Olsaydı translate Portuguese
28,980 parallel translation
Annem olsaydın beni hiç bırakmazdın çünkü kimse bir kraliçeye ne yapması gerektiğini söylemez.
Se fôsseis minha mãe, nunca me abandonaríeis, porque ninguém manda numa rainha.
Christophe kasabı varili iterken keskin gözleriyle görmemiş olsaydı onu nasıl yakalardık hiç bilemiyorum.
Sem o olho atento de Cristóvão a apanhar o talhante a mover o barril de sal, não sei se o teríamos apreendido.
Olsaydı, nerede olduğunu sana mı sorardım?
Se estivesse, eu estaria a perguntar-te onde ele está?
Bunu yarın vermiş olsaydı, günlüğüne hangi tarihi not edecektin?
Se lhe tivesse dado isto amanhã que data teria anotado no caderno?
Ben de öyle söylerdim eğer Juliette olsaydım.
É precisamente o que eu lhe diria... Se fosse a Juliette.
Haberin olsaydı onun yanında olurdun.
Terias estado lá para ela se soubesses.
Ne ı olsaydı söylemek beni transfer etmek için bir yol var. Birine biraz daha hak olduğunu işaret?
E se eu dissesse que há uma forma de transferir essa marca para alguém mais merecedor?
"Biraz güçlü olsam, bir bıçağım olsaydı..."
"Se tivesse sido mais forte, se tivesse uma faca".
Öyle olmuş olsaydı gece uyumuşum demekti.
Isso implicaria que tivesse dormido.
Ya birbirimize gerçekten dürüst olsaydık?
E se fôssemos realmente honestos um com o outro?
Eğer boynum hala çalışıyor olsaydı şu an kafamı sallıyor olurdum.
Eu acenava com a cabeça agora se o meu pescoço ainda mexesse.
Ya utanç verici bir şey olsaydı orada?
E se eu tivesse algo humilhante aqui?
Senin yerinde olsaydım tişörtümü çıkarırdım şu an.
Quer dizer, se eu fosse tu, tirava a camisa agora mesmo.
Ben Danny'nin yerinde olsaydım bir an önce şehirden kaçmak isterdim.
No lugar do Danny, eu iria querer pirar-me, certo?
Keşke yalan olsaydı.
Gostava que tivesse sido mentira.
Bir gladyatörle kavga edecek kadar aptal olsaydın çalkantılı zamanlarda nefret edilen bir naibi destekleyecek kadar aptalsındır diye umuyorum.
Quero dizer que fostes tolo para lutar contra um gladiador, espero que sejais tolo para apoiar uma regente odiada em tempos turbulentos.
Odell, başka şansım olsaydı sormazdım ama yok.
Odell, se eu tivesse outra escolha, não te pediria.
James Lam bugün burada olsaydı, sizinle aynı fikirde olmazdı sanırım.
Acho que se James Lam estivesse aqui hoje, não concordaria consigo.
Ben bildiğim gibi olsaydı, hepsi ölmüş olurdum Bu konuda çok daha az tartışma ile!
Se tivesse a minha maneira estariam todos mortos, com muito menos conversa pelo meio!
Niyetim çalmak olsaydı alırdım ve siz de üstümde bulurdunuz.
Se quisesse roubá-lo, teria roubado, e não o encontravam comigo.
Eğer Eduardo'yla işbirliği yapmış olsaydı, buradan olabildiğince uzaklarda olurdu.
Se ele tivesse aliado ao Eduardo, ele já estaria o mais longe daqui possivel.
Seni öldürmeye gelmiş olsaydım, hayatını kurtarır mıydım?
Eu teria-te salvo se estivesse aqui para te matar?
St. Petersburg'da olsaydık omuz omuza olurduk, evet ama düşmanınızı birlikte avlardık.
Se estivéssemos em São Petersburgo, estaríamos lado a lado, mas juntos à caça do inimigo.
Eğer evliliğimizi sakladığımız için hâlâ kızgın olsaydı evet demezdi.
Ela não teria aceitado se estivesse chateada por termos escondido que eramos casados.
Bazen seni gerçekten sevmiş olsaydı ona yeteceğin gerçeği aklına gelmiyor mu?
No fundo nunca achou que se ela o amasse mesmo você seria suficiente para ela?
İki ay önce ofiste kayıt cihazımız olsaydı suçlamalarla karşı karşıya kalmazdık.
Se houvesse um gravador aqui há dois meses, nós não estariamos a braços com um processo crime.
Keşke Jerry ve kokteyl barı konusunda endişelenecek vaktim olsaydı ancak benim başka problemlerim var.
Gostava de ter tempo para me preocupar sobre o Jerry e o bar, mas tenho outros problemas.
Jürideki tek ayak direyen kişi siz olsaydınız ama sanıkların masum olduğuna inanıyor olsaydınız...
Como juri, se a votação final dependesse de si, e se acreditasse na inocência dos arguidos...
Keşke olsaydım deme. Biliyorum.
E não me digas que gostavas de estar.
Eğer birinin dahi peşinden gitmiş olsaydım Virginia hayatta söz konusu olmazdı.
Mesmo que eu aceite, não há forma de a Virginia aceitar isso.
Virginia olsaydı ne yapardı?
O que faria a Virginia?
Eğer müşterilerin her memnuniyetsizliğinde para dağıtmış olsaydım...
Se pagasse por cada cliente que diz não estar satisfeito...
Bu işletme New York'ta ya da Philadelphia'da olsaydı ne olurdu, hayal edebiliyor musunuz?
Imagina só que negócio faria se fosse em Nova Iorque ou Filadélfia?
Eğer burada ne yaptığımıza dair bir fikrin olsaydı, bunu biliyor olurdun.
E se fizesses alguma ideia do que fazemos aqui, tu saberias isso.
Ben hâlâ Lisa olsaydı daha iyi olurdu diye düşünüyorum.
Eu ainda acho que a Lisa iria portar-se bem.
Öyle olsaydı şu an Bill'in ofisinde bunu çözmeye çalışırdık...
Estariamos agora com o Bill, a tentar resolver as coisas...
Benim çocuğum olsaydı bu kanunu çiğnemenizi isterim. Warren.
Se fosse minha filha, eu ia querer saber.
Ya Sofia olsaydı?
E se fosse a Sofia?
Eğer tipik erkek arkadaşlarımdan birine olsaydı bu Hepatit C'yi yarılamıştın şu an.
Se fosse outro com quem já estive estavas com hepatite C.
Eğer tüm dünya vejetaryen olsaydı bence bu o kadar iyi bir şey olmazdı.
Se o mundo inteiro se tornasse vegetariano, não creio que fosse necessariamente uma coisa boa.
Bak Nick, keşke yapabileceğim bir şey olsaydı. 432 00 : 23 : 58,854 - - 00 : 24 : 00,270 Ne?
Olha, Nick, gostava de poder fazer alguma coisa.
Ya ikinci bir şansımız olsaydı?
E se tivéssemos uma segunda oportunidade?
Keşke elimde kasaba inşa edilmeden önceki orijinal araştırmalar olsaydı.
Se, ao menos, eu tivesse as pesquisas da outra cidade.
Pilcher olsaydı onu almazdı, biliyorsun.
Sabe que o Pilcher não a levaria.
Keşke sana daha yakın hissetmenin bir yolu olsaydı.
Queria que houvesse uma maneira de sentir mais perto de ti.
Eğer burada olsaydın, çok fena açığını yakalamıştım "Philip Stacy Miller."
Se estivesses aqui agora, estávamos a preparar alguma! "Philip Stacy Miller".
20 yaşında olsaydım daha kolay olurdu.
Sim. Teria sido mais fácil quando eu tinha 20 anos.
Benim olsaydı ben de aynısını yapardım.
Eu teria feito a mesma coisa se fosse meu.
Yeni olsaydı botun bende olmazdı.
Se fosse algo novo, eu não teria a tua bota.
Ben burada büyümüş olsaydım hayatta ayrılmazdım.
Se eu tivesse crescido aqui, nunca me teria ido embora.
Biraz düşününce, Scratte ve Scrat ikisinin de hedefi meşe palamutu olsaydı.
Pensámos em dar ao Scrat e à Scratte o mesmo objectivo, a bolota.