Olumlu translate Portuguese
2,798 parallel translation
Ben hâlâ kaptan olduğum ve sen de olumlu takıldığın için önceden sevmediklerinle tutumunu genişleteyim dedim.
Sim, já que ainda sou o capitão e tu andas numa de positividade isso deve extender-se àqueles que antes não gostavas.
Dileyelim de olumlu gelişmeler olsun, değil mi?
Esperemos que dê certo, não é?
Olumlu.
- Afirmativo
Olumlu kamuoyu.
Murmúrio positivo.
Özetlemek gerekirse önsezilerim olumlu.
Tenho um bom pressentimento. Um breve pressentimento.
- Olumlu efendim. Pekâlâ. 30 saniye kaldı.
30 segundos para chegarmos.
Michael'ın babasını bırakmasını olumlu karşıladım. Artık eziyet yok, istismar yok ya da Michael'a çirkin şeyler söylemek yok.
Vi o facto de o Michael deixar o pai como sendo positivo, sem ser perseguido ou abusado, ou a dizer-lhe coisas que não eram simpáticas.
Senin için fark etmeyebilir ama benim geldiğim yerde 350,000 $ deli para ve bana göre tüm bu trajedinin yalnızca olumsuz sonucu değil, olumlu bir sonucu var.
Pode não ser importante para si, mas de onde venho, 350 mil dólares é muito dinheiro... e considero um resultado positivo... de toda esta tragédia e não apenas negativo.
İlk duyduğu şeyin olumlu bir şey olması çok önemli.
É crucial que a primeira coisa que ouça seja positiva.
Bu yüzden sabırlı olup olumlu düşünmeliyiz çünkü paramızın karşılığı olması lazım.
Claro, é uma questão de tempo. Temos de ter calma e ser positivos, porque ele tem de estar lá.
Olumlu.
Absoluta.
Açık çekin olumlu bir yönünü gösteremezsek bu fikir tamamen ölür.
Se não tirarmos algo positivo deste livre-trânsito, então, toda a ideia não vale a pena.
Kavga etmemek için olumlu şeylere odaklan.
Evita discussões. Concentra-te em algo positivo.
Önceki gece olumlu yaklaşmadıysa...
Queria dizer-lhe que se ela não foi muito receptiva a noite passada...
Belki bu çılgın işin bir olumlu tarafı vardır.
Talvez haja um lado positivo neste negócio maluco.
Olumlu. Korkma, Tenten.
Sem medo, Tintin.
- Bana sarılma. Artık mızmızın teki değilim. Olumlu biriyim, tamam mı?
Já não sou um tipo que reclama, sou um homem positivo, está bem?
O sefil dediğin delilik seni daha mutlu, daha sakin çok olumlu bir felsefeyle dışarı çıkıp spor yapan ve kitap okuyan biri haline getirdi.
Essa "deprimência", como o chamaste, fez de ti uma pessoa mais feliz, e mais calma, como uma linda e positiva filosofia, de sair de casa, fazer exercício, e ler livros.
Olumlu düşünmeye çalış.
Tenta manter-te positivo.
Pat, tüm bu olumlu gelişmelere rağmen işaretleri yorumlarsam evliliğimize devam etmeye hazır olduğunu kanıtlayacak bir şey görmem gerekiyor.
Apesar de todos estes desenvolvimentos positivos, Pat, devo dizer que se sou eu a ler os sinais, tenho de ver uma prova de que estás pronto para retomar o nosso casamento.
Olumlu Solo ancak burada bir geçişe daha ihtiyacımız olacak.
Afirmativo Solo, mas vamos precisar de outra passagem.
Başbakan'a yakın kaynaklar tarafından konu ile ilgili olumlu ya da olumsuz bir açıklama yapılmadı. - Tanrım.
Fontes próximas do Chanceler não confirmam esses relatos.
Kadınların binlerce yıldır olumlu tepki verdiği bir şey.
é algo que atrai as mulheres há milhares de anos.
"Olumlu"
Gratificante!
Olumlu.
Afirmativo.
Olumlu!
Afirmativo.
Konuşmayı tanımlamalı ve olumlu tutmaya çalışalım.
Vamos tentar manter a conversa descritiva e positiva.
Tamam. Olumlu bir şeyler düşün.
Visualiza algo positivo.
Bakın, olumlu şeyler yazabilir misiniz?
Ouve, podemos tentar manter isto positivo?
Aletlerim hakkında biraz olumlu destek alsaydım iyi olurdu.
Seria bom se tivesse um pouco de comentários positivos sobre as minhas ferramentas.
Hiç bu kadar olumlu konuşmamıştın.
Nunca foste tão positiva.
Bildiğiniz gibi, ilk olarak olumlu orgasm vardır...
Bem, sabes, primeiro há o orgasmo positivo...
Hepimiz olumlu düşünmeliyiz!
É... sabem, todos devem pensar positivo!
- Olumlu.
Afirmativo.
Viper 5-3-4, mesafe kontrolü olumlu ve doğru.
Viper 5-3-4, impulso positivo e estável.
Viper 9-0-9... mesafe kontrolü olumlu ve düzgün.
Viper 9-0-9, intervalo de teste do impulso positivo e estável.
- Olumlu olmaya çabalıyorum.
- Tento manter-me positivo.
Seçmeye katılıp olumlu cevap aldığını söyledi.
Ele disse que fez uma audição, e que foi escolhido.
Olumlu olmamız lazım.
Temos de nos manter positivos.
- Olumlu düşün B-Dawg.
- Pensa positivo, B-Dawg.
Benim için boktan bir durum ama olumlu bir tavır takınıp daha hızlı uçmayı deneyeceğim.
Que é chato para mim. Mas, vou tentar ter uma atitude positiva... E apanhar mais ar, ainda.
Bu olayın olumlu sonuçlar doğurduğunu düşünüyorum doktor.
Sinto o evento como algo positivo, doutor.
% 80 olumlu oyu var Alaskada.
Ela tem um índice de aprovação de 80 % no Alasca.
Yok, olumlu bir yorumum var.
Não, não, é um comentário positivo.
Yedek listeden çıkmadım ama olumlu düşünmeliyim.
Ainda não saí da lista de espera, mas penso positivo.
Olumlu.
- A ouvir.
- Olumlu.
Afirmativo!
Bundan olumlu birçok şey çıkardım. Dünyayı gezdim.
Viajei e conheci o mundo.
- Olumlu.
- Afirmativo.
Halen olumlu düşünüyorsun.
Michael.
Olumlu Detaylar, kontrol edilcek.
Detalhes, verificado.