim benim için hep bir utanç kaynağı olmuştu.
A minha irmã dava-me sempre um pouco de vergonha.
Onu durdurmaya çalıştım ama çok geç olmuştu.
Eu tentei impedi-la. Mas era tarde demais.
Sergimizi görünce sersemleyen müşterilerimiz olmuştu daha önce ama... bayılan kimse olmamıştı.
Já cá tivemos a nossa quota parte de patronos que se sentiram tontos ao ver a exposição, mas... mas nunca nos aconteceu alguém desmaiar antes.
Ruhum yok olmuştu.
Não tenho alma.
Arabanız tamir olmuştu.
Tinha o carro arranjado.
Ölüme her zaman bir ilgisi olmuştu.
Ele sempre amara a morte.
Yalan söylediğimde çok mutlu olmuştu.
Ela ficou tão feliz quando eu menti.
- Daha iyi olduğum zamanlar olmuştu.
Receio que já tenha estado melhor.
- Artie gideli ne kadar olmuştu?
Quanto tempo esteve o Artie ausente?
Benimle ilk çalışmaya başladığında aramızda bir şeyler olmuştu.
Quero dizer, nós tivemos um caso quando ela começou a trabalhar para mim.
- Sonra buraya geldin ve Carrie, Gordon'laydı ve çocukları olmuştu.
Vieste para aqui e encontraste a Carrie com o Gordon e os filhos. Isso mesmo.
Gerçekten bu deni canlı hissetmeyeli çok uzun bir zaman olmuştu.
Já há algum tempo que não me sentia assim tão vivo.
Ama önceden aynen böyle olmuştu.
Mas foi precisamente isso que aconteceu.
Buralarda bir bebek görmeyeli uzun zaman olmuştu.
Já há algum tempo que ninguém vê um bebé por aqui.
Bir bebeği kucağıma almayalı çok olmuştu.
Há muito tempo que não seguro um destes.
Evet, bizim yüzümüzden olmuştu.
Fomos nós.
Ne olmuştu?
O que se passou?
LEDA için daha önce de bazı çabaları olmuştu.
Topside já agiu sobre o Projeto Leda antes.
2006'da bir hadise olmuştu.
- Houve um incidente em 2006. - Helsínquia.
Fakat çok geç olmuştu.
Mas era tarde demais. O motor cantarolou de volta à vida.
Ağır eleştirilere hedef olmuştu. Uzaylılar Altın Plak'ı pikap yapmayı öğrendikten sonra çalabilirdi anca.
Os aliens só podiam tocar os Discos de Ouro se descobrissem como criar um gira-discos.
- Bembeyaz olmuştu.
- E ele fica todo branco.
ölmüştü 64
ölmüştür 17
ölmüş 552
olmuş 102
ölmüş mü 150
olmuş mu 16
ölmüşler 29
olmuş bil 39
olmuş yani 32
ölmüş olamaz 20
ölmüştür 17
ölmüş 552
olmuş 102
ölmüş mü 150
olmuş mu 16
ölmüşler 29
olmuş bil 39
olmuş yani 32
ölmüş olamaz 20