Olmüş translate Portuguese
15,003 parallel translation
Ama o ölmüş!
Mas ela está morta.
Neden ölmüş gibi konuşuyorlar?
Porque isso soa como um tributo?
Babası ölmüş.
O pai dele está morto.
Seçilmişler... hepsi ölmüş.
Os Escolhidos estão todos mortos!
Kaçmamış olsaydın şimdiye ölmüş olurdun ve tüm umutlar da yitirilirdi.
Se não tivesses fugido, estarias morta e toda a esperança estaria perdida.
E-2021'deki yaşlı kadın ölmüş.
Morreu a velhota do E-2021.
O da ölmüş, tıpkı babam gibi.
Ela morreu, tal e qual o papá.
Bu mektuba göre babamız ölmüş.
Esta carta diz que o pai está morto.
- Ölmüş karın olsam? - Yetti ama!
A sua falecida esposa?
Kim ölmüş kim kalmış umurlarında değil.
Eles estão-se a cagar para quem se possa ferir.
Victor Fries Arkham revirinde ölmüş.
O Victor Fries morreu na enfermaria de Arkham.
Ölmüş olman gerekiyordu.
Era suposto estar morto.
Ölmüş.
Ele está morto.
Jim, çocuk ölmüş.
Jim, está morto.
Dosyasında daha önce iki kişiyle çalıştığı yazıyor, birisi ölmüş...
Diz na pasta dele que trabalhava sobretudo para duas pessoas. Uma está morta
Karen Jennings Blackgate'e girdiği an ölmüş olacak.
A Karen Jennings vai morrer assim que entrar em Blackgate.
Fakat ölmüş de olmazdı. Annenle beraber.
Mas também não estaria morto, bem como a sua mãe.
Yangında ölmüş izlenimi veririz.
Fingimos as vossas mortes num incêndio.
Pimento ölmüş gibi yapıp buluşmaya biz gideceğiz.
Encenamos a morte do Pimento e aparecemos no encontro.
Ölmüş, Figgis halletmiştir.
- Porra! Ele está morto. O Figgis apanhou-o.
Bak işte, şimdi de ölmüş kadın.
E pronto. E agora ela aparece morta.
Bugüne kadar, seni gerçekten tanıyabilmiş, güvenini kazanmış, ortağın olabilmiş ve sonucunda görevini yaparken ölmüş... iki kişi tanıdım.
Bem, até hoje conheci duas pessoas que realmente te conheceram, que ganharam a tua confiança, para serem teus parceiros, e ambos acabaram mortos ao desempenharem a sua função.
Orada sıkışıp çoktan ölmüş olma ihtimali var.
É possível que tenha ficado lá preso e esteja morto.
Aynı yıl içerinde daha sonra ölmüş o da.
Morreu nesse mesmo ano.
Ölmüş olamaz.
Ela não pode ter partido.
Ölmüş.
Está morto.
Ölmüş olabilirdim.
Eu teria ido desta para melhor.
Birini bıçaklamaya çalışırken ölmüş.
Foi morto enquanto tentava esfaquear alguém.
O da aynı gece ölmüş, başka bir tuhaf kazada.
Morreu na mesma noite... outro acidente esquisito.
Araba sürerken bakıyormuş otobüs çarpmış. Ölmüş.
Morto.
Ölmüş olmamı diliyordur.
Eu queria morrer.
Bu asilzadenin, çok güzel, genç bir karısı varmış ama karısı ölmüş. Kimileri Mavisakal'ın suçu olduğunu düşünmüş. Ama kimse söylemeye cesaret edememiş.
Esse nobre tinha uma linda e jovem esposa, mas ela morreu e algumas pessoas pensaram que era culpa do Barba Azul, mas ninguém ousava dizer.
Geri dönüşü yok, birkaç dakikaya ölmüş olur.
Ele está nos limites.
Daha dün bir kadın ve çocuğunu yolun ortasında ölmüş gördüm.
Ainda ontem, vi uma mulher e o seu filho mortos, no meio da estrada.
İkincisinde annen ölmüş ve gömülmüştü.
- Na segunda vez, ela estava morta e enterrada.
Kocan olarak sana bakmamla ilgili şu cömert teklifimden ve ölmüş olsaydı gelimin olmaya söz verdiğinden?
A oferta generosa que te fiz, de cuidar de ti, como teu marido. E a tua promessa de casares comigo, se ele morresse.
Deneseydin sen de o asker ve onbaşı gibi ölmüş olurdun.
Se o tivesses feito, estarias morta, tal como o soldado, o cabo.
Biri ölmüş, diğeri de zincirlenmiş.
Um está morto, e a outra está presa.
Hepsi ölmüş.
Morreram todos!
Size sunabileceğim tek şey buysa, yarın güneş doğmadan ben ve adamlarım ölmüş oluruz,
Se essa for a única coisa que tenho para oferecer, eu e os meus homens estamos mortos antes do próximo nascer do sol.
Adamlarımızın çoğu ölmüş olurdu ve ölmeyenlerde o kafeslerin içinde yerlerini almış olurlardı.
A maior parte dos nossos homens estariam mortos, e aqueles que não morressem estariam novamente naquelas jaulas.
Yakın zamanda ölmüş kişilerin sevdikleriyle iletişim kurmasına yardım ediyor.
Ela ajuda quem está de luto, a falar com parentes falecidos.
Brad, o ölmüş.
Brad, ele está morto.
Orada tanıdığın başka biri var mıydı? Sağ ya da ölmüş de olabilir.
E havia mais alguém seu conhecido lá, vivo ou morto?
Eğitimli liberaller iyi olabilir. Fazla uyuşturucudan ölmüş çocukları yoksa yani.
Liberais cultos são bons... excepto se tiverem um filho que tenha morrido por overdose.
Ölmüş birinin ailesi ve yakın arkadaşları.
Só a família e amigos do falecido.
- Siz onları kullanacak mesafeye gelemeden ölmüş olur.
Cheguem perto demais e ele morre.
Tamam, cesedini ormana attıklarında zaten ölmüş yani. - Bunu biliyorduk, değil mi?
Já estava morta quando a deixaram no mato, já sabíamos.
Saldırıda dokuz kişi ölmüş ama bombacılardan biri kurtulmuş.
Morreram nove pessoas, mas um dos bombistas sobreviveu.
Teknik olarak ölmüş birinden mi?
Comunicar com um homem tecnicamente morto?
Agnes aldığı darbe sonucu ölmüş.
A Agnes morreu por causa de um traumatismo.
ölmüş 552
olmuş 102
ölmüş mü 150
olmuş mu 16
ölmüştü 64
ölmüştür 17
ölmüşler 29
olmuş yani 32
olmuş bil 39
ölmüş olamaz 20
olmuş 102
ölmüş mü 150
olmuş mu 16
ölmüştü 64
ölmüştür 17
ölmüşler 29
olmuş yani 32
olmuş bil 39
ölmüş olamaz 20